CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sözlerine, müzisyen Onur Şener’in öldürülmesinin, herkesin yüreğinde derin izler bıraktığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, “Bir müzisyeni öldürmek, bu kadar kamplaşma, bu kadar kavga toplumu nereye götürecek?” sorusunu yöneltti.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’yi barıştırmak ve huzuru getirmek istediğini; ülkenin gençlerinin caddelerde özgürce gezmesini, tercih ettiği müziği dinlemesini, icra etmesini, düşünce özgürlüğüne sahip olmasını, siyasetçileri özgürce paylaşabilmesini ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle karamsarlığa düşmemesini istediğini anlattı. Türkiye’de hangi görüşten, inançtan veya kimlikten olursa olsun hep birlikte huzur içinde yaşamak istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Bunun yolunu açmak istiyoruz.” diye konuştu.
Salondakilerin “Hak, hukuk, adalet” şeklinde slogan atması üzerine Kılıçdaroğlu, “Hakkı, hukuku ve adaleti istiyorsunuz. Adaletin olmadığı bir yerde gençlik, üretim, düşünce özgürlüğü, hak hukuk, devlet olmaz. Devleti adalet üzerine inşa edeceğiz, beraber inşa edeceğiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün size emanet ettiği Cumhuriyet’i, 100. yılda, 2. yüzyıla giderken o cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağız.” sözlerini sarf etti.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, toplumun neden kavga eder hale getirildiğini, ayrıştırıldığını sürekli sorduğunu aktararak ezilenlerin ve yazı yazdı diye cezaevine atılanların yanında olmaya kararlı olduklarını anlattı. Kılıçdaroğlu, “Bunları yapmaya kararlıyız. En büyük gücüm bu ülkenin gençleri, yani sizlersiniz. 7,5 milyon gencimiz ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. 7,5 milyon gencin tarihsel bir sorumluluğu var; ya bir dikta yönetimine kalıcılık sağlayacağız ya da bir dikta yönetimini demokratik yollarla sonlandıracağız. İkincide benimle beraber olmaya hazır mısınız?” diye seslendi.
Bu süreçte kendisinin ve milletvekillerinin günün 24 saati çalışacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, dokunulmayan insanlara dokunacaklarını, uğranılmayan evlere uğrayacaklarını ve onuruyla ayakları üzerinde duran bir Türkiye istediklerini anlatacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, engeller çıkarılacağının farkında olduğunu, Mustafa Kemal Atatürk’ün emanet ettiği ülkenin gençlerinin her engeli aşıp hedefe ulaşma konusunda kararlı ve azimli olması gerektiğini vurguladı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sesinizi kısmak isteyebilirler. Onun hazırlıklarını yapıyorlar. ‘Dezenformasyon yasası’ getirdiler. Geçen dönem CHP’liler buna karşı çıktı, geri çektiler. Şimdi parlamento açılıyor, ilk önce bu yasa teklifini getiriyorlar. Sevgili gençler, hukuk dediğimiz yapı içinde eğer bir haber yalansa tekzip gönderebiliyorsunuz, mahkemeden tekzip kararı almadan bile açıp telefonda gazeteciyle konuşabiliyorsunuz. Eğer hala yanlış, gerçek dışı haber yapılabiliyorsa tazminat davası açabiliyorsunuz. Hukukun tanıdığı bütün yolları deneyebilirsiniz. Ama bununla yetinmiyorlar. Bakın televizyon kanallarına, hiçbir AK Parti’li milletvekili tartışma programlarına katılmaz, katılmıyor zaten. Çünkü vicdanı olan AK Parti milletvekilleri, ‘Ya çıkar doğruyu söylerse’ diye kaygı içindeler. Onun yerine kalemini satan gazeteci kimlikli insanları çıkarıyorlar. Günün 24 saati, altında ‘gazeteci’ yazıyor. Hiçbirisi gazeteci değil, kalemini satan insandan gazeteci olmaz.”
Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın, “Basın İlan Kurumunu, ‘basın infaz kurumuna’ dönüştürdüğünü” savunarak isimlerini sıraladığı bazı gazetelere uzun süre ilan verilmediğini anlattı. Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının görüşlerine saygı gösterilmesi gerektiğini kaydederek “Eğer siz bir düşünceyi yasaklarsanız, bir düşünceyi savunan gazetelere yasak getirirseniz doğru değildir; demokrasi bu değildir. Demokrasiyi savunuyoruz, baskı rejimini değil.” dedi.
Gazetelerin tirajlarının, bağımsız bir kuruluş tarafından denetlenmesini ve ilanların buna göre verilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Sizin ödediğiniz vergileri ‘havuz medyası’na aktarıyorlar ama hiç meraklanmayın, beraber hepsini çözeceğiz. ‘Havuz medyası’, her kanaldan besleniyor. En büyük kaynağı ‘beşli çete’. ‘Beşli çete’nin varlık nedeni, ‘havuz medyası’; ‘havuz medyası’nınki ‘beşli çete’. O nedenle söylüyorum, geliyor gelmekte olan. Şimdi getirmişler bir kanun teklifi, bütün bunlar yetmiyormuş gibi özgür medyayı susturmak için başka arayışlara giriyorlar. Biz bunu da biliyoruz. Hangi arayışın içine girerlerse girsinler, bu ülkenin gençleri doğruları mutlaka görecektir ve doğruları mutlaka Türkiye coğrafyasının her satırında seslendireceklerdir. Bu ülkenin gençlerine katıksız güveniyorum ve inanıyorum. Sizler bu ülkeyi gerçek anlamda değiştireceksiniz.”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, salondakilerin, “Çocuklar inanın, inanın çocuklar/Güzel günler göreceğiz güneşli günler/Motorları maviliklere süreceğiz/Güzel günler göreceğiz güneşli günler” şeklinde slogan atmaları üzerine “Bir şeyden emin olmanızı isterim, gerçekten de motorları maviliklere süreceğiniz bir ortamı yaratmak benim boynumun borcudur.” dedi.
TBMM Genel Kurulunda bugün görüşülecek Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne işaret eden Kılıçdaroğlu, “Dezenformasyon yasa teklifini getirmelerinin temel amacı, saray ve şürekasının ve onun beslemelerinin yaptığı yolsuzlukları kimse yazmasın diye. Mahkemelerden karar çıkarıyorlar, haberlere yasak getiriyorlar.” görüşünü savundu.
“Hızlı tren ihalesinde bir Alman firmasının, 10 milyon avro rüşvet dağıttığını” iddia eden Kılıçdaroğlu, bu konuyu kimsenin öğrenmemesi için gizlilik kararı alındığını, ancak Alman mahkeme raporlarından bu rüşvetin kimlere dağıtıldığını öğrendiklerini belirtti. Kılıçdaroğlu, “Şimdi bunlara tamamen yasak getirmek istiyorlar, halk gerçekleri öğrenmesin, toplumun nasıl soyulduğunu kimse öğrenmesin diye. Ama bizler yapacağız. Doğruları söylemeyi, her yerde her zamanda dile getirmeyi temel ilke kabul edeceğiz.” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin “Türkiye’nin bu hale gelmesinin dış güçler yüzünden olduğu” yönünde söylemi dile getirdiğini belirterek “Dış güçler Türkiye’yi bu hale getirdiyse şu soruyu rahatlıkla sorun, peki siz neredeydiniz? Siz demek ki ülkeyi yönetemiyorsunuz. Son mermiyi de ekonomiye sıkmışlar. Demek ki bir mermi kalmış, onu da ekonomiye sıkmışlar. Şu akla bakar mısınız Allah aşkına? Devleti yönetemediklerini itiraf ediyorlar. Eskiden hep CHP’yi suçlarlardı; ‘Hep CHP’nin yüzünden oldu, CHP yaptı.’ diye. Şimdi baktılar halk da inanmıyor.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, dış güçlere karşı duranların, onlara karşı onuruyla namusuyla direnen CHP’nin yanında olması gerektiğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, iktidarın “faize karşıyız, faizi indireceğiz” ifadeleriyle halka yalan söylediğini iddia etti.
Merkez Bankasının bankalar için faizi indirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yani halkın, esnafın, çiftçinin, sanayicinin, üretenin, alın teri dökenin faizini değil; Merkez Bankası bankalara kredi açıyor, onun faizini indirdiler.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sırf daha iyi arabaya binmek, daha iyi telefon alabilmek, sırf daha çok konsere gidebilmek için süfli heveslerle ellerin, yani başka ülkelerin, başka toplumların kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz.” sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, “süfli”nin kelime anlamının “bayağı, aşağılık” olduğunu belirtti.
