İnfertilite sorunu daha önce tedavisiz çocuk sahibi olan çiftleri de etkileyebilir. Bu duruma “Sekonder İnfertilite” denir. Sekonder’in tıp dilindeki anlamı İkincil’dir. Neredeyse Primer yani Birincil İnfertilite kadar sık rastlanan bir durumdur. Ailesini genişletmeyi arzulayan çiftler için Primer İnfertilite kadar yıkıcı olabilir. Hayatlarının en üretken döneminde böyle bir sorunla mücadele etmek zorunda kalan çiftlerin aile, sosyal ve iş hayatları olumsuz etkilenir.
Sekonder infertilite ile başvuran çiftlerde en sık rastladığımız problemler;
Kadının Kilo Artışı:
Evlendiğinde düzenli adet gören kadın ilk doğumdan sonra kilo alırsa adetleri seyrekleşmeye başlayabilir. Bunun nedeni yumurtlama olmamasıdır. Daha çok Polikistik Over Sendromu olan kadınlarda görülür. Bu kadınlarda normalden fazla sayıda yumurta olur ancak büyüyüp çatlayamazlar.
Yumurtaların Sayı ve Kalitesinde Azalma:
Yumurtaların sayısı ve kromozamal kalitesi 35 yaşından sonra düşmeye başlar. 40 yaşından sonra, başka hiçbir problem olmasa bile, her ay gebelik olma şansı %5 kadardır. Bu yaşlardaki çiftlerin gebe kalamayarak doktora başvurma olasılıkları %50’nin üzerindedir. Yumurta sayı ve kalitesini azaltan başka durumlarda vardır. Kemoterapi ve Radyasyon Tedavisi, Yumurtalıklara Yapılan Operasyonlar özellikle kist çıkarma ameliyatları, Otoimmün Hastalıklar bunlara örnektir. Genetik taşıyıcılık da önemlidir. Geçen yıllar içerisinde yumurtaların sayısında azalma, hatta Erken Menopoz ortaya çıkabilir. Annesi erken menopoza girenlerin bu olasılığı göz önünde bulundurmaları gerekir.
Düşük Sonrası Yapılan Kürtajlar:
Düşük veya doğumlardan sonra rahim içinde parça kalabilir. Bunların kürtajla temizlenmesi gerekebilir. Bu zorunlu ancak rahime zarar verme ihtimali olan bir girişimdir. Çünkü rahimin normalden yumuşak olduğu bir andır. Rahim içinde yapışıklıklar oluşursa buraya bebeğin tutunmasını engelleyerek Sekonder İnfertiliteye neden olur.
Geçirilmiş Pelvik İltihaplar:
Özellikle Chlamidya, Gonore gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara bağlı iltihaplanmalar tüplerde tıkanmaya neden olabilir. Bu durumda yumurta spermle buluşup rahime taşınamaz.
Endometriosis:
Rahim iç zarını kaplayan dokunun normal yeri dışında tüpler, yumurtalıklar veya başka bir yere yayılmasıdır. Rahim kas tabakası içine yayılma olursa Adenomyozis adı verilir. Bunlar her zaman olmasa da sıklıkla infertiliteye neden olabilen durumlardır.
Myomlar ve Polipler:
Bunların ortaya çıkma sıklığı yaş ilerledikçe artar. Her 4-5 kadından birinde görülür. Myomlar bebeğin yerleştiği rahim içine doğru gelişirse, polipler ise 2 cm’den büyük olursa gebeliği engelleyebilir.
İstmosel:
Daha önce geçirilen Sezaryan operasyonuna bağlı olarak rahimin kesilen bölgesinde bir kesecik oluşması ve içine sıvı birikmesidir. Bu sıvı bebeğin tutunacağı rahim içi ile ilişkili olduğundan embriyonun tutunmasını engelleyebilir.
Geçirilmiş Pelvik Cerrahiler:
Myom, Çikolata kisti, Appendisit gibi nedenlerle yapılan ameliyatlar tüplerde yapışmaya neden olursa gebeliği engeller.
Sperm Faktörü:
Daha önce normal olan sperm üretimi çeşitli nedenlerle bozulabilir. Bunların arasında Cinsel Yolla Bulaşan İnfeksiyonlar, Hormonal Bozukluklar, İlaç Kullanımı, Testesteron Kullanımı, Aşırı Sigara ve Tüketimi, Testis Tümörleri sayılabilir.
Op. Dr. Numan Bayazıt, ” Sekonder İnfertil çiftlerin de tıpkı Primer’de olduğu gibi doktora başvurmakta gecikmemesi gerekir. Genel olarak İnfertilite tanısı koymak için korunmasız geçen sürenin 1 yıl olması beklenir ancak 35 yaşın üzerindekiler için bu süre 6 ay olmalıdır. Yukarıda saydığımız risk faktörlerini taşıyanların ise hiç beklemeden doktora başvurmaları daha uygun olur.
Sekonder İnfertilitede tedavi şekline problemin nedeni, süresi ve kadının yaşı göz önüne alınarak karar verilir. Bunlar Kilo Verme, Yumurtlatma Tedavisi (Ovülasyon İndüksiyonu), Aşılama (İntrauterin İnseminasyon), Tüp bebek(IVF) ya da Cerrahi Girişimler olabilir.” dedi.