İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 100 yıldır soykırım yalanı söyleyen Ermenistan’ın, gerçek yüzünü bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade etti.
Ermenistan’ın Azerbaycan’ın Gence ve Mingeçevir kentlerine ateşkes sözü verdikten birkaç saat sonra füzeyle saldırdığını anımsatan Akşener, “Savaş meydanında arkasına bakmadan kaçan korkaklık, sivillerin canına kastetmeye devam etti.” diye konuştu.
Akşener, Ermenistan’ın, insanların vicdan hafızasına bir kıyım daha eklediğini dile getirerek, daha bir yaşındaki Medine bebeğin, anasının koynunda can verdiğini anlattı.
Medine bebeğe kıyanların gerçek yüzünü zaten bildiklerini belirten Akşener, “Biz, o yüzü daha önce Hocalı’da görmüştük. O nedenle, yıllardır yalanlarına kanan dünyanın istifini bozmamasına da şaşırmadık. Biz yine kendi yaramızla, biz yine kendi derdimizle, biz yine kendi acımızla baş başayız.” dedi.
Abdürrahim Karakoç’un “Karabağ’a mektup” şiirini okuyan Akşener, “Yalancılar, zalimler, vicdansızlar duysun diye yüce Meclisin çatısı altında diyoruz ki; Tanrı Türk’e yar olsun, Azerbaycan var olsun.” ifadesini kullandı.
Ermenistan’a silah ve mühimmat veren Rusya’nın ateşkes masası kurmasının yanlış olduğunu vurgulayan Akşener, “Sayın Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi, sorunu çözmek için oluşturulan Minsk Grubu’nun üyeleri olan ABD, Rusya ve Fransa, Ermenistan’a her tür yardımı yapıyor. Bu gerçek ortadayken, sorunu bu üçlünün çözemeyeceği gerçeği de ortada duruyor. Bu sebeple, Sayın Erdoğan’ı uyarmak istiyorum; bu konu, parti kongrelerinde yapılan konuşmalarla geçiştirilecek bir konu değildir. Bulunduğun makam tespit yapma değil, gerekeni yapma makamıdır. Türkiye’nin diplomasi birikimini çok geç olmadan harekete geçirin. Kurulacak masalarda, Türkiye’nin Azerbaycan’ın yanında yerini almasını sağlayın.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin, ekonomisiyle, siyasetiyle, diplomasisiyle, ordusuyla güçlü olmak, sağlam durmak zorunda olduğunun altını çizen Akşener, “Ancak bugünkü iktidarda bunu sağlayacak beceri de vizyon da maalesef yok.” diye konuştu.
Anayasa Mahkemesinin sistemli bir şekilde tartışmaya açıldığını savunan Akşener, “Ne kadar acı. Sosyal medyada, karşılıklı ışık yakıp söndüren polemiğin tarafları, Türkiye’ye nasıl hasar verdiklerinin farkında bile değiller.” değerlendrimesinde bulundu.
Meral Akşener, anayasa mahkemelerinin medeni dünyada, demokratik ülkelerin vazgeçilmez kurumları olduğunu ifade ederek, “Türk devletinin temel taşlarıyla oynamaktan bir türlü yorulmadınız. Yargıdan elinizi çekin. Böyle diyoruz da çekmeyeceklerini biliyoruz. Ama biz iktidar olacağız, o ellerin hepsi oralardan çekilecek.” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin tartışılacağına, adalete güvenin nasıl sağlanacağının tartışılması gerektiğini belirten İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, şunları söyledi:
“Bunları tartışmak işinize gelmez. Çünkü, hakikati konuşmaya, milletin dertlerini tartışmaya artık yüzünüz yok. Çünkü sizin derdiniz, memleketin dertlerini çözmek değil. Çünkü sizin derdiniz Anayasa Mahkemesiyle değil. Sizin derdiniz, bizatihi hukukun kendisiyle. Madem anayasal düzenden, hukuktan, adaletten, demokrasiden rahatsızsınız, o zaman gelin ‘Erdoğansal’ düzeni tartışalım.
