CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında, Rize İkizdere’deki taş ocağı projesine tepki gösteren kadınların bugün toplantıda yer aldığını dile getirdi.
İkizdere’den gelen kadınların sadece ağacın, suyun, havanın değil, o bölgede yaşayan bütün canlıların da korunmasını istediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onların verdiği mücadele sadece bugünün mücadelesi değil, geleceğin de mücadelesidir. Onların çocukları, torunları güzel bir tabiatta yaşamak istemez mi, o suyu görmek istemez mi, doğayı görmek istemez mi, bütün güzellikleri içselleştirmek istemez mi? Elbette ister. Ama mantığı talan olan bir siyasi anlayış, her türlü zorluğu çıkarıyor. Neredeyse bir ordu görevlendirecek. Kadınlar, siz yeri geldiğinde bir orduyu da dağıtırsınız, ben buna da inanıyorum. İkizdereliler güçlerinin farkındalar, biliyorlar. Toplumun her kesiminden destek alıyorlar. Sadece Türkiye’den değil dünyada yeşile hasret kalan bütün coğrafyadan, bütün insanlardan da destek görüyorlar. Çünkü tabiatı korumak hepimizin ortak görevi. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir ama ağaç, kuşlar, arılar, balıklar hepimiz için, onların yaşaması lazım. Onlar yaşayacak ki biz de yaşayalım; biz de geleceğe, torunlarımıza güzel bir tabiat bırakmış olalım, ekosistemi koruyalım. Öncülüğünü İkizdereli kadınlar yapıyor, sizlere bir kez daha yürekten teşekkür ediyoruz.”
Aerobik Cimnastik Dünya Şampiyonası’nda altın madalya kazanan milli sporcu Ayşe Begüm Onbaşı’yı da tebrik eden Kılıçdaroğlu, “Kendisine yürekten teşekkür ederiz. Bu sporcuya sahip çıkan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş başta olmak üzere bütün ekibine, EGO Spor Kulübünün yöneticilerine de teşekkür etmek bizim görevimizdir.” diye konuştu.
Basketbolda EuroLeague şampiyonluğunu kazanan Anadolu Efes’in de herkesi mutlu ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Bu kadar karamsar ortamda arada bir güzel, mutlu haberler duymak hepimizi mutlu ediyor. Hem Ayşe Begüm Onbaşı’ya hem Anadolu Efes’e yürekten teşekkürlerimizi sunuyoruz.” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, geçen hafta perşembe günü Isparta ve Burdur’u ziyaret ettiğini, burada vatandaşlarla bir araya geldiğini ve Isparta’da saat 05.00’te gül toplamaya gittiğini anlattı.
Gül bahçesinde kadınlarla beraber hasat yaptığını, onların sorunlarını dinlediğini belirten Kılıçdaroğlu, kendisine aktarılan sorunları çözmenin boyunlarının borcu olduğunu söyledi.
Isparta’nın, dünyanın gül merkezi olduğunu ve Isparta gülünün korunması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Isparta’nın, gül sektörünün merkezi olmanın dışında, o merkezin de büyütülmesi lazım. Gülden elde edilen ürünler yurt dışına satılıyor, altından daha değerli ama değerini ne hikmetse siyaset bir türlü kavrayamadı. Ne istiyorsunuz? Dövizi yok, şuyu yok, buyu yok. Toprakta gülü ekiyor, sabahın köründe topluyor, ondan gül yağı çıkarıyor, çalışıyor ve büyük bir kısmını ihraç ediyor, kendi ülkesine döviz getiriyor. Korunması lazım, büyütülmesi lazım, varsa sorunlarının çözülmesi lazım. Kendi ülkesine döviz getiren bir tarım alanı bu, bunun korunması gerekiyor. Taban fiyatın bu yıl, en az 7,5 lira olması lazım. Hükümet yetkililerine sesleniyorum: 7,5 lirayı pahalı buluyorsanız, bu rakam yüksek diyorsanız sen de benim gibi sevgili Erdoğan gidersin, sabahın saat 05.00’inde bir gül topla bakalım. Bu 7,5 lira az mıdır çok mudur göreceksin.”
Gül yağının, dünyanın her tarafına, özellikle de Fransa’ya gönderildiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Isparta bu kadar değerli bir altını elinde tutuyor. O altını büyütecek olan siyaset kurumu. Umarım siyasetçi bunun gereğini yerine getirir.” dedi.
Üreticinin girdi maliyetlerinden şikayet ettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Ciddi bir üretim planlamasının yapılması lazım. Gerçi, planlama kavramı bunların kafasında yok ama biz yine de hatırlatalım. GÜLBİRLİK’in teknolojik altyapısının kesinlikle yenilenmesi gerekiyor, daha verimli gül yağı elde etmek için. Bütün bunlar olur mu? Elbette olur. Bunların iktidarında olur mu? Olmaz. Kimin iktidarında olur? Halkın iktidarında, CHP iktidarında olur. Gülü savunanların, emek harcayanların iktidarında olur. Bunları yapacağız.”
Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin 2011’de, Isparta’nın Şarkikarağaç ilçesinde kapalı devre sulama sistemi kurulması yönünde vaatte bulunduğunu ancak 10 yıldır bu vaadin yerine getirilmediğini söyleyerek, partisinin iktidarında bu konunun gereğini yapacağını iddia etti.
Bu ilçede ağırlıklı olarak AK Parti’ye oy veren 20 köyün mağdur edildiğini savunan Kılıçdaroğlu, iktidara oy veren köylülerden bir dahaki seçimde “yalan söyleyene oy vermemelerini” istedi.
Denizli’nin Pamukkale ilçesinde yer alan Güzelpınarlı kadınların, kekik üretim alanında taş ocağı yapılmak istenmesini protesto ettiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, “İkizdereli kadınlar; vallahi diğer kadınlara da örnek oldunuz. Diğer kadınlar da kekik üretimi konusunda sizin gösterdiğiniz mücadeleyi gösteriyor. O nedenle verdiğiniz mücadele İkizdere mücadelesi değil, bir hak, hukuk, adalet mücadelesidir. Köyünüze, ağacınıza, kuşunuza, kurdunuza sahip çıkıyorsunuz. Aynı şekilde Güzelpınar Mahallesi kadınlarına da yürekten teşekkür ederiz. Siz mücadeleyi verin, her türlü desteği biz size sağlayacağız.” ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, çay ve fındıkta hak olan taban fiyatın verilmesiyle bölge halkının gelir düzeyinin yükselebileceğine işaret ederek, şöyle konuştu:
“Çay üreticileri itiraz ettiler, ‘Fiyat düşüktür, Çaykur zaten gırtlağına kadar borca batmış vaziyette. Fiyatı yükseltin, devlet bu konuda destek olsun.’ diye ortaya çıktılar. Polisler ellerinde copla en sert şekilde müdahale ettiler. Çay üreticisi hakkını istiyor. Hak istemenin suç olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Rizeli, Artvinli kardeşlerim çay konusunda siz yıllardır itiraz ediyorsunuz, haklarınız verilmiyor. Hiç aklınıza geliyor mu Allah aşkına, oy verdiğiniz AK Parti yıllardır Türkiye’ye tonlarca çay getiriyor. İthal ediyor çayı. Kaçak çayları her tarafta görürsün. Biz alın terinin hakkını vereceğiz, ithalatı kesinlikle yasaklayacağız, kaçak çayı da dibine kibriti verip meydanda yakacağız.”
İktidarın, kendisine oy versin vermesin her vatandaşın hakkını teslim etmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, partisinin iktidarında herkese hakkını vereceklerini, ceplerini dolduran bir iktidar olmayacaklarının görüleceğini öne sürdü.
Kılıçdaroğlu, iktidarın fındığı uluslararası tekellere teslim ettiğini savunarak, “Eğer bu düzen böyle giderse, önümüzdeki 10 yıl içinde bütün fındık üreticileri büyük bir tekelin işçisi olacak. Fındık tarlalarını satın alıyorlar şimdi, asgari ücrete mahkum işçi olacaklar.” dedi.
Fındığın 35 lira olması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Türk lirası eridi zaten, neredeyse 4 dolar ediyor. Dünyada bir numarasın, bir fındık 4 dolar etmez mi? Herkes bekler. Bu fiyatı vermezler. Uluslararası tekellere hizmet ediyor bunlar, fındık üreticisine hizmet etmezler. AK Parti İl Başkanı da yerel televizyona çıkıp üreticiyi tehdit ediyor, ‘Ayağını denk al.’ diyor. Birisi size ‘Ayağını denk al.’ diyor ve siz de gidip tıpış tıpış ona oy veriyorsanız elbette sizi açlığa mahkum edecekler. Her birimizin uyanması, gerçekleri görmesi lazım.” sözlerini sarf etti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin 41 ilde kuraklık yaşandığını açıkladığını, bazı illeri ziyaret eden milletvekillerinin bu durumu doğruladığını aktardı.
Dünyada ısınmanın arttığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu nedenle tarım ve sulama konusunda iktidarın önlem alması gerektiğini belirtti. İktidarın bu konuda gerekeni yapmadığını savunan Kılıçdaroğlu, bu bağlamda Burdur’da Karacaören Barajı’na ilişkin vaadin yıllardır yerine getirilmediğini ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, “Yapmazlar kardeşim. Niye yapsınlar? Her seferinde gider oy verirsen niye yapsın? ‘Oylar keklik, zaten kafeste. İstediğim zaman gider vaatte bulunurum, oylarını alırım. Sonra unuturuz gider.’ diyor. Unutmayacaksın kardeşim, sana söz verilmiş ve gereği yerine getirilmemişse, oyunun rengini değiştireceksin.” diye konuştu.
