Genel Kurulda, siyasi parti gruplarının, çocuk istismarlarının araştırılmasına ilişkin önergeleri, birleştirilerek ele alındı.İYİ Parti Grubu adına söz alan Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz, Türkiye’de çocuk ihmali ve istismarı vakalarında artışın en önemli nedeninin son yıllarda giderek yaygınlaşan yoksulluk ve ekonomik kriz olduğunu savundu.
Çocukların istismardan korunması için önleyici ve koruyucu yaklaşıma sahip, etkili, çocuk odaklı, hak temelli, bütüncül bir çocuk koruma sistemi ve sistemi denetleyecek bağımsız bir izleme mekanizmasının etkin şekilde kurulmasını öneren Filiz, “Çocuk istismarında çaresizliğimiz, içinde bulunduğumuz tablonun korkunçluğundan ve bu çok boyutlu kocaman sorunun nasıl çözüleceği konusunda somut çözüm bulunmamasından kaynaklanıyor.” ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Aksaray Milletvekili Ayhan Erel, istismarın büyük ölçüde gerçekleştiği yurtlar ve kurumların “iktidar eliyle korunduğu ve pek çok istismar olayının üzerinin kapatıldığı” endişesinin toplumda yaygın olduğunu ileri sürdü.
Erel, “Çocuklarımız gerektiği şekilde korunmadığı gibi failler de yeterli cezalarla karşı karşıya kalmamaktadır. Bu durum toplumda infiale yol açmakta, devletin söz konusu kurum ve yurtları yeterince denetlemediği pek çok raporunda sıklıkla dile getirilmektedir. Yüce Meclis bu konuda öncü olmalı ve üzerine düşen sorumluluğu getirmelidir.” dedi.
MHP Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazak, 6 yaşındaki çocuğun istismar edildiği iddialarına ilişkin, “Türkiye Cumhuriyeti, devlet geleneği ve ortak hafızasıyla kökleri mazide olan atidir. Bugün, bu necip milletin TBMM’sinde, kabileden dönme uydu devletler gibi ‘çocuk istismarı’ başlığı altında halen bu konuları konuşup düzenlemelerin eksikliğinden bahsediyor olmamız, çok büyük eksik, geçmişimize yapılan haksızlıktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Yetişmekte olan nesil için en büyük tehlikelerden biri olan filtresiz sosyal medya ve dijitalleşen dünyaya karşı ciddi çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayan Sazak, “Bu bağlamda hem fiziksel hem ruhsal hem de toplumsal gerçeklerin sınırları milli ve kültürel değerlere uygun olarak net çizilmelidir. Her türlü bireyin kolayca erişebilir içerik ürettiği, kültürlerin dijital potalarda eritilerek yine tekdüze değersizleştirilmiş değerlerle oluşturulan tek tip insan modeli, çocuklarımızın ve gençlerimizin ruhlarına yapılan en büyük istismardır. Bu oyun, bizim binlerce yıldır oluşturduğumuz aile, çevre ve değerler kavramlarını yıkma yolunda atılan ilk düğümdür.” diye konuştu.
MHP’li Sazak, bölücü terör örgütü PKK ve türevlerinin, yıllardır çocukları toplumlarına kinlendirerek dağlara kaçırdığını, istismarın her türlüsüne ve çaresizliğe maruz bırakarak sapkın emelleri uğruna değersizce katledilmelerine sebep olduğunu belirtti. Sazak, “Mağaralarda çocukluğu, insanlığı, kadınlığı, anneliği elinden alınan çocuklar, tasmayı tutan güçlerin ters algısıyla basında ‘özgürlük savaşçısı’ olarak resimlendirilmiştir.” dedi.
HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, erken yaşta evliliğe sürüklenen çocukların, sistematik olarak evlendirildikleri kişinin ve bu kişinin ailesinin fiziksel ve psikolojik şiddetine maruz kaldığını söyledi.
Kerestecioğlu, “Kız çocukları çoğunlukla kendilerinden büyük erkeklerle evlendiriliyor. Çoğu hiçbir cinsel bilgi sahibi olmadan evlendirilen çocuklar, evlendirildikleri erkeklerin cinsel saldırısına uğruyor ve pek çok sağlık sorunuyla da karşı karşıya kalıyor. 15-19 yaş arası genç kızlarda birinci sırada ölüm nedeni, hamilelik ve doğumun yol açtığı sorunlar.” ifadelerini kullandı.
Kerestecioğlu, İstanbul Sözleşmesi’ni, kadınların ve çocukların şiddetten ve istismardan korunmasını sağlayan en güçlü mekanizma olarak nitelendirerek, “Sözleşmeden çıkılmasının Anayasa’ya aykırı olduğunun reddi kararı, karar daha yayınlanmadı ve elimize geçmedi ama haberlerde görülüyor ki Danıştay tarafından onandı. Aslında herkes bundan utanç duymalı. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığından beri denetimsizlik arttı ve artık ne kadın cinayetleri ne çocuk istismarları konusunda sağlıklı veriler ediniyoruz.” sözlerini sarf etti.
CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, kürsüde, 3 Kasım 2016 tarihli “Başta Cinsel İstismar Olmak Üzere Çocuklara Yönelik Her Türlü İstismar Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nu” göstererek, “Bir vakıftaki istismar vakasından sonra kamuoyu baskısıyla yine böyle benzeri bir komisyon kurulacak. Bu komisyonda, tıpkı KAİMDER’de, tıpkı Ensar’da olduğu gibi süreci uzatarak, ipe un sererek, orada yaşananları komisyon aracılığıyla aklamak istiyorsanız, buna izin vermeyeceğiz.” diye konuştu.