Bir taraftan ‘Burası kabile devleti değil’ diyeceksiniz, öbür tarafta küçük ortağına ‘Anayasa Mahkemesi’ni istemezük’ dedirtmek, ne dürüstlüğe ne ahlaka ne de devlet insanlığına yakışmaz. Adalet yalnızca mahkeme salonlarının konusu değildir. Adalet için atılacak ilk adım, adil olmaktır. Hele devlet yönetiyorsanız, adil olmak boynunuzun borcudur. Türkiye’nin son yıllardaki en büyük sorunu da tam olarak budur.”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2021 bütçesinde esnafın, işsizin, çalışanın, emeklinin feryadına cevap olmadığını öne sürerek, “Çiftçilerimiz için rutinin dışında bir destek yok. Kira, vergi, sigorta pirimi ve borç altında inim inim inleyen, siftah yapmadan evine giden esnaf için hiçbir destek yok.” dedi.
MHP’nin “Askıda Ekmek” kampanyasını eleştiren Akşener, askıda ekmek kampanyalarının Millet İttifakı belediyelerinin başlattığı ve Türk geleneğinde yer alan bir uygulama olduğunu söyledi. Akşener, “Ama öyle ortalık yerde, parti logolu askı yaptırarak değil, fırında, usturupluca yapılan bir uygulama. Bunlar artık milletimize o kadar yabancılaşmış ki askıda ekmeği bile düzgün yapamıyorlar. Hem ‘Ekonomi uçuyor’ deyip hem de askıda ekmek kampanyası başlatıyorsanız, biriniz yalan söylüyor demektir. Ne var ki yalanlar artık dikiş tutmuyor. Milletimiz o yalanı bizzat yaşayarak görüyor.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz miktarına ilişkin açıklamalarına değinen Akşener, şunları devam etti:
“Biz, Türkiye’nin bir metreküp kaynak bulmasından bile mutlu oluruz. Milletimizin yararına olan her keşfi sevinçle karşılarız ama artık sıktı be kardeşim. Sıkıştıkça gaz bulup zor durumdaki vatandaşın, kendinizce gazını almaya çalışmanız artık sıktı. Havalar soğuyor. Millet daha fazla doğal gaz yakmaya başlayacak. Bir yandan doğal gaz bulduk diye caka satıyorsunuz, diğer yandan faturalara zammı bindiriyorsunuz. Milletin umutlarıyla oynamayın artık. Millet sizden doğal gaz faturasına çözüm istiyor, siz anca gemi üzerinde poz veriyorsunuz. Hayaller doğal gazla zengin olmuş Türkiye, gerçekler askıda ekmek kampanyası.”
Meral Akşener, 2021 yılı bütçesini de eleştirerek, bu bütçenin, AK Parti’nin şimdiye kadar hazırladığı 19 bütçe arasında en iddiasız ve milletten kopuk olanı olduğunu iddia etti.
Bütçede toplumun ekonomik sorunlarını çözecek tedbirler yer almadığını ileri süren Akşener, “Bu bütçede esnafın, işsizin, çalışanın, emeklinin feryadına cevap yok. Çiftçilerimiz için rutinin dışında bir destek yok. Kira, vergi, sigorta pirimi ve borç altında inim inim inleyen, siftah yapmadan evine giden esnaf için hiçbir destek yok. Peki bu bütçede ne var? 14 yıl öncesinin kişi başı gelirine dönüş var. Sarayın ve devlet dairelerinin şatafatı ziyadesiyle varken işçi emeklisi için makyajlı enflasyon kadar, memurlar ve emeklileri için yüzde 3+3 zam var. Bu bütçede faiz var, yandaş müteahhitlere ödemeler var.” değerlendirmesinde bulundu.
Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eğitim sistemine ilişkin açıklamalarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Erdoğan’ın sıkıştığı anlardaki bir başka alışkanlığı da Cumhuriyet’e ve kurucu değerlerimize saldırmaktır. Cumartesi günkü müjde yetmemiş olacak ki kendisi dün de bir üniversite açılışında yaptığı konuşmada makamını ve sahip olduğu her şeyi borçlu olduğu Cumhuriyetimize laf etmeden duramadı. Eğitim sisteminden bahsederken dedi ki; ‘en çarpığından batı taklitçiliği Cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır.’ Neymiş; Cumhuriyet, bu çarpık batıcı anlayışı, faşist yöntemlerle dayatmış. Kendine gel Sayın Erdoğan. Beğenmediğin o Cumhuriyet, dünyanın alkışladığı bir kalkınma hamlesi, bir medeniyet öyküsüdür.
Elbette eksikleri vardır ama böyle bir tarifi hak edecek kadar basit bir iş değildir. Hele Cumhuriyet’in eğitim hamlesine söz söylemek, senin gibi, 18 yıllık iktidarı boyunca bakan üstüne bakan atayıp defalarca eğitim sistemiyle oynamasına rağmen, hala bir yol bulamayan birinin haddi de değildir, hakkı da değildir. Yıkılmış bir ülkeden Türkiye Cumhuriyeti’ni doğurmuş iradeye saygısızlık ediyorsun. Cumhuriyetin eğitim anlayışına laf ederken hiç düşünmüyorlar, ‘biz ne yaptık, neyi yapamadık?’ demiyorlar. Apartmanlarda üniversiteler açtırmayı büyük eğitim hamlesi diye pazarlayan bir zihniyetin Kovid-19 sürecindeki performansı, bu muhasebenin yapılmadığının en büyük göstergesi.”
Akşener, eğitim sistemindeki eşitsizliklerin pandemi süreciyle derinleştiğini, var olan sorunlara uzaktan eğitime ulaşamayan öğrenciler sorununun da eklendiğini söyledi.
Yaklaşık 6 milyon öğrencinin uzaktan eğitim için televizyon, bilgisayar veya tabletinin olmadığını iddia eden Akşener, uzaktan eğitimin en çok dar gelirli vatandaşları etkilediğini belirtti.
İyi bir eğitimin anahtarının iyi yetişmiş öğretmenler olduğunu vurgulayan Akşener, AK Parti’nin öğretmenler için hiçbir gayret göstermediğini ve 3600 ek gösterge sözü vermesine rağmen bunu yerine getirmediğini dile getirdi.
Akşener, atanamayan Türkçe öğretmeni Türkay Türkmen’i kürsüye davet ederek atanamayan öğretmenlerin sorunlarını dinledi.
Türkmen’nin ardından konuşmasına devam eden Akşener, şunları söyledi:
“Türkiye’yi eğitimde 21. yüzyıla taşımak için eğitimi merkeze koyan, kalkınma odaklı sağlam bir vizyon, bu vizyonu uygulamaya koyacak yetkin kadrolar ve aynı zamanda ülkesinin geleceğini önceleyen, milletini önceleyen bir siyasi irade gerekir. Vizyonları betondan ibaret, kadroları çapsız, öncelikleri de eşi dostu zengin etmek olduğu için arkadaşlar bina yapmayı eğitim için yeterli sanıyorlar. Son 18 yılda sürekli değişen eğitim sistemi, yanlış ve keyfi uygulamalar, eğitimde felaketin kapısını araladı. Dünya, Güney Kore’nin eğitim modelini konuşuyor, Finlandiya’nın kuralları yeniden yazan eğitim sistemini konuşuyor, ABD’nin yüksek eğitim kurumlarını konuşuyor. Dünya, Hindistan’ın yazılıma yönelik eğitim modelini konuşuyor. Ancak son 18 yıldır kimse, Türkiye’deki eğitimi konuşmuyor. Çünkü, ortada konuşacak bir eğitim modelimiz yok. Çağın gereksinimlerini bilmeden, zamanın ruhunu okumadan bir eğitim sistemi inşa edilemez.”
Akşener, eğitimin kendileri açısından kalkınmanın gücü ve Türkiye’nin anahtarı olduğunu, Türkiye’yi ilk 10 ekonomiden biri haline getirmenin yolunun eğitimde ilk 10 arasına girmekten geçtiğini ifade etti.
İktidara geldiklerinde ilk işlerinin Milli Eğitim Şurası’nı toplamak olacağının altını çizen Meral Akşener, şu değerlendirmede bulundu:
“Bilim insanlarıyla, sivil toplumla, ailelerle el ele verip eğitimi siyasi bir obje olmaktan kurtaracak, performans kriterlerini, bölgesel ihtiyaçları, farklılıkları dikkate alarak, eğitimi baştan sona yeniden planlayacağız. Güçlü bir eğitim ve istihdam planlamasıyla gençlerimizin, piyasanın talep ettiği niteliklerle yetişmesini sağlayacağız. İş gücüne yeni katılacakların yanı sıra, mevcut iş gücünün de niteliğini artırmak, gençlerimizi piyasada geçerli meslek sahibi yapmak bir numaralı önceliğimiz olacak. Bu plan çerçevesinde, eğitim bütçesinin milli gelire oranını en az iki katına çıkarıp OECD ortalamasına yaklaştıracağız. Orta vadede öğretmen ücretlerini arttırıp tüm eğitim çalışanlarımızın ek göstergelerini 3600’e çıkaracağız. Eğitim bütçesinden yatırımlara ayrılan payı arttıracağız. Özel sektör, dini vakıflar ve cemaatlerle yapılan ve eğitimi ticarileştirmeyi hedefleyen her türlü ortak proje ve protokolleri iptal edeceğiz.”
Akşener, iktidara geldiklerinde eğitim fakültelerini tercih eden, yüksek puanlı öğrencilere, ayda 2 bin lira burs sağlayacaklarını, üniversitelerde performansa dayalı ödenek tahsisine geçip başarılı olan üniversitelerin kaynaklarını arttıracaklarını, performans kriterlerini ve genel akademik başarı kriterlerini sağlayamayan üniversiteleri kuruldukları bölgenin sektörel ihtiyaçlarıyla uyumlu, meslek yüksek okullarına ve teknoloji kampüslerine dönüştüreceklerini dile getirdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, ilk ve orta öğretimdeki öğrencilerin gelişimlerini zamanında tespit edecek bir altyapıyı geliştireceklerini ve çocukların karşılaşabileceği okula devam etmeme, yanlış alana yönelme gibi riskleri önleyeceklerini söyledi.
Bu sorunların çözümü için kaynak bulmakta zorluk çekmeyeceklerini ifade eden Akşener, “İlköğretimdeki 5 bin okulu özel okullar seviyesine çıkarmanın maliyeti, yıkıp yeniden inşa etsek bile en fazla 15 milyar dolar tutuyor. Yani Suriyeli sığınmacılara harcadığımız paranın üçte biri. Özel okullar seviyesinde eğitim verebilmek için en az 100 bin öğretmene daha ihtiyacımız var. Bunun yıllık maliyeti sadece 10 milyar lira. Yani köprüler, otoyollar, havalimanları için müteahhitlere verilen garantilerin 10’da biri kadar. En büyük kaynak, bu iktidarın yaptığı hataları yapmamaktır. Türkiye’nin kaynakları 83 milyona kaliteli eğitim vermeye de yeter, dünyanın en ileri bilim merkezleri kurmaya da yeter.” diye konuştu.
Öte yandan İYİ Parti’nin 2. Olağan Kurultayı’nda Genel İdare Kurulu (GİK) üyeliği seçimi için delegelere “oy verilmeyecekler” listesi gönderildiği iddialarıyla başlayan tartışmalardan dolayı muhalif oldukları söylenen bir grup milletvekili grup toplantısına katılmadı.