Davutoğlu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya başvurusunu değerlendirdi « İzmit Pusula Gazetesi

29 Kasım 2024 - 01:44

Davutoğlu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya başvurusunu değerlendirdi

‘’Türkiye’nin AB üyeliğini olumlu yönde etkilemesi sağlanmalı’’

Davutoğlu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya başvurusunu değerlendirdi
Son Güncelleme :

18 Mayıs 2022 - 14:17

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurularını değerlendirdi. Davutoğlu, “Kararlı ve yapıcı bir diplomasi ile Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerinin Türkiye’nin AB üyeliğini olumlu yönde etkilemesi sağlanmalıdır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde İsveç ve Finlandiya için “NATO üyeliklerine olumlu bakmıyoruz” demişti. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurularını değerlendiren Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin kapılarını kapatmamasını ve NATO üyeliklerinin Türkiye’nin AB üyeliğini olumlu yönde etkilemesinin sağlanmasını söyledi.

ERDOĞAN’IN GÜNLÜK BORSA GİBİ DEĞİŞEN AÇIKLAMALARI

Erdoğan’ın NATO üyeliği konusunda kısa bir süre önce Finlandiya Cumhurbaşkanına Finlandiya’nın üyeliğini destekleyeceklerini söylediğini hatırlatan Davutoğlu, “Erdoğan’ın günlük borsa gibi değişen açıklamaları, devleti temsilen konuşan yetkililerin birbirleriyle ama en çok da Cumhurbaşkanı ile ters düşen ifadeleri devlet ciddiyetine de, diplomasi geleneğimize de, en temel iletişim ilkelerine de aykırıdır.” ifadelerini kullandı.

KULLANILAN DİL DE, SÖYLEM VE YÖNTEM YANLIŞTIR

Davutoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Kullanılan dil de, söylem de uygulanan yöntem de yanlıştır. Haklı olduğumuz bir konuda bizi açığa düşürmektedir. Ülkelerin dış politikadaki en büyük gücü işbirliğinde güvenilirliği, tehdit anında ise caydırıcılığıdır. Son yıllarda yurt içinde ve dışında yayınladığım bir çok çalışmamda da vurguladığım ve kavramsallaştırdığım gibi dünya hızla “çoklu güçler dengesi” sistemine gitmektedir. Birçok güç dengesinin aynı anda etki gösterdiği bu sistemde ülkelerin ellerindeki kozları artırmaları, farklı güç merkezleri ile dengeli ancak iyi önceliklendirilmiş ilişkilere girmeleri kendi çıkarlarınadır. Bu kural Türkiye gibi farklı jeopolitik çekim alanlarının merkezinde olan bir ülke için özellikle önemlidir.

RUSYA İLE GELİŞTİRİLEN İLİŞKİLER GÜÇLENİR

Türkiye’nin NATO’da artan etkinliği Rusya ile ilişkileri zaafa uğratmayacağı gibi bu ilişkideki gücünü ve değerini artırır; Rusya ile geliştirilen ve derinleştirilen ilişkiler de NATO bünyesindeki etkinliğini ve saygınlığını güçlendirir.

MADDE MADDE SIRALADI

Bu bağlamda yapılması gerekenleri kamuoyumuza tam bir sorumluluk duygusu ile arzetmeyi yapıcı muhalefet anlayışımızın bir gereği olarak telakki ediyorum:

Türkiye’nin NATO’nun açık kapı politikasına geçmişten bu yana hep destek verdiği, ancak terör ile ilgili haklı kaygılarının giderilmesini beklediği, esasen teröre karşı işbirliğinin NATO’nun bütün stratejik belgelerinde yer aldığı tam bir söylem bütünlüğü ve uyumu içerisinde ifade edilmelidir.

Önümüzdeki ay Madrid’de gerçekleşecek ve temel stratejik metnin de kabul edileceği NATO zirvesine bu konulara açıklık getirecek ve terörle mücadele konusunda taraflara sorumluluk yükleyecek bir diplomatik hazırlık ile gidilmelidir.

TÜRKİYE’NİN F-35 PROJESİNE GERİ DÖNMESİ İTTİFAK İÇİN DE ÖNEMLİ

Ayrıca bu stratejik belgeye Türkiye’nin ittifak içindeki konumu ile ilgili son dönemlerde yaşanılan tartışmaların olumsuz etkisini giderecek unsurları da muhtevi bir Türk Stratejik Katkı metni hazırlanmalıdır. Bu metinde Türkiye’nin F35 projesine geri dönmesinin sadece Türkiye için değil ittifak için de taşıdığı önem vurgulanmalıdır.

Böylece ittifak içinde yayılan uzlaşmaz ve güvenilmez ülke algısı süratle değişmeli, İttifakın en önemli ülkelerinin başında gelen Türkiye NATO’nun gittikçe öneminin artacağı bir sürece ittifakın yapıcı başat aktörü olarak girmelidir.

Açık kapı politikasının bir gereği olarak son dönemde benzer tehditler altında yeniden bölünme senaryoları gündeme getirilen Bosna-Hersek’in NATO üyelik sürecine İsveç ve Finlandiya ile paralel bir işlerlik kazandırılması için girişimde bulunulmalıdır.

TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNİ OLUMLU YÖNDE ETKİLEMESİ SAĞLANMALI

Kararlı ve yapıcı bir diplomasi ile Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerinin Türkiye’nin AB üyeliğini olumlu yönde etkilemesi sağlanmalıdır. Türkiye’nin AB üyeliğine her zaman özel destek veren Finlandiya ile bu konuda yoğun bir istişare süreci başlatılmalıdır.

Bu gelişmelerin ABD ile zaten var olan ve kerhen dondurulan gerilimli ilişkilerin daha da gerilmesinin önüne geçilmelidir. Yunanistan Başbakanı Mitsotakis’in ABD ziyaretindeki ortak söylem ve yaklaşımlar, ABD-Yunanistan Savunma işbirliğinin genişlemesi, ABD, Yunanistan, GKRY, İsrail Dörtlüsünün işbirliği (3+1 Formatı) yakından takip edilmeli ve NATO’daki etkinliğimiz dengeleyici bir unsur olarak güçlendirilmelidir..

Bu süreçteki pozisyonumuz Rusya ile de şeffaf ve ilkeli bir şekilde paylaşılmalı; NATO’daki artan etkimizin NATO-Rusya ilişkilerini olumsuz etkilemeyeceği, aksine gerginliği azaltan bir sonuç doğuracağı kendilerine iletilmelidir.

NATO-RUSYA KONSEYİ YENİDEN TOPLANMALI

Bu bağlamda geçmişte önemli işlevler gören NATO-Rusya Konseyinin yeniden toplanması için yapıcı ve uzlaştırıcı bir rol üstlenilmelidir.

En önemlisi de kurumsal akıldan kopuk kişisel reflekslere, çelişkili söylem ve uygulamalara dayalı dış politika anlayışı kökten değiştirilerek hızla değişen uluslararası stratejik ortama uygun, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik ihtiyaçlarına cevap veren yeni ve dinamik bir makrostratejik çerçeve oluşturulmalıdır.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliğine sıcak bakmadıklarını vurgulayan Erdoğan, şu açıklamayı yaptı:

“Biz şu anda İsveç ve Finlandiya ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz ama olumlu bir düşünce içerisinde değiliz. Çünkü daha önce Yunanistan ile ilgili NATO konusunda bir yanlış yaptılar bizden önceki yönetimler ve Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı NATO’yu da arkasına alarak takındığı tavrı biliyorsunuz. Bu konuda ikinci bir yanlışı Türkiye olarak işlemek istemiyoruz. Kaldı ki İskandinav ülkeleri ne yazık ki terör örgütlerinin adeta misafirhanesi gibi. PKK’sı, DHKPC’si İsveç’te, Hollanda’da yuvalanmış durumdalar. Ve oraların hatta daha da ileri gidiyorum parlamentolarında da yer alıyorlar. Bu noktada bizim olumlu bakmamız mümkün değil.”

YORUM YAP