Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile Ortak Basın Toplantısı « İzmit Pusula Gazetesi

26 Nisan 2024 - 00:10

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile Ortak Basın Toplantısı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile 6 Ocak 2018 tarihinde Almanya’nın Goslar kentinde gayriresmi bir görüşme gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile Ortak Basın Toplantısı
Son Güncelleme :

07 Ocak 2018 - 1:22

Bakan Çavuşoğlu, kendisini memleketi Goslar’da misafir eden Alman mevkidaşı ile Türkiye-Almanya ilişkilerini ve bölgesel konuları ele aldı.

Görüşmede ele alınan hususlara ilişkin iki Bakan basına ortak bir açıklama yaptı.

Sözü önce Almanya Dışişleri Bakanı SİGMAR GABRİEL aldı.

“ALMANYA DIŞİŞLERİ BAKANI SİGMAR GABRİEL- Aynı zamanda memleketim olan Goslar kentinde Alman İmparatorluğu’nun geçmişinin tarihine de ışık tutmak mümkün. Bin yıla yakın bir tarihe sahip bu kent. Tabii ki Türkiye’nin tarihi çok daha eski, aynı şekilde çok da uzun bir geçmişe sahip. Goslar, Orta Çağ’dan itibaren önemli bir yere sahip olmuştur. Aynı şekilde, aynı dönemde Osmanlı İmparatorluğu da benzer bir şekilde çok uzun ve eski bir geçmişe ve tarihe dayanmakta. Öyle bakıldığında bölgemizle Osmanlılar arasında çok uzun tarihi bağlar söz konusu. Daha sonra geçtiğimiz yüzyılın ortalarından itibaren Türkiye’den birçok insan bölgemize geldiler ve Almanya’nın ekonomik kalkınmasına katkıda bulundular.

Türkiye’den gelen insanlarla birlikte ülkemizin refahının inşa edilmesine ciddi katkılar sağlandı. Sadece endüstri için değil aynı şekilde zanaatkârlık mesleklerinde ve hizmet sektörlerinde de benzer şekilde ciddi katkıları söz konusu olmuştur. Dolayısıyla başta Türkiye olmak üzere dünyanın farklı yerlerinden bölgemize insanlar göç etmiştir tarih boyunca.

İşte bu yüzden Türkiye ile özel ilişkilerimiz söz konusudur diyebiliriz. Özellikle Türkiye ile çok özel ilişkilerimiz söz konusu. Çünkü kökenleri Türkiye’de olan 3 milyonu aşkın insan bizimle bu ülkede bu toprakları paylaşmakta. İster ülkemizin pasaportunu taşıyor olsunlar-ister olmasınlar, bundan tamamen bağımsız olarak ülkemizin, şehirlerimizin sakinleri olarak bizlerle birlikte yaşıyorlar.

Ve yine tabii ilişkilerimizin önemli bir unsuru olarak şunu hatırlatmakta fayda var: Türkiye son dönemlerde ciddi miktarda mülteci kabul etti başta Suriye’den olmak üzere. Bu arada belirtmekte fayda var, Almanya’ya göre çok daha yüksek rakamlarda Türkiye mülteci kabul etmiştir. Ve mültecilere bu açık olma yaklaşımı-tutumu sadece yakın tarihle sınırlı değil. Aynı şekilde Nazi diktatoryasından kaçmış olan ve Türkiye’ye sığınmış olan birçok insana da Türkiye kucak açmıştır. Bunlar arasında çok ünlü, tanınmış isimler de yer almaktadır. Öncelikle Ernst Reuter’in, daha sonra Berlin Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış olan Ernst Reuter’in ailesine de Türkiye Nazi döneminde kucak açmıştır.
Dolayısıyla genel olarak bilinenin ötesinde çok fazla ortaklıklar söz konusu Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilere bakıldığında ve 100 yılı aşan yakın bir dostluğumuz söz konusudur.

Tüm bunları neden söylüyorum? Çünkü geçtiğimiz aylarda elbette Türkiye-Almanya arasındaki siyasete baktığımızda birtakım fikir ayrılıkları söz konusu. Her konuda hemfikir olduğumuzu söylemek mümkün değil. Fakat şunu belirtmekte fayda var: Tüm bu zorlukları aşmayı bir görev biliyoruz ve sorumluluğumuzun da bilincindeyiz ve bu konuyla ilgili ciddi bir irademizin de söz konusu olduğunu belirtmek istiyoruz. Değerli mevkidaşım ve ben geleceğe yönelik bu gerilimleri aşmak için gereken adımları atmayı ortak bir vazife olarak kabul ediyoruz.

Kısa süre önce davet üzerine Antalya’da bulundum ve değerli mevkidaşımla biraraya geldik. Geçen süreçte elbette birtakım olumlu gelişmeler söz konusu oldu hem ekonomik alanda, ama aynı zamanda Türk yargısının almış olduğu birtakım olumlu kararlar da söz konusu oldu bu geçen süreçte, tutuklu olanlar serbest bırakıldı, bir kısmı yurt dışına çıkabildiler, dolayısıyla tüm bu gelişmeler ışığında geleceğe yönelik ne gibi adımlar atılabilir, bunları da görüşmek isteriz.
Her ikimiz de Ekonomi Bakanlarımıza tavsiyede bulunarak bir müddettir toplantıları gerçekleşmemiş olan ortak ekonomi kurullarının yeniden düzenli olarak biraraya gelmeleri yönünde öneride, tavsiyede bulunmak isteriz. Aynı şekilde Dışişleri Bakanlıklarımız da stratejik Dışişleri Bakanlıkları düzeyindeki diyaloğun yeniden yürütülmesi için adımlar atmak isteriz.

Bir dizi zorluklar içeren konular ele aldık, ekonomik konuları ele aldık. Ama bununla birlikte tabii diğer ele aldığımız kararlar da, konular da söz konusu oldu. Her konuda hemfikir olmadığımızı belirtmem gerekiyor ki bu da beklenemez zaten. Ama yine de bizleri bir noktada buluşturan ortak konulara da değindik. Örneğin Suriye’deki durumu ele aldık, Yemen’deki durumları inceledik birlikte, bu konuda söylemem gerekiyor ki; her ikimiz de son derece kaygılıyız ki orada ciddi facialar söz konusu ve neredeyse dünya kamuoyunun hiçbir şekilde gündemine yansımamakta Yemen’de olup bitenler, insani dramlar, felaketler söz konusu, açlık ve hastalık ve tüm bunlar dünya kamuoyunun gündeminde olmamakta. Buradaki toplantının hemen akabinde ayrıca İran konularını da ele almayı öngörmekteyiz. Dolayısıyla gördüğünüz gibi dış siyasette bir dizi önemli konular var önümüzde bizleri bekleyen. Öncelikle ama tabii ki az önce de söylediğim gibi hemfikir olmamız beklenemez. Ancak ben mevkidaşıma teşekkür etmek istiyorum, burada son derece samimiyetle ve açık yüreklilikle bir diyalog mümkün olmuştur, bunu bu şekilde sürdürmeyi öngörmekteyiz. Bu da önemli, geleceğe yönelik de bizleri birleştiren konuları açıklıkla ve karşılıklı saygıyla, eşit göz hizasında görüşmeye devam etmek isteriz. Bizler NATO partneriyiz, DEAŞ’la mücadelede önemli birer müttefikiz ve dolayısıyla bizleri bağlayan, birarada buluşturan konulara da odaklanmayı önemsiyoruz.

Teşekkürler. “

Almanya Dışişleri Bakanı’nın ardından sözü Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu aldı.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU– Çok değerli basın mensupları, hanımefendiler, beyefendiler; bugün mevkidaşım ve dostum Sigmar Gabriel’in daveti üzerine Almanya’yı ziyaret etmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Özellikle Sigmar’ın şehri Goslar’da bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Daha önce Sigmar Antalya’da beni ziyaret etmişti ve orada çok samimi bir ortamda ikili ilişkilerimizi, hatta bazı bölgesel konuları görüşme imkânımız olmuştu. Bugün özellikle Sigmar’a ve eşine, ailesine kendi evlerinde beni misafir ettikleri için çok teşekkür ediyorum. Gerçekten çok etkilendiğimi söylemek isterim.

Sigmar, Türkiye ve Almanya ilişkilerinin tarihinden bahsetti, özellikle de Türk ve Alman dostluğunun binlerce yıl, yüzlerce yıl geriye gittiğini de hatırlattı. Gerçekten tarih boyunca hiç karşı karşıya gelmemiş ve sorun yaşamamış, savaşmamış adeta iki ülkenin Dışişleri Bakanıyız bugün.

Bugün bazı konularda görüş ayrılıklarımız var, bazı sorunlar da yaşadık, hatta ilişkilerimizde tırmanma da oldu, gerginlik de oldu. Fakat biz bunun diyalog yoluyla aşılabileceğine inandık iki Dışişleri Bakanı olarak. Esasen hem Almanya, hem Türkiye iki gururlu devlettir, onurlu devlettir. Alman ve Türk halkları da gururludur. Dolayısıyla her iki halk da baskı, tehdit ya da buna benzer yöntemlere boyun eğen milletler değildir, halklar değildir. O sebeple bu tür yöntemleri doğru bulmuyoruz, tam tersi karşılıklı anlayış, diyalog, işbirliği ve samimi işbirliği içinde ilişkilerimizi çok daha iyi geliştirebileceğimize inanıyoruz.

Ve bugün Antalya gibi samimi bir ortamda ilişkilerimizi daha da geliştirebilmek için neler yapmalıyız, bunu değerlendirme fırsatı bulduk. Ve bundan sonraki süreçte iki ülke arasındaki Sigmar’ın da söylediği gibi mekanizmaları işletmeye başlamamız lazım. Karma Ekonomi Komisyonu Toplantısının tekrar yapılması için ilgili bakanlarımıza tavsiyede bulunacağız. İkili dışişleri bakanlığı arasında istişare mekanizmaları var. Görüşmemiz gereken çok konular var, sadece ikili ilişkiler açısından değil bölgesel konular ve sorunlar açısından da uzmanlarımızın, çalışma arkadaşlarımızın düzenli bir şekilde bu istişareleri yapmasında fayda var. Ekonomik ilişkilerimizi, siyasi ilişkilerimizi geliştirmek için bir taraftan güven artırıcı adımlar atmamız lazım, diğer taraftan da somut adımları atmaya devam etmemiz gerekiyor.

Sigmar’ın da söylediği gibi her konuda hemfikir olmak zorunda değiliz, bu mümkün değil zaten. Ama görüş ayrılıklarını ya da anlaşamadığımız konuları bazen parantez içine alıp yola devam etmemizde fayda var. Örneğin, bugün Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik süreciyle ilgili karşı karşıya kaldığımız durumu biliyoruz, bu konuda hemfikir olmak zorunda değiliz. Ama her iki tarafın da yararına olan Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesi gibi konuları da aşmamız gerekiyor ve müzakerelere yeniden başlamamız sadece iki ülke için değil tüm Türkiye ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler için kazan-kazan anlayışıyla faydalı olan adımları atabiliriz.

Almanya ile sadece NATO müttefiki değiliz, bugün DEAŞ’a karşı da yakın işbirliği içindeyiz. Özellikle bizim bölgemizdeki konularda da tamamen görüş birliği içindeyiz. Suriye, Irak, Yemen ve Libya ve diğer konularda Türkiye ile Almanya’nın görüşleri tamamen örtüşüyor. Her ikimiz de bölgenin istikrarını, güvenliğini istiyoruz ve terörle mücadeleye devam etmek istiyoruz. Ayrıca bu sorunların yarattığı başka sorunlar da var, göç gibi insani konular var. Bu konuda da bugüne kadar Almanya’yla yakın işbirliği içinde olduğumuzu söyleyebilirim ve bu konulara Avrupa içinde en duyarlı göreceli olarak ülkenin de Almanya olduğunu ve Sigmar’ın da içinde bulunduğu Alman Hükümetinin olduğunu burada vurgulamak isterim.

EN ÇOK KAZANANLAR

EN ÇOK KAYBEDENLER

EN ÇOK İŞLEM GÖRENLER

YORUM YAP

DÖVİZ KURU

BIST100
DOLAR
EURO
BITCOIN
ÇEYREK ALTIN
GRAM ALTIN