Çocuklara karşı her türlü istismarın önlenmesi için bir ihtisas komisyonu kurulmuş olsaydı etkin denetimi hayata geçirmek için bir şans doğabileceğini belirten Karaca, “Ama ne yaptınız? İnsan Hakları Komisyonunda bir alt komisyon…” değerlendirmesinde bulundu.
CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, komisyonun geç kurulduğunu savunarak, “Eğer gerçekten istismarla mücadele etmek istiyorsanız, bu sözde vakıflar istedi diye, çocuğu kasten evliliğe zorlamanın cezalandırılmasını öngören İstanbul Sözleşmesi’nden birkaç oy için çekilmeyeceksiniz.” dedi.
AK Parti Tokat Milletvekili Mustafa Arslan, iddiaları hiçbir vicdanın kabul etmeyeceğini belirtti.
Olayın yargıya intikal ettiğini, atılı eylemin tüm boyutlarıyla değerlendirileceğini ve yargının kararını vereceğini dile getiren Arslan, mağdurenin 4 Aralık 2020’de 6 yaşındaki çocuğuyla birlikte Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ait kadın konukevinde kalmaya başladığını, eşinin kendisi ve çocuğu hakkında kayıp ilanı vermesi ve can güvenliği riski bulunması nedeniyle 8 Aralık 2020’de başka bir ilde bulunan kuruluşa naklinin sağlandığını anlattı.
Arslan, mağdurenin hiçbir gelirinin bulunmaması dikkate alınarak, Kadın Konukevleri Yönetmeliği gereğince ekonomik olarak desteklendiğini söyledi.
Çocuğu için aşı takvimi oluşturulduğunu ve özel bir anaokuluna kaydının yapıldığını; eğitim sürecinin desteklendiğini söyleyen Arslan, mağdurenin de okuma yazma kursuna yönlendirildiğini, ilkokul diplomasını açık öğretim üzerinden almasının sağlandığını, meslek edindirme kursuna yönlendirildiğini ve aşçılık sertifikası alarak istihdama katılımının sağlandığını aktardı.
Arslan, 30 Ocak 2023’te gerçekleşecek duruşmaya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatlarının müdahil olarak katılım sağlayacağını bildirerek, mağdura psikososyal ve hukuki destekler başta olmak üzere her türlü sosyal hizmet desteklerinin sunulmaya devam edeceğini söyledi.
Çocuk istismarı ve aileye karşı suçların önlenmesi için her türlü yasal düzenleme ve idari tedbirlerin alındığını dile getiren Arslan, “Bütün bunlara rağmen kesinlikle tasvip etmediğimiz hadiseler meydana gelmiştir; bunlar çok üzücüdür. İnşallah, kurulacak araştırma komisyonumuz olayları tüm yönleriyle inceler, bundan sonra alınacak tedbirlerle ilgili Genel Kurula ve Gazi Meclisimize ışık tutacak önerilerde bulunur.” ifadelerini kullandı.
AK Parti Bolu Milletvekili Arzu Aydın’ın konuşması sırasında, HDP milletvekilleri sözlü sataşmada bulundu.
Bunun üzerine HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ile AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan arasında tartışma yaşandı.
HDP’li Beştaş, çocukların her türlü istismarından iktidarın sorumlu olduğunu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın 6 yaşındaki çocuğun evlendirildiği iddiasına yönelik görevini yapmadığını iddia etti. İktidarın, HDP’nin yaptıklarını eleştirmesini isteyen Beştaş, “AK Parti’nin, PKK ile rekabet ettiğini ve HDP’ye oy verenleri terörist olarak gördüğünü” ileri sürdü.
AK Parti Grup Başkanvekili Turan, eleştirilerini HDP’ye yönelttiklerini, terör örgütü PKK’yı lanetlediklerini belirterek, “Dağa çıkanlara ses çıkarmayan, PKK’ya ‘dur’ diyemeyen HDP’yi eleştiriyoruz. Tabii ki PKK ile mücadele edeceğiz ama isterdik ki HDP, PKK’ya ‘dur’ diyen, çocuk tacizcilerini, dağa çıkaranları her zaman aynı eşit mesafede kınayan bir parti olabilseydi ama olmadı.” diye konuştu.
Beştaş’ın “iktidarın HDP’ye oy verenleri terörist gördüğü” iddiasını “büyük bir ayıp” olarak nitelendiren Turan, “Bunu külliyen reddediyoruz. Biz 85 milyonun kardeşliğini esas alan, eşit yurttaş olduğunu bilen bir siyasi hareketiz. Üniter yapıyı kollayan, koruyan yegane dil bizim dilimiz. Eğer HDP’ye oy vermeyen Kürtse, ‘Kürt’ bile demiyorsunuz zaten. Oysa AK Parti’nin Kürt vatandaşlardan aldığı oy, sizin iki katınız.” değerlendirmelerinde bulundu.
Yapılan görüşmelerin ardından, komisyon kurulması kabul edildi; tüm siyasi partiler olumlu yönde oy kullandı. 19 üyeden oluşacak komisyonun çalışma süresi 3 ay olacak ve gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilecek.