MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Afrin temizlenir temizlenmez, harekatın kapsamına Menbiç alınmalı, teröristler kaçtıkları yere kadar kovalanmalıdır. ‘Fırat’ın doğusuna geçelim’ diyorlarsa, ya Fırat’ın derinliklerine ya da Fırat’ın kıyılarına alayı gömülmelidir. Af yoktur, gecikme yoktur, ağırdan alma asla olmamalıdır.” dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, 45 günü geride bırakan Zeytin Dalı Harekatı’nın imrenilecek bir şuur, takdir edilecek bir planlama, tebrik edilecek bir başarıyla icra edildiğini ifade etti.
Tabii olarak Afrin’in Suriye’nin olduğunu belirten Bahçeli, “Ancak Suriye yönetimi terörizmle iş birliği yaparsa, tarih yeniden canlanacak, hatıralar bir kez daha ayaklanacak, tam yüz yıl önce bıraktığımız toprakların en azından istikrara, huzura, barışa kavuşuncaya kadar emanetimizde tutulmasının hakkı doğacak, önü açılacaktır. Kaldı ki arzumuz budur, olması gereken budur.” diye konuştu.
Şairin “Ellerin yurdunda çiçek açarken, Bizim İl’e kar geliyor gardaşım. Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.” dediğini aktaran Bahçeli, “Zalim Esad’ın Afrin’e giden sözde halk güçlerinin kendilerine bağlı olduğunu birkaç gün evvel itiraf etmesi, Şam yönetimiyle PKK/PYD arasındaki teması alenen ifşa etmiştir. Suç ortakları belirginleşmiştir. Mustafa Kemal’in 30 Ekim 1918’de güneyden Raco’ya taşıdığı karargahı bir kez daha tecelli edecek ama bu defa kolay kolay ricat gerçekleşmeyecektir.” değerlendirmesini yaptı. Bahçeli, şunları söyledi:
“Siviller olmasaydı, teröristler kadınların, yaşlıların, çocukların ardına saklanmasaydı, Türk ordusunun önünde kim durabilir, kimler kahramanlarımızla baş edebilirdi? Türkiye aynı şekilde Afrin’deki masumların can güvenliği için mücadele halindedir.
Topraklarını kana ve işgale terk eden, mazlumları bombalayan Esad hangi yüzle konuşmaktadır?
2016 yılında Halep’te ne yaşanmışsa, bugün Doğu Guta’da aynısı, adeta kopyası yaşanmaktadır.
Yaklaşık 400 bin kişi yıllardır Doğu Guta’da açık cezaevindedir. Esad bebeklere bomba atmaktadır. Çocuklara kast etmektedir. İnsanlığın gözü önünde katliam yapmaktadır.
BM Güvenlik Konseyinin ateşkes kararının hedefi, Esad rejiminin bir hafta içinde yüzlerce sivilin katledilmesine, hastane, okul gibi sivil tesislerin tahribine yol açan saldırılarının durdurulmasıdır.
Durdu mu, kesinlikle hayır. Duracak gibi mi, o da hayır. Ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonraki altı gün içinde 87 kez varil bombalı saldırı düzenlenmiştir. Bu olacak şey değildir. Bu hiçbir şekilde izah edilemeyecek bir canavarlıktır. Doğu Guta’da ateşkes ilan ediliyor ama Esad aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu 700’e yakın sivili gözünü kırpmadan öldürüyor, binlercesini ölüme terk ediyor. Hem de bunu insanlığın gözü önünde yapıyor.”
Bahçeli, okuduğunu anlama, duyduğunu anlamlandırma özürlüsü ABD’li sözcülerin, BM Güvenlik Konseyinin 2401 Sayılı Kararı’nın Afrin’i de kapsadığını iddia ettiklerini anımsatarak, “Halep oradaysa arşın Ankara’dadır. Üstelik küstahça ‘Türkiye söz konusu kararı iyice ve yeniden okusun’ dediler. Okumasına okuduk, okuyoruz, okumayı da sürdürüyoruz. Çünkü ilk emir okudur, bunun gereğini yerine getiriyoruz. Çok şükür yazmasını da biliyoruz. Ya ABD’li sözcülere ne demeli? Diyor ya Fuzuli; ‘diploma insanın cehlini alsa da; hamurunda varsa eşeklik, baki kalır.’ Yani bu kadar cehalet ancak tahsille anılır.” diye konuştu.
Terör örgütü PYD/YPG’yi Menbiç’ten çıkarıp buranın denetimini yarı yarıya Türkiye’yle üstlenme teklifi getiren ABD’nin yanlışta olduğunu ve dilinin altındaki baklayı çıkardığını belirten Bahçeli, “Madem teröristleri Menbiç’ten çıkaracak kadar yaptırım gücü bulunan, sözü geçen ABD, aynı şeyi Afrin’de yapmaktan niye imtina etmektedir? Terör örgütü PKK/PYD/YPG’yi Fırat’ın doğusuna konuşlandırmakla her sorunun biteceği, bölgenin huzura ereceği mi sanılmaktadır?” dedi.
“Asıl olanın Fırat’ın doğusuna tutunmuş, Sevr’de tarif edilen Kürdistan olduğu neden gizlenmektedir? Fırat’ın batısında terörist olan, doğusuna geçince sütten çıkmış ak kaşık mı olacaktır?” diye soran Bahçeli, “Bu işin doğusu batısı yoktur, amaç Türkiye’yi askeri, diplomatik ve siyasi meşguliyetle yormak, pazarlık iklimini yeşertmek, Suriye’nin kuzeyiyle Irak’ın kuzeyini birbirine eklemleyip terör devletini kurmaktır. Afrin temizlenir temizlenmez, harekatın kapsamına Menbiç alınmalı, teröristler kaçtıkları yere kadar kovalanmalıdır. Fırat’ın doğusuna geçelim diyorlarsa, ya Fırat’ın derinliklerine ya da Fırat’ın kıyılarına alayı gömülmelidir. Af yoktur, gecikme yoktur, ağırdan alma asla olmamalıdır. Hıyanete merhamet zaaf ve maraz doğuracaktır.” ifadelerini kullandı.
Sözlerine, “ABD’ye sesleniyorum” diye devam eden Bahçeli, şunları kaydetti:
“Dolambaçlı yollara girmeden, vicdan uçurumuna düşmeden, insanlık haysiyetiyle oynamadan PKK/PYD/YPG’ye aman vurmayın, aman yapmayın desenize. Her taşın altına fitne döşedik itirafını yapsanıza. Düşmansanız, adam gibi düşman olun. Müttefikseniz mertçe, samimiyetle, safiyetle müttefik olun. Ya olduğunuz gibi görünün, ya da göründüğünüz gibi olun. Kıvırmayın, kaçmayın, ipe un sermeyin. Böyle ayak oyunlarına hiç tevessül etmeyin. Ateşkes nedir? Kimler arasında yapılır, önce bu soruların cevabı verilsin. Mazlumlara varil bombaları atan Esad niye vazgeçmiyor? Niye önüne geçilemiyor? Türk milletinin aklıyla, ahlakıyla, egemenlik haklarıyla oynayan, buna kalkışan emin olunuz yanlış hesap yapar. Ve bu hesap dün olduğu gibi bugün de muhatapları için pahalıya patlar. Terörle mücadeleyi bırakın, müzakereye dönün çağrıları marazidir, melanet emellere hizmettir. Türkiye haklı, hukuki, meşru bir duruşla bekasını savunmaktadır. Afrin’de mücadele etmezsek, Menbiç’e girip Fırat’ın doğusuna hilali taşımazsak, Ankara’da teslim olur, Anadolu’da boğuluruz.
ABD lafa gelince müttefiktir, ama mütemadi nitelikli mütecaviz niyetlerinden de vazgeçmemektedir. Vaat ediyor, tutmuyor; söz diyor, yapmıyor. NATO ise uyuyor, adeta ölü balık taklidi yapıyor. İsrail Suriye’de operasyon için elini tetiğe götürmüş, gözlerini ABD’ye çevirerek stratejik bir bekleme dönemine geçmiştir. İran bölgede üsler kurmakta, milisleriyle ateşi körüklemektedir. Rusya ise akşam başka sabah başkadır. Zaman zaman olumlu gelişmeler yaşansa da, Astana, Soçi, Cenevre süreçleri devamlı kundaklanmaktadır.”
Bahçeli, PKK/PYD’liler Avrupa’nın her yerinde ellerini kollarını sallayarak gezebildiklerini dile getirerek,
PYD’nin eski eşbaşkanı olan teröristin Çekya’da tutuklanıp, bir gün sonra çıkarıldığı düzmece mahkemede serbest bırakıldığını anımsattı.
Çekya’nın, PKK/PYD’ye kıyağını çektiğini, terörizme destek verdiğini belirten Bahçeli, “Bu PYD’li cani, Çekya’dan sonra Almanya’ya geçmiştir. İşte Almanya’nın tarihi ve altın değerinde bir fırsat önündedir. Ya terörist Salih Müslim’i adalet önünde hesap vermek üzere Türkiye’ye teslim edecek ya da bir kez daha dostluk ve müttefiklik ilişkilerine darbe indirecektir.” şeklinde konuştu.
Bahçeli, Almanya’nın, Türkiye’yle ilişkilerinde yeni bir sayfa açıp, terörizmle arasına kalın bir mesafe koymayı gözetiyorsa, çarenin belli olduğunu, çözüm yolunun, Çekya’dan yakayı kurtaran hainin Türkiye’ye verilmesinden geçtiğini söyledi.
Bahçeli, “Kaynağımızdan kopmazsak, bin yıllık kardeşliğimizi bozmazsak, milli duruşumuzdan ayrılmazsak yedi düvel tekrar gelse akıbeti yine mazideki gibi olacaktır. FETÖ-PKK-PYD-YPG-DHKP-C ve IŞİD’i kurup üzerimize salanlar başaramayacaklar, Türk milletini son yurdunda işgal ve esaret altına alamayacaklardır.” ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Hapisse hapis, hadımsa hadım, idamsa idam, neyse gereği yapılmalıdır. Kim ki kadına bir fiske vurduysa, kim ki kadına küfür ve hakarete yeltenmişse buna pişman edilmelidir. Bunları yapmazsak gelecek elimizden kayıp gidecektir.” dedi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’de 2017 yılı içinde 408 kadının katledildiğini, bunların çoğunluğu da ya devlet koruması altındayken ya da boşanma davası sürerken hedef olduklarını dile getirdi.
Bu yılın Ocak ayında 28, Şubat ayında ise 47 kadın cinayeti işlendiğini anımsatan Bahçeli, yine 2017 yılında, 101 tecavüz, 247 taciz vakasının yaşandığını, 376 kız çocuğunun cinsel istismar felaketinin kurbanı haline geldiğini söyledi.
“İstismar suçuna getirilecek cezalar ister kimyasal isterse de ebedi mahkumiyet olsun, sonuna kadar uygulanmalı, sonuna kadar istismarcıların hesabı görülerek iyi hal falan da dikkate alınmamalıdır.” diyen Bahçeli, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ya ‘Şuna inanmak gerekir ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.’ Böyle bir eser sahibi insan varlığına kıyılması karşısında ne zaman ayağa kalkacağız? Her şeyden malumat sahibi olurken, duyduğumuz, haberini aldığımız veya okuduğumuz şiddet sahnelerine daha ne kadar tepkisiz kalacağız?” sorularını yöneltti. Bahçeli, şöyle devam etti:
“Aydınız, moderniz, çağdaşız, Cumhuriyet’in bekçisiyiz diye afra tavra satanlar, kadınları sadece çıkarları doğrultusunda akıllarına getiriyorlar. Diğer taraftan meczubun birisi çıkıyor, kadınlara kocalarından dayak yedikleri için şükretmelerini tavsiye edebiliyor. Meselenin tuhaf yanı ise bunu da din ve diyanet adına yapabiliyor. Asansöre yabancı bir erkek ile kadının birlikte binmesinin sakıncalarından utanmadan, sıkılmadan, yüzü kızarmadan bahsedebiliyor. Ne ara bu kadar sapık türedi? Hangi ara kadınlarımıza, çocuklarımıza göz koyan ahlaksızların, onları töhmet altında bırakan alçakların sesi çıkmaya başladı?
Her kadın ve çocuk istismarı insanlığa ihanettir. Ve hiçbir ihanet cezasız bırakılmamalıdır. Her kadın cinayeti istikbalimizin kalbine indirilmiş hançer, Türk-İslam medeniyetinin ufkuna gerilmiş kanlı gömlektir. Biz bu hançeri kırmalıyız, bu gömleği ise kararlılıkla yırtmalıyız. Hala istismarları ve işlenmiş cinayetleri konuşuyor olmaktan, bu zulmü önleme adına bir arpa boyu mesafe alamamaktan ızdırap duyulması lazımdır.
Eğer var olacaksak, eğer geleceği şuurla kavrayıp, irademizle kaleme alacaksak kadına yönelik şiddeti durdurmalı, katilleri ve şiddet faillerini toplumdan tecrit etmeliyiz. Hapisse hapis, hadımsa hadım, idamsa idam, neyse gereği yapılmalıdır. Kim ki kadına bir fiske vurduysa, kim ki kadına küfür ve hakarete yeltenmişse buna pişman edilmelidir. Bunları yapmazsak gelecek elimizden kayıp gidecektir. Bu da bir beka meselesidir, ertelenmesi, geciktirilmesi çok ciddi mahsurlara yol açacaktır. Kadın hak ettiği toplumsal mevki almalı, siyasetten ticarete, ekonomiden sanata, eğitimden spora layık olduğu mertebelere ulaşmalı, yalnızca şiddet konuşulurken hatırlanmamalı, yalnızca 8 Mart’a sıkıştırılmamalıdır. Bu sorumluluk hepimizin omuzlarındadır. Unutmayınız ki, kadınlar kadar güçlüyüz, kadınlar kadar insanınız, kadınlar kadar medeniyiz.”
ABD Büyükelçiliğine eylem hazırlığı içinde olan hainlerle ilgili gelişmelerin dün medyaya yansıdığına dikkati çeken Devlet Bahçeli, “Şayet ortada alavere dalavere yoksa, silah ters tepmiş, sahibini kaygı ve korkuya sevk etmiştir. ABD Büyükelçiliği’nin güvenlik tehdidi gerekçesiyle bir gün süreyle çalışmalarına ara vermesi, kendi vatandaşlarını ikaz ederek kalabalık yerlerden uzak durmalarını tavsiye etmesi akıllara pek çok soru işaretini de getirmiştir.” değerlendirmesini yaptı.
Kendilerini kısmen rahatlatan hususun, elde edilmiş istihbarat bilgilerinin Türkiye’yle paylaşılması olduğunu belirten Bahçeli, “Ülkemiz sınır ötesinde muazzam bir mücadele verirken, ateşi Anadolu’nun bağrına taşıma emel ve hedeflerine karşı devlet tüm kurum ve kuruluşlarıyla tetikte ve teyakkuzda olmalıdır.” dedi.
MHP 12. Olağan Büyük Kurultayı’nı 18 Mart 2018’te gerçekleştireceğini aktaran Bahçeli, kurultayın temasının “Milli Duruş, Şühedaya Vefa, Millete Beka” olduğunu bildirdi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, kurultayın, Türk milletinin şöleni, demokrasinin ve milliyetçi iradenin yükselişi olacağını, böylece Türkiye’ye, Türk-İslam coğrafyasına umut, heyecan ve coşku aşılayacağını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Cumhur İttifakı dedik, 2019’un belirsizliklerinin, bekamız üzerindeki sis perdesinin birlik ve dayanışma iradesiyle kaldırılmasına destek verdik, ortak olduk. Milli duruş dedik, milletimizi durdurmayı aklından geçirenleri, buna teşne olanları hayal kırıklığına uğrattık. Şühedaya vefa dedik, kefensiz yatanların gök kubbemizde ebedi muhafızlarımız olduğunu sadakat ve sabırla haykırdık. Millete beka dedik, Türkiye’nin var olacağının, Türklüğün ebediyete kadar yaşayacağının irade beyanını gerekirse kanımızın son damlasına kadar sağlayacağımızı seslendirdik.
İlkesizler ittifak arıyormuş, durmasınlar toplaşsınlar, nefeslerine güvendikleri kadar koşuşturup dursunlar. Sıkıyı gördüler ya, ait oldukları ihtilaf ve ihanet hukukunda yakında buluşup söz keserler. Şahit olarak da Türkiye ve Türk düşmanlarını tercih ederler. Biz, Cumhur İttifakı diyoruz, Türk milletine düzenlenen küresel suikastın karşısında tarafımızı gösteriyoruz. Cumhur İttifakı diyoruz, FETÖ’ye, PKK’ya, PYD’ye, YPG’ye ve arkalarındaki destekçilere karşı Türk milletinin tarihi gücüyle aşılmaz sur çekiyoruz.”