Benzer şekilde Konyalı çiftçilerin su sorunu nedeniyle yol kestiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Günaydın, nihayet siz de uyandınız. Yer altı suları tükenmek üzere. Sevgili Konyalı çiftçi kardeşlerim, sormuyor musunuz, Mavi Tünel yapılacak ve Konya Ovası sulanacaktı. Yıllardır bu söyleniyor, neden gereği yapılmıyor? Yapmazlar kardeşim, yapmazlar. Neyi yaparlar? Kafayı takmışlar, ‘Kanal İstanbul’u yapacağım, talan İstanbul olacak. İstanbul’u talan edeceğim. Rant var orada, Konya Ovası’nda rant yok. O zaman niye Mavi Tünel’i yapayım?’ diyor iktidardakiler. Sen de itiraz edeceksin. Para, çiftçi için mi rantiye sınıfı için mi harcanacak? Bunun yapılması lazım.” ifadelerini kullandı.
İktidarın, tarımdaki sorunları ithalatla çözdüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, “Dışarıdan daha ucuza alıyoruz.” söylemiyle halka yalan söylendiğini savundu. Kılıçdaroğlu, iktidarın, 2020 hasadında, yerli olanın fiyatına göre ithal buğdayda yüzde 46, mısırda yüzde 81, ay çiçeğinde yüzde 82, arpada yüzde 43 daha yüksek fiyat verdiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, “Yabancı çiftçileri zengin ediyorlar. Ziraat Odası Başkanı bağırıyor, raporlar hazırlıyor, hükümete, iktidar sahiplerine gönderiyor. ‘Çiftçi perişan, mahvoldu, saman bile elde edemiyor.’ İktidar sahiplerinden çözüm için, Allah için bir cümle duydunuz mu? Duyamazsınız ama rantiye sınıfı olsa hepsini orada görürsünüz. Havadan para kazananlar.” dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kovid-19 salgınında normalleşmeye gidildiğini anımsatarak, “Normalleşme başladı. Umarım kısa süre içerisinde normalleşme yüzde 100 olur. Sadece biz değil, bütün dünyadaki insanlar maskelerini atarlar ve daha güzel, huzurlu ve sağlıklı bir dünyada birlikte yaşamış oluruz.” diye konuştu.
Aşılamada iş yeri sahipleri ve çalışanlarına öncelik verilmesi gerektiğini, bu şekilde daha sağlıklı bir sürecin başlatılabileceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, kiralardaki stopajın kaldırılmasını, icra dairelerinin işlemleri ile esnafın banka ve kooperatif kredilerinin faizlerinin ertelenmesini ve esnafın kredi kartı borçlarının faizsiz ötelenmesini talep etti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Ayasofya-i Kebir Camisi’nde görev yapan din insanlarının topluma sevgi, saygı, hoşgörü ve birlikte yaşamayı anlatması; dertlerin çözümü konusunda toplumu aydınlatması gerektiğini vurguladı.
İmamların da herkes gibi tarihe saygı duyması, Müslümanlığın öngördüğü sevgi, saygı, hoşgörü ve barışı asla unutmamaları gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, bütün din ve inançların temelinde insan sevgisi, huzur ve birlikte yaşamanın bulunduğuna ancak kin ve nefretin olmadığına işaret etti.
Kılıçdaroğlu, Ayasofya-i Kebir Camisi’ndeki vaazda Atatürk hakkında söylenen sözlere ilişkin “Sen Yunus Emre’yi de mi bilmiyorsun? Kinden, öfkeden beslenen bir din insanı olmaz. Acıtan da bu zaten. Ayasofya’yı Atatürk’e hakaret etmek için mi açtınız?” ifadelerini kullandı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu millet için hayatını verdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “O meczup acaba İstanbul’un bir dönem işgal altında olduğunu biliyor muydu? Bu meczup acaba Mustafa Kemal Atatürk, işgal altında Dolmabahçe’de yabancılara ait savaş gemilerini gördüğü zaman ‘Geldikleri gibi gidecekler.’ dediğini biliyor mu?” sorularını yöneltti.
Kılıçdaroğlu, bütün imamlara saygısı bulunduğunu; toplumun imamlara, onların da topluma ihtiyaçları olduğunu dile getirerek, “Bu meczup kişi acaba, Kahramanmaraş’ın kurtuluşunda ilk kurşunu atan Sütçü İmam’ın ne söylediğini biliyor mu? ‘Her kim ki Mustafa Kemal ve Kuvayımilliye aleyhine fetva verir, düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kafir kanı vardır.’ diyor. Bu meczupların geldiği yer, ‘Keşke Yunan galip gelseydi.’ eksenidir. Bu eksenden, bu kültürden geliyorlar. Baskı altında yaşamayı kabullenmişler, hafızalarