Hayatını kaybedenlere rahmet, yaralananlara acil şifalar dileyen Akşener, İYİ Parti olarak cumartesi günü İzmir’de olduklarını, başta AFAD olmak üzere devletin bütün birimlerinin, belediyelerin, özel arama kurtarma ekiplerinin, sağlık ordusunun canla başla mücadele ettiğini anlattı.
Türkiye’nin bir deprem kuşağı üzerinde olduğunun ve atılacak her adımın bu gerçeğe uygun olması gerektiğinin altını çizen Akşener, şunları söyledi:
“Maalesef depremi yaşadıktan sonra bir süre konuşup sonrasında sanki hiçbir şey olmamış gibi davranılması vatandaşlarımızı daha büyük tehlikelerle baş başa bırakıyor. Metropolleri çeyrek asır, ülkeyi de 18 yıl yönetip sizden, benden daha çok şikayetçi olan zihniyeti gördükçe Türk siyaseti adına utanıyorum. Milletimiz acıyı topyekun yaşarken, partisinin il kongresini iptal etmeyip, bir de sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi sadece geçmiş idareleri suçlayan siyasi rantçıları gördükçe utanıyorum. Yapılan ihbarlara rağmen, parmağını kıpırdatmayan bakanlıkları gördükçe, 21 yıldır toplanan deprem vergilerine rağmen bu meselede ciddi bir yol alamayan yönetim anlayışını izledikçe, koltuk meraklılarının yandaş müteahhitleriyle el ele verip vatandaşlarımızın hayatını hiçe saymalarına şahit oldukça isyan ediyorum.
Bugüne kadar depreme hazırlık konusunda verilen tüm önergeleri reddeden hastalıklı kafaya, kentsel dönüşümü ranta, fırsatçılığa dönüştürenlere, İmar Barışı adı altında çürük binaları yasallaştıranlara, o binalarda kolon kesecek kadar gözünü para bürümüşlere isyan ediyorum. Yarından tezi yok Meclisimizde bu konularda yeniden adım atacağız. Siz de elinizi taşın altına koyun ve bizlerden hesap sorun. Siz hesap sormazsanız, rant iştahı ve sorumsuzlukla gelen bu felaket tabloları bitmeyecek.”
Devlet idaresinde ciddiyetin kalmadığını iddia eden Akşener, dövizin artmasının her ürünün fiyatının artmasına yol açtığını, ancak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın oralı bile olmadığını dile getirdi.
Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın “Döviz kurlarıyla ilgili hedefimiz yok.” dediğini anımsatan Akşener, “Milletin refahından sorumlu olanlar, ‘Millet bizim umurumuzda değil’ diyorlar.” ifadesini kullandı.
Merkez Bankasının, para politikası siyasi rant uğruna kullanılmasın diye bağımsız olduğunu belirten Akşener, “Buradan damat Bakanı uyarıyorum; Merkez Bankası Başkanı’na çaycın gibi davranmaktan vazgeç. Kayınpederinle birlikte geliştirdiğin, tarihteki tüm ekonomistleri mezarında ters döndüren o meşhur, ‘faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ teorinizi uygulamaktan artık vazgeç.” dedi.
Bu yanlışta daha fazla ısrar edilmemesi gerektiğini savunan Akşener, “Döviz kurları artarken fiyat istikrarı sağlayamazsınız, enflasyonu durduramazsınız. Bunu anlamanız için daha kaç iş yerinin batması gerekiyor? Bunu anlamanız için daha kaç kişinin işsiz kalması gerekiyor?” diye konuştu.
Kurdaki artışın yüksek olan enflasyonu daha da artırdığına dikkati çeken Akşener, “Türkiye’nin Türk Lirası cinsinden dış borcunu artırıyor. Bütçenin faiz giderleri başta olmak üzere bütün giderlerini artırıyor. Firmaları, iflasla veya fabrikalarını yok pahasına yabancılara satmakla karşı karşıya bırakıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Meral Akşener, Türkiye’nin yüksek bütçe açığı ve cari açıkla karşı karşıya olduğunu belirterek, “Devleti yönetenlerden hiçbir ses yok. Bankacılık sistemi her geçen gün artan ciddi bir faiz riskiyle karşı karşıya, devleti yönetenlerden çıt yok. Reel sektör firmalarımızın 292 milyar dolar döviz yükümlülüğü var. Yılbaşından bu yana dolar kuru 2 lira 40 kuruş artmış, yani firmaların borçları 700 milyar lira artmış. Devleti yönetenler hala parmağını oynatmıyor.” ifadelerini kullandı.
“Pandemide vatandaşlarımıza bütçeden doğrudan yapılan destek sadece 10 milyar lirayken, 19 katının kodamanların cebine girmesine sessiz kalamayız.” diyen Akşener, “Milletin parasını faize aktarırken son derece cömert olan iktidarın, millete gelince cebinde akrep olmasına sessiz kalamayız. Kimse kusura bakmasın, sessiz kalmayacağız.” dedi.
Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “OECD ve IMF ölçeklerine göre iyiyiz.” dediğini aktaran Akşener, “Sayın Erdoğan, o iyi durumda olan Türkiye’de bugün asgari ücret aylık 270 dolar. Yani, günlük 9 dolar. Haydi, o meşhur simit hesabını şimdi yap da göreyim.” diye konuştu.
Çoğu OECD üyesi olan 46 ülkenin, bu dönemde Türkiye’den çok daha iyi büyüme performansı gösterdiğini ifade eden Akşener, Türkiye ekonomisinin ise hızla 1990’lı yıllara döndüğünü savundu.
Akşener, açıklanan finansman programına göre, Hazinenin 2021 yılında anapara ve faiz toplamı olarak piyasaya 398 milyar lira ödeyeceğini, bunun karşılığında ise iç piyasadan 541 milyar lira borç alacağını söyledi.
Bunun “borcu borçla kapatmak ve özel sektörün yatırımlarında kullanacağı parayı da Hazinenin kullanacağı” anlamına geldiğini öne süren Akşener, hükümetin Merkez Bankasının üzerinden elini çekmesini, muhalefet partileri dahil toplumun tüm kesimleriyle istişareye açık olmasını istedi.
Meral Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın beyanatlarına dikkat etmesi, güveni bozan, yatırımcıyı tedirgin eden, gülünç ve sorumsuz sözler söylememesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
“Borçlanma stratejinizi değiştirin. Dövize dayalı borçlanmayı daha fazla arttırmayın. Damadının, 2021 yılı program hedefleri ve bütçe büyüklükleri anlamını yitirdi. Program ve bütçeyi, damat bakanı sürecin dışında tutarak revize edin. Sağlıklı rakamlar üzerinden değerlendirme yapılmasına imkan verin. Ülkeye daha fazla itibar kaybettirmeyin. Bir yol ayrımındasın Sayın Erdoğan. Bu aziz millet, senin ona reva gördüğün bu yokluğu, bu zorluğu hak etmiyor. Milletin sabrı artık tükeniyor.
Atılacak adımlar belli, sen sadece seçimini yapacaksın. Ya söylediklerimi yapıp ülkeye nefes aldıracaksın ya da bu kafayla devam edip ülkeyi uçuruma sürükleyeceksin. Ya milletin sesini duyup derdini çözeceksin ya da danışmanlarını dinleyip sefa süreceksin. Ya milletini seçip gerekeni yapacaksın ya da damadını seçip ilk sandıkta gideceksin.”
Hükümetin Kovid-19 pandemisiyle mücadele politikasını eleştiren Akşener, tablonun salgının başladığı mart ve nisan aylarındaki sürece benzediğini dile getirdi.
Avrupa’da yeniden yasakların başladığına işaret eden Akşener, yabancı hükümetlerin vatandaşlarına hayatlarını sürdürebilecekleri kaynakları sağlamaya çalıştığını, AK Parti iktidarının ise bu konuda gereken adımları atmadığını ileri sürdü.
Bu durumdan endişelendiklerini belirten Akşener, “Pandemiyle mücadeleyi Sağlık Bakanı’nın iletişim çalışmalarından ibaret saymak, milletimize pahalıya mal olur. Tarihteki örneklerden ve Avrupa’da yaşananlardan anlıyoruz ki pandemide ikinci dalga daha tehlikeli oluyor. Bu kez daha erken davranmak, hemen harekete geçmek ve vaka sayıları zirve yapmadan, etkili önlemleri hemen devreye almak zorundayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Acil eylem planı hazırlanmasını isteyen Akşener, şöyle konuştu:
“Türkiye genelinde verilerin doğru analizini yapabilmek için şeffaflık şart. Sağlık Bakanlığının tüm verileri açık, eksiksiz ve güncel olarak paylaşması gerekiyor. Bu, hem bilim insanlarımızın çalışmalarını kolaylaştırır hem de önlemleri daha etkili hale getirir. Öncelikle ülkemizde kaç vaka olduğunu, kovid sebebiyle kaç can kaybımızın olduğunu dürüstçe ve açıklıkla ortaya koymamız gerekiyor. ‘Hasta sayısı ile vaka sayısı aynı değildir.’ gibi bir açıklama, maalesef ciddiyetle bağdaşmıyor. Bu ciddiyetsizlik, toplumun salgını ciddiye almamasına neden oluyor.
Günde 20 bine yakın vaka varken, 2 bin vaka açıklarsanız ne maskesiz gezenleri ne de hınca hınç dolmuş toplu taşıma araçlarını engelleyemezsiniz. Ciddiyet insanı gerçekle yüzleştirir. Gelinen noktada bizi ilgilendiren bakanların imajı değil, milletimizin gerçeğidir. Biz, gerçekle yüzleşmek istiyoruz. Doğru rakamların söylenmesini, vatandaşlarımızın da tehlikenin farkında olmasını istiyoruz.”
Akşener, sağlık çalışanlarının virüse karşı verdiği mücadeleye değinerek, hemşire Hazal Ulaş’ı kürsüye davet etti.
Ulaş’ın konuşmasının ardından sözlerine devam eden Akşener, şimdiye kadar 100’ün üzerinde sağlık çalışanının salgın nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.
Birçok sağlık çalışanının ek mesai ücretinin ödenmediğini iddia eden Akşener, “Bazı sağlık çalışanlarının hesabına ise dalga geçer gibi 7 lira yatırılıyor. Damat bakan 100 milyarlık destek paketi açıklayacak ama sağlık çalışanına 7 lira düşecek, ayıptır, ayıp. Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Sağlık çalışanlarımızın koruyucu malzemeleri kendi imkanlarıyla temin etmeye çalışmaları, devlet için büyük bir ayıptır. Bu malzemelerin, hastanelere dağıtımını acilen sağlayın.” diye konuştu.
Akşener, Sağlık Bakanlığı’nın, Kovid-19’u meslek hastalığı olarak kabul etmesini, kovid nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının görev şehidi sayılmasını ve geride bıraktıkları ailelerinin de devletin güvencesi altına alınmasını istedi.
“Tüm bu hatalar, bu ciddiyetsizlik, bu beceriksizlik ancak idarenin bir kişinin keyfine terkedildiği yönetimlerde olur.” diyen Akşener, şunları kaydetti:
“İktidar ve küçük ortağının, milletimizin başına musallat ettiği partili cumhurbaşkanlığı isimli bu ucube sistem, yaşadığımız sorunların ana sebebidir. Pandemiden eğitime, ekonomiden yargıya herkesin dönüp bir kişinin ağzının içine baktığı bu sistem, milletimize daha fazla yükten başka bir şey değildir.
Türkiye, millet iradesinin belirlediği yetkin kadrolarla yönetilmedikçe, kuvvetler ayrılığı yeniden inşa edilmedikçe, demokrasi ve hukuk işletilmedikçe içine sokulduğu bu sarmaldan kurtulamaz. Siyaset tarihimiz şahittir ki bu eğri düzen böyle gitmez. Millet iradesini vesayet altına alan hiçbir sistem bu ülkede tutunamaz. Çünkü Türk’ün karakterinde özgürlük vardır. Çünkü Türk milleti, devletini kendi kurmuştur ve devletini kendisinin bilir. O nedenledir ki bu millet, devletiyle arasını açan hiçbir sisteme, hiçbir vesayete yol vermez.”
Akşener, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle milleti devletle yeniden buluşturacaklarını, Türkiye’yi mutlu, huzurlu ve zengin bir geleceğe taşıyacaklarını söyledi.
AK Parti’nin artık ülkeye verecek hiçbir şeyinin kalmadığını ileri süren Akşener, “Onlar inat etse de yolun sonu artık görünüyor. Onlar inkar etse de milletimiz gerçekleri artık görüyor. Onlar yok saysalar da İYİ Parti, milleti için yorulmadan çalışıyor.” diye konuştu.
Bu arada Meral Akşener yönetimini eleştiren bir grup İYİ Partili milletvekili, daha önceki haftalarda olduğu gibi bu haftaki grup toplantısına da katılmadı.