Gençlere, insanlara saygı duymaları nasihati veren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Bu dili sakın kullanmayın. Bu dil zehirli bir dildir, bu dil kutuplaşmayı yaratan bir dildir. Öyle bir dili neden kullanıyorsunuz? Kendi insanına, kendi gençlerine… Sen ülkede iş verdin de çalışmadı mı? Sen imkan sağladın da olmadı mı? Eğer ülkede gençlerin umudunu kırarsan, gençler geleceğini yurt dışında arar. Onların düşüncelerinin önüne set koyarsan onları işsiz bırakırsın. Bu tabloyu beraber değiştireceğiz, birlikte değiştireceğiz. Türkiye’deki gençler sarayın ya da havuz medyasının beslemeleri olmak istemediler. Bu gençler çalışarak, üreterek, kazanarak kendilerine daha iyi ve daha mutlu bir yaşam kurmak istediler. Beraber çalışacağız, birlikte mücadele edeceğiz. Onlar bizi zaman zaman tahrik ederek sokaklara çekmek istiyorlar, cam, çerçeve indirmek, polisleri üstümüze saldırmak istiyorlar. Çok dikkatli, çok kararlı hep birlikte sandığı bekleyeceğiz. Sandık geldiği zaman her birimiz tek tek arkadaşlarımızı, dostlarımızı, komşularımızı alarak sandığa gideceğiz ve Türkiye’nin kaderini hep birlikte değiştireceğiz.”
Gençlerin hayal kurmaktan vazgeçmemesini ve birbirleriyle paylaşmasını isteyen Kılıçdaroğlu, “Bir şeyden emin olmanızı isterim, sizin hayalleriniz benim hedefim olacak.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bugün “Ey Kılıçdaroğlu, DNA testi yap.” çağrısında bulunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, “Güzel bir öneri ama bir şartım var, beraber DNA testi yapacağız. Kimin ne olduğu çıksın.” ifadesini kullandı.
Bahçeli’ye “aynı laboratuvarda DNA testi yaptırma” teklifinde bulunan Kılıçdaroğlu, “Benim kim olduğumu öğrenmek istiyorsan Konya’nın Akşehir’ine gideceksin, Seyyid Mahmut Hayrani Türbesi’nde bir Fatiha okuyacaksın. İstanbul Müftülüğüne gideceksin, Kuyud-ı Kadime Arşivi var, o arşive bakacaksın, benim kim olduğumu öğreneceksin. Herkesin kimliği nasıl şerefliyse benim kimliğim de öyle şerefli.” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabı üzerinden dün akşam paylaştığı videoya da değinerek, şöyle devam etti:
“Bu millet ne çektiyse ayrışmadan, kutuplaşmadan, kamplaşmadan, siyasilerin bile isteye düşmanlaştırmasından çekti ve emin olun Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde bugün yaşanan kutuplaşma ortamını yaşamadık. İlk kez bu kadar derin bir kutuplaşma yaşıyoruz. Eğer bu toplum yarınlara umutla bakacaksa, geleceğe odaklanacaksa bu ayrışmanın kesinlikle bitmesi lazım. Bu nedenle ben bir helalleşme çağrısı yaptım ve helalleşme yolculuğuna çıktım. Uzun süredir ülkenin yaralarını kapatmaktan söz ediyorum çünkü ülkemizin çok fazla açık yarası var, kabul edelim. Bu yaraları kanatanlar oy devşirmek isteyen ve koltuğunu korumak isteyen siyasilerdir. Halkımızı yorgun düşürdü bu yaralar. Artık devlet bu yaraları kapatmak zorundadır. Ben ucu nereye varacaksa varsın, bedeli ne olacaksa olsun bu yaraları sarmaya ant içtim.”
Kılıçdaroğlu, başörtüsü hakkını yasal güvence altına almak için Meclis’e sunacakları kanun teklifine ilişkin, “Saray beni iyi dinlesin. Kadınların duygularını, inançlarını istismar ettiğiniz yeter. Bugün kanun teklifimizi Gazi Meclis’imize veriyoruz. Göreceğiz kim samimi, kim samimi değil. Artık kanunu çıkaralım ve bu çağ dışı tartışma bitsin. Yüreği yeten de peşimden gelsin.” dedi.