Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Kadın Kolları tarafından Kuşadası’nda düzenlenen “Kotalar Bize Dar, Hedefimiz İktidar” toplantısına katıldı.
Katıldığı toplantıda onlarca vaat verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu verdiği vaatlerde onlarca kaleme değindi, ama verdiği vaatleri nasıl ve hangi kanallardan halledebileceğini maalesef söylemedi.
İşte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından CHP Kadın Kolları tarafından Kuşadası’nda düzenlenen “Kotalar Bize Dar, Hedefimiz İktidar” toplantısında birbiri ardına sıraladığı vaatleri içeren tam konuşma metni;
Öncelikle konuşan arkadaşları, yoldaşlarımı yakından izlediniz, dinlediniz, bende büyük bir dikkatle dinledim. 81 ilin Kadın Kolları Başkanıyla, İl Başkanıyla görüşmekten son derece mutluyum. Hedefler koydular, zorluklarını anlattılar ama benim bildiğim kadarıyla ve öğrendiğim kadarıyla kadın için zor bir şey yoktur. Kadın yeter ki, niyetlensin ben bu zorluğu aşacağım desin. Kafasına koyduğu andan itibaren bütün zorlukları aşar.
Kuşadası Belediye Başkanımız hayallerden söz etti, gençlerin hayallerinden, kadınların, hepimizin hayalleri var zaten. Bütün genç kardeşlerimin unutmamasını isterim, onların hayalleri bizim hedefimiz olacaktır. Biz onların hayallerini gerçekleşmek için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz bunu bilmelerini isterim. Öncü güç kadınlardır dendi doğrudur. 100 bin kadın üye. Başkan ben bunu bir tarafa yazdım unuttuğumu sanmayın. Elbette artırılmalı. Kadınlar hak istiyorsa, kadınlar örgütlü bir mücadele vermek istiyorsa, hakları altın tabak içinde sunulmamalı onların, mücadele edilerek alınmalı. Çünkü mücadele edilerek bir hak alındığında o hakkı artık kimse kadınların elinden alamaz. Dolayısıyla mücadelenin ne kadar değerli olduğunu bilelim. O açıdan halk partisine, yani halkın partisine ne kadar çok kadın üye kazandırırsanız bizim onların düşlediği hayalleri gerçekleştirmek için o kadar güçlü oluruz. Ve biz bunu yapmak zorundayız. Sayın Başkan, hiç üye kaydetmeseniz dahi bu mücadeleyi hayata geçirmek için sonuna kadar mücadele edeceğim bundan emin olmanızı isterim.
Evet üye sayısı artırılmalı doğru. Büyükşehir Belediye Başkanımız gayet güzel kadın kooperatiflerinin sayısını artırıyoruz diyor. Türkiye genelinde artırılmalı. Bakın Türkiye genelinde kadının en rahat ekonomik olarak örgütleneceği alan kooperatifler. Örgütleniyorlar yapıyorlar ama ürünlerini satma konusunda sorun çıkıyor ama onun için Ankara’sı, İstanbul’u, Aydın’ı, Adana’sı, Mersin’i, İzmir ve diyorlar ki, kadın kooperatiflerinin bütün ürünlerini biz alacağız ve bütün ürünlerini satacağız diyorlar. Dolayısıyla kadın ekonomik olarak güçlü oluyor. Ekonomik olarak güçlü olan bir kadın kimseye minnet duymaz. Bunun sağlanması lazım.
Kadına yönelik şiddet, evet artıyor üzülerek ifade edeyim artıyor. İstanbul Sözleşmesini başkanda söyledi ilk dostlarımızla beraber iktidar olduğumuzda ilk hafta içinde yapacağımız İstanbul Sözleşmesini tekrar yürürlüğe koymak olacak. Kadına uzanan her elin karşısında olacağız, beraber karşısında olacağız. İnsana şiddet uygulamak, hele hele kadına şiddet uygulamak, takım elbise giyip hakimin karşısına çıktığı zaman ona indirim uygulamak kabul edilemez. İstanbul Sözleşmesi bu bağlamda bizim içinde son derece değerlidir.
Sizleri dinledim. Gittiğiniz yerlerde asgari ücretten şikayetler gelecektir, geçinemiyoruz diye gelecektir. Her yerde rahatlıkla şunu söyleyebilirsiniz, iktidar olduğumuzda asgari ücret üzerinden asla ve asla vergi almayacağız kaldıracağız vergiyi. Unutmayın. Hafızanızın bir yerinde olacak asgari ücretten vergi almayacağız. Adı zaten asgari ücret nesini vergiliyorsun bunun. Vergileyeceksen beşli çete orada, dolarlar orada, paralar orada, imkanlar orada. Vergileyeceksen, adaleti yerine getireceksen vergile onları. Asgari ücretlinin nesini vergileyeceksin sen.
Kadın istihdamını özendireceğiz bunu da söyleyin. Kadın çalışacak istihdamı özendireceğiz. Bakın geniş tanımlı işsizlikte baktığımız zaman kadın işsizliği yüzde 34. Bir ayıptır bu. Üniversiteyi bitirmiş, çift diploması var iş bulamıyor. Bu ayıba son vermemiz lazım bunu yapacağız.
Başka bir acı tablo daha var. Genelde büyük kentlerde merdiven altı atölyelerde kadınlar çalışır. Büyük bir kısmı sigortasız yani kayıt dışı. Seslerini çıkaramazlar, çıkarırsam işimden olurum der, 3 beş kuruş para alıyorum der. Kayıt dışı çalışmayla da mücadele edeceğiz. Herkesin sigortalı olması lazım. Zamanı gelince de emekli olması lazım. Yani bir gelecek güvencesinin kadına sağlanması lazım. Tabi çalışmak derken merdiven altında, fabrikada şurada burada çalışmak değil tabi. Geldiğinde aynı zamanda kadın yönetici olarak da çalışmalı kamunun herhangi bir alanında. Vali, kaymakam olmalı, hakim olmalı, savcı olmalı, müdür olmalı. Her alanda liyakate uygun olarak kadın aynı zamanda kamu yönetiminde yönetici pozisyonunda da çalışabilmeli. Bu konuda sizin vereceğiniz mücadele çok değerlidir. Hak isteyeceksiniz. Dolayısıyla üniversiteyi bitirdiyseniz, kamuda belli bir göreve geldiyseniz ve orada yükseldiyseniz kadın olduğunuz için önünüz kesilmemeli. Tam tersine kimin hakkıysa o işi yapabilmeli. Bunu sağlamak zorundayız.
Yine söyleyin, gittiğiniz her yerde söyleyin. Yönettiğimiz bütün kentlerde, belediye başkanlarımızın görev yaptığı bütün kentlerde özellikle yoksul mahallelerden başlayarak kreş açıyoruz. Kadın güven içinde gelmeli çocuğunu kreşe bırakabilmeli, alışverişe gitmeli, taziyeye gitmeli. Siz önünü kesiyorsunuz çocuk varsa nereye koyacak çocuğu. Güven içinde bırakabileceği, çocuğun sosyalleşebileceği, şarkı, türkü öğrenebileceği, rahatlıkla beslenebileceği, uykusunu alabileceği mekanlara ihtiyaç var. Bizim belediyelerimiz bunları yapıyor. Belediye başkanlarına verdiğim ilk talimat kesinlikle yoksul mahallelerden başlayarak bol miktarda kreş açın. Kadın böylece kentte yaşadığının farkına varabilsin. Bunu yapıyoruz.
Yaşlılar içinde mekanlar yaratmamız lazım. Dolayısıyla aile tatile gittiği zaman evdeki yaşlıyı güven içinde bırakabileceği bir mekana ihtiyaç var. Bunların da sağlanması lazım.
Yine kadın kardeşlerime sesleniyorum, apartman görevlileri. Sakın unutmayın, yaşadığınız her apartmanda bir görevli vardır. Özellikle kadın apartman görevlilerinin sorunlarına mutlaka kilitlenin. Her gün yüz yüze geldiğimiz ama görmediğimiz bir kitledir bu. Onların da sorunlarına kilitleneceğiz, onlarında sorunlarını çözeceğiz. Kadın kardeşlerimin, il başkanı kardeşlerimin unutmaması gereken bir gerçek var. Siyasetimizi etnik kimlik üzerinden yapmıyoruz, yaşam tarzı üzerinden yapmıyoruz, inanç üzerinden yapmıyoruz, bunları yasaklıyoruz. Yapanlara da asla sıcak bakmıyoruz. Biz sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Bir daha söyleyeyim, sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Apartman görevlileri bir sosyal kimlik, hakimler bir sosyal kimlik, yargıçlar, avukatlar bir sosyal kimlik, bekçiler bir sosyal kimlik. Dolayısıyla sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. İşsizler, işçiler, asgari ücretliler, yöneticiler her birisi bir sosyal kimlik ve her sosyal kimliğin sorunları var ve biz o sorunları çözmeye talibiz. Dolayısıyla siyasetimizi sosyal kimlikler üzerinden yapacağız. Dolayısıyla bulunduğunuz apartmanda apartman görevlisi varsa, oturduğunuz binada apartman görevlisi varsa onlarla yakından ilgilenin, sorunlarını öğrenin. Varsa sorunları çözmeye çalışalım.
Gençler size geleceklerdir. Daha doğrusu ağırlıklı olarak anneler size gelecektir. Kızım üniversiteyi bitirdi işsiz, oğlum üniversiteyi bitirdi işsiz, kaç yıldır işsiz nasıl iş bulacağız diye. Torpilimiz yok, gidip bir yere bir partiye kaydımızı yapalım ki torpilimiz olsun veya gidelim Erdoğan’ın ve şürekâsının kurduğu vakıflar var oralara kaydımızı yaparsak oralardan torpille devlete bizi yerleştiriyorlar. Şunu söyleyin, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında mülakat sınavı tümüyle kaldırılacak, KPSS’den kim alıyorsa aynen yerleşecek oraya. Gittiğiniz her yerde bunu söyleyeceksiniz yalnız. Sadece alkışlamak değil, KPSS tek olacak, tek sınav olacak. Kim kazanıyorsa ataması yapılacak. Bunu sadece merkezi yönetim için değil, yerel yönetim içinde aynı kuralı getireceğiz. Böylece fakir fukaranın çocuğu, torpili olmayan birisi hak ettiği halde, sınavı kazandığı halde sen bizden değilsin veya niye bizim partiye kaydını yapmadın diye elenmeyecek. Gidecek alın teriyle, hakkıyla onu kazanacak.
Mevsimlik çalışan işçiler ve kadınlar ona da el attık. Çoluğu çocuğuyla, yaşlısı genciyle geliyorlar ya pamuk toplamaya, ya fındık toplamaya veya başka bir yere gidiyorlar. Çocukları okula gidemiyor. Oturdukları yerde doğru dürüst tuvalet bile yok, banyo yapacakları yer bile yok. Bakın şunu söylüyorum, bizim dışımızda bunları düşünen de yok. Biz neyiz? Halk Partisiyiz, halkın partisiyiz. Herkesin partisiyiz biz ayrım yapmıyoruz. Onlar içinde önlem alacağız. Uygulamayı başlattık yapıyoruz da bunu. Belediyelerimizin olduğu yerlerde çocuklarının eğitimi için ne gerekiyorsa yapmaya çalışacağız. Onların oturacakları yerlerin, kalacakları yerlerin insani koşullar içinde olması gerekiyor. Bunu da yapacağız bunu söyleyin. Gittiğiniz her yerde bunu ifade edin. İktidar olduğumuzda da Türkiye genelinde yapacağız bunu. Hiç kimseyi aç ve açıkta bırakmayacağız. Herkes bilecek ki, bu devlet sosyal devlettir, bu devlet fakirin, fukaranın yanında duran devlettir ve o devleti sosyal devlet yapacak olan partide Cumhuriyet Halk Partisidir.
Zaman zaman gidersiniz özellikle sınır boylarında güneyde. Suriyelilerden şikayet ederler, Afganlardan şikayet ederler. Onların bir kabahati yok nokta. Onları buraya getirenlerin kabahati var. Biz ırkçılık yapmayız, bizim kitabımızda ırkçılık yoktur. Allah’ın yarattığı her insan bizim başımızın üstündedir. Ama o insanların çok acımasız koşullarda, insani olmayan koşullarda emeklerinin sömürülmesine asla izin vermeyiz. Söyledim, gittiğiniz her yerde ifade edin. İktidar olduğumuzda en geç altını çiziyorum en geç iki yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine göndereceğiz, davulla, zurnayla göndereceğiz. Suriyelilerle konuştum İstanbul’da. Nasıl göndereceksiniz bizi? Söyleyeyim, anlattım onlara da. Bir; iktidarımızda öyle düşmanca bir dış politika yok. Önce gideceğiz karşılıklı büyükelçilikleri açacağız. Suriye, Türkiye büyükelçilikler olacak. Yeter mi? Hayır. İki; buradan gidecek olan Suriyelilerin evi yok, okulu yok, hastanesi yok, kreşi yok. Bunları yapacağız. AB’den sağlayacağımız fonlarla bunların tamamını yapacağız. Yolunu, okulunu, köprüsünü, kreşini, hastanesini hepsini yapacağız. Yeter mi? Yine yetmez. Üç; bunlar kendi ülkelerine gittiği zaman bunların can ve mal güvenliğinin olması lazım. Yeni saldırıya muhatap olmamaları lazım. Bunun da altyapısını oluşturacağız, sözleşmesini imzalayacağız. Yeter mi? Gene yetmez. Bunların çalışması lazım. O zaman diyeceğiz ki bizim sanayicilere, iş dünyasına gidin kardeşim Suriye’de bu bölgelerde fabrikalar kurun. Eskiden fabrikalar vardı zaten. Kurun sizden vergi almayacağız. Tek şartımız var kazandığınız parayı Türkiye’ye getirin o kadar. Emin olun kısa süre içinde fabrikalar kurulur bu teşvikle ve bu insanlar okulu var, hastanesi var, kreşi var, işi var niye Türkiye’de asgari ücretin yarısına ve sefalet içinde çalışsın. Bunu anlattığım zaman Suriyeliler dediler ki, bunlar olursa zaten hiç burada kalmayız kendi toprağımıza gideriz. Bakın bizim çözümümüz insani bir çözümdür. Zorla yaka paça tutup da oraya göndermiyoruz. Onları ateşin içine de atmıyoruz. Herkesi insani koşullarda kendi ülkelerine gönderiyoruz. Bunu da not alın ve bunu da gittiğiniz her yerde anlatın. Evet en geç iki yıl içinde bu kardeşlerimizi kendi ülkelerine göndereceğiz.
Bir şey daha, bulunduğunuz kentte, il veya ilçe taziye ziyaretlerini kaçırmayın. İnsanların acı günlerinde onların yanında olun. Bilsinler, tasada ve kıvançta beraber olduğumuzu bilsinler. Acı günlerinde onların yanında olduğumuzu bilsinler. Bu çok değerlidir.
Değerli arkadaşlarım, başka bir şey daha. Asla çok karamsar bir tablo çizmeyin. Bir umutsuzluk tablosu çizmeyin. Türkiye güçlü bir ülkedir, Türkiye bütün sorunları çözebilir. Diyeceksiniz ki, hiç meraklanma sorununu biliyorum, dertlerini de biliyorum ama az kaldı diyeceksiniz. Az kaldı şu sandık gelecek biz bu işleri çözeceğiz. 6 ayda Türkiye’ye nefes aldıracağız. Öyle 1 yıl, 5 yıl falan değil 6 ayda bu ülkede herkese bir nefes aldıracağız oh be diyecekler, demek ki bir nefes alacağımız bir ortam oldu. Bunu yapacağız.
Başka bir şey daha. KHK mağdurları var. Gittiğiniz her yerde söyleyin bir, savcılık takipsizlik kararı vermiş. İki, mahkemeye vermişler beraat etmiş. Üç, hakkında hiçbir soruşturma açılmamış ama adamı kamu görevinden atmışlar. Bunların tamamını görevlerine iade edeceğiz. Biz ayrımcı değiliz. Adaletten yana mıyız? Evet. Haktan yana mıyız? Evet. Hukuktan yana mıyız? Evet. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan mı? Evet. O zaman biz haksızlıkla mücadele edeceğiz. Bizim partinin mensubu olur veya olmaz, bize oy verir veya vermez ama ben onlar için adalet mücadelesi, beraber adalet mücadelesi yapmak zorundayız.
Başka bir konu daha. Alçak gönüllü davranmak gibi temel bir kuralımız olmalı. Hiç kimseye, hiçbir gruba, hiçbir aileye tepeden bakma hakkımız yoktur. Onlarla eşit koşullarda, alçak gönüllü muhabbet edeceğiz, konuşacağız, sohbet edeceğiz, dertlerini dinleyeceğiz, sözünü kesmeyeceğiz, yanlıştır demeyeceğiz. Ağzımızdan çıkacak ilk söz haklısın olacak. Sizi bulmuş şikayet ediyor, derdini anlatacak. Ve siz lafı ağzına tıkarsanız olmaz. Dinleyeceksiniz haklısın diyeceksin birde beni dinle. Anlatacaksınız sakin bir şekilde. Sorun var evet o sorunun nasıl çözüleceğini biz anlatmalıyız ve onlarda bizi dinlemeliler. Karşılıklı güven ilişkisini oluşturmak zorundayız.
Şöyle bir tablo var. Efendim endişeli modernler var, endişeli muhafazakarlar var. Bu da pompalanıyor. Sakın ha, CHP iktidar olursa hatta onların ifadesine göre ifade edeyim. Şu Ca Ha Pe var ya Ca Ha Pe, Ca Ha Pe iktidar olursa bütün haklarınızı elinizden alacak. 450 kilometre adalet için yürüyen bir insan bir kişinin hakkını, hukukunu alır mı? Hiç kimsenin yaşam tarzı, hiç kimsenin kimliği, hiç kimsenin inancı siyasete konu edilmeyecek. Gittiğiniz her yerde, özellikle kadın kardeşlerime söylüyorum gittiğiniz her yerde gayet net, gayet açık biz sizin sorunlarınıza talibiz diyeceksiniz. Biz sizin sorunlarınızı çözmeye talibiz. Çözemediler. 5 yıldır çözemediler, 10 yıldır çözemediler, 15 yıldır çözemediler, 20 yıldır çözemediler. 5 yılda Türkiye’nin bütün sorunlarını çözeceğiz deyin bunu rahatlıkla söyleyin ve tamamını çözeceğiz.
Dolayısıyla saray ve şürekası vay efendim bunlar gelince böyle olacak. Evet biz gelince o da görecek, onun da hakkını, hukukunu teslim edeceğiz. Hiç kimseyi yalnız hissettirmeyeceğiz bu coğrafyada. Cumhuriyetin kuruluş felsefesi nedir? Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir. Biz o göreve talibiz. Kimsesizlerin kimsesi olmaya talibiz biz. Hiç kimse kendisini bu topraklarda benim sahibim yok demesin, benim kimsem yok demesin. Bunu bütün kadın kardeşlerimin her yerde anlatması lazım.
Yine söyleyin, gittiniz köye, çiftçi var, traktörü hacizli ve haczedilmek üzere veya başka sorunları var. Şunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz, kardeşim sözümüz var bütün dünya duydu sende duy, sana da söyleyeyim. İlk bir hafta içinde bizim iktidarımızda senin bankalardan veya tarım kredi kooperatifinden çektiğin kredilerin faizlerini sıfırlayacağız senden faiz almayacağız kardeşim. Bitti, nokta. Esnafla karşılaştınız esnafa söyleyeceksiniz, şikayet edecek haklısın diyeceksiniz. Ama hiç meraklanma az kaldı sandık gelecek ve bizim iktidarımızda ilk bir haftada senin ister Halk Bankası, ister başka bankalar, ister Esnaf Kefaret Kooperatifinden aldığın kredilerin faizlerini sileceğiz, anaparayı da makul taksitler içinde alacağız. Onları rahatlatacağız. Bunları gerçekten de yapacağız. Bunlar politik söylem değil, bunlar gerçekçi söylemler. İğneden ipliğe hesabı yapılan söylemler bunlar. Esnafın nefes alması lazım, çiftçinin nefes alması lazım. Çiftçinin traktörü haczedilir mi? Çiftinin hayvanı haczedilir mi? Dünyada böyle bir uygulama var mı? Ama zorbalığı, zulmü ilke edinenler bunu yapabilirler. Bunu da söyleyeceksiniz her yerde. Özellikle kadın kardeşlerimin gittikleri her yerde bunları dillendirmesi lazım.
Yine bazen bayramlarda, dini bayramlarda şehit yakınları ziyaret edilir, gaziler ziyaret edilir. Onlarında şikayetleri var. Bakın kardeşlerim, şehitler arasında ayrım yapılır mı, gaziler arasında ayrım yapılır mı? Şehitler ve gaziler arasında ayrım yaptılar. Bazı şehitlere fazla para, bazı şehit yakınlarına düşük para. Bazı gazilere yüksek para, bazı gazilere düşük. Bazılarını da zaten hiç gazi bile saymadılar. Şunu söyleyin, biz adaletten, haktan ve hukuktan yanayız. Bütün şehitlere aynı hakkı tanıyacağız, bütün gazilerimize aynı hakkı tanıyacağız. Bunlar yapamadılar, bunlar toplumu ayrıştırdılar, bunlar toplumu böldüler, ikilik soktular, bir şehit yakınıyla öbür şehit yakınını neredeyse düşman haline getirdiler biz bu toplumu barıştıracağız, bu topluma barışı egemen kılacağız, adaleti egemen kılacağız. Bunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz.
Yine size zaman zaman şikayet gelebilir gittiğiniz yerlerde. Efendim çocuğum üniversiteyi bitirdi işi gücü yok, zaten üniversitede okurken zor bela kredi yurtlar kurumundan bir burs almıştık. İşi yok şimdi haciz istiyorlar, parayı istiyorlar. Bu çocuk parayı nereden verecek? Para veremiyor çocuk o zaman babasının malvarlığına sen ödeyeceksin diyorlar. Babasının durumu çok iyi olsa zaten kredi almazdı. Diyeceksiniz ki, bizim iktidarımızda, halkın iktidarında çocuk işe girdikten sonra ancak kredi taksitini öder. Faizi? Faizi sıfırlayacağız. Onlar faizci düzeni savunuyorlar, biz faizsiz düzeni savunuyoruz görüyor musunuz? Onlar başkalarına çalışıyorlar, biz haktan, hukuktan yana çalışıyoruz. Bunu da anlatacaksınız.
Söylemlerim zaman zaman anlatılır, sizlerde ifade edersiniz. Uzun süredir söylediğim bir cümle var. Bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek diye. Aile Destekleri Sigortasını anlatacaksınız. Her ailenin asgari bir gelir güvencesi olacak. Hiçbir aileyi birisine muhtaç etmeyeceğiz. Sosyal devlet dediğiniz zaten budur. Fakirin, fukaranın yanında duran devlete sosyal devlet denir. Devleti sosyal devlet olmaktan çıkardılar soyulması gereken bir organ gibi görmeye başladılar. Devleti nasıl soyalım. Öyle ya 128 milyar dolar nereye gitti? 128 milyar dolar. Hesabını verdiler mi? Vermediler. Ama hiç endişeniz olmasın bu 128 milyar dolar nereye gitti onun hesabını tutacağız hiç kimse endişe etmesin. Bu milletin hakkını ve hukukunu mutlaka arayacağız.
Asgari gelir güvencesi vereceğiz. Bakın, şunu da gittiğiniz her yerde ifade edin. Asgari ücret, vergi alınan ve net ele geçen 2 bin 825 lira. 2 bin 825 lira asgari ücret. Açlık sınırı ne kadar? 3 bin 49 lira. Asgari ücret açlık sınırının altında. Buradan hükümete açık ve net bir çağrı yapıyorum, bütün kadınlar adına, bütün anneler adına açık ve net bir çağrı yapıyorum. Asgari ücreti süratle açlık sınırı seviyesine getiriniz. Yani 2 bin 825 liradan 3 bin 49 liraya çıkarınız. Elin oğluna dünyanın parasını verdin. Söylediğim öyle büyük bir rakamda değil. Açlık sınırı seviyesine bari çıkar, bari bir ayıptan kendini kurtar. Bunu söylüyorum. 2 bin 825 lira alıyor, kira ödeyecek bu adam, su parası ödeyecek, doğalgaz parası ödeyecek, elektrik parası ödeyecek, çocuğu okula gidiyorsa okul masrafını karşılayacak. Bakın daha yiyeceğe, içeceğe para kalır mı onu bilmiyorum. Tam bir sefalet ekonomisi yaşıyoruz. Buradan da Türkiye’yi kurtaracağız.
3Y ile geldiler bunlar iktidara. Bunu da söyleyin 3Y ile geldiler iktidara. Neydi? Yoksullukla mücadele edeceğiz dediler. Milyonlar yoksul. Şimdi derin yoksulluktan söz ediyoruz. Konteynırlardan yiyecek toplayan, çoluk çocuğunun karnını doyuran kadınlar var. 21.yüzyılın Türkiye’sinden ben söz ediyorum ortaçağdan söz etmiyorum. Pazar artıklarından geçinen binlerce aile var. Hani yoksulluğu önleyeceklerdi. Yasaklarla mücadele edeceğiz dediler, her şey serbest olacak dediler. Gençler tweet atmaktan korkuyorlar. Tweet atarsam başıma bir bela gelir mi diye. Buradan gençlere de söyleyeyim, biliyorum o gençler sandığa gittikleri zaman nasıl davranacaklarını çok iyi biliyorlar ve buradan da onlara sesleniyorum, bizim iktidarımızda en rahat bizi eleştireceksiniz. Size bu özgürlüğü vereceğiz rahatlıkla bizi eleştireceksiniz. Yolsuzlukla mücadele edeceklerdi 3Y yolsuzlukla mücadele edeceklerdi. Az önce söyledim, bu iktidar devleti soyulacak organ olarak görüyor. Ne kadar soyarsam o kadar kardır diyor. Öyle bir noktaya getirdiler ki, devleti soymanın fetvasını bile aldılar. Efendim padişahında en tepedeki adamında yüzde 10’u götürme hakkı varmış. Böyle bir rezalet olur mu Allah aşkına? Efendim CHP’ye oy vereceğine ya da demokrasiye oy vereceğine kurtlu buğdayı ye, yiyebilirsin. Bunu da gene onlara göre alimi söylüyor. Sultanın sofrasına oturan alimin fetvası geçersizdir. Bir daha söylüyorum, sultanın sofrasına oturan alimin fetvası geçersizdir. O haramla beslenen sultanın sofrasına oturduysan sen artık fetva veremezsin, senin böyle bir yetkin yoktur. Bunu da söyleyin her yerde. Kadın kardeşlerim size söylüyorum gittiğiniz her yerde bunları tek tek anlatın. 3Y ile geldiler, 3Z ile bunları göndereceksiniz inşallah kadınlar gönderecek. Zorbalık yaptılar, zulüm yaptılar ve zam yağmuruyla bu milleti mahvettiler.
Kara kış geliyor diyorum. Evet. Daha millet baharında eğer buna bahar diyorsak. Daha kış gelecek, daha zamlar gelecek, daha yeni faturalar gelecek. 3Y ile geldiler, 3Z ile inşallah bunları göndereceğiz. Gönderenlerin başında da Z kuşağı gelecek ne kadar güzel değil mi?
Ne dedik? Geliyor gelmekte olan. Uyamasınlar geleceğiz. Ahlakımızla geleceğiz, edebimizle geleceğiz, adalet duygumuzla geleceğiz. Hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Bize oy versin veya vermesin bütün vatandaşların sorunlarına kilitleneceğiz. Biz cebimize değil, halka çalışacağız, millete çalışacağız.
Hepinize en içten sevgiler, saygılar. Aydın’ı gerçekten Aydın yapan topuklu Efe’ye de selamlar. Diğer Belediye Başkanı arkadaşlarıma da selamlar. Bizi buluşturan Kadın Kolları Genel Başkanına da ve İl Kadın Kolları Başkanlarına da şükran borçluyum. Hepiniz sağ olun, var olun. Unutmayın geliyor gelmekte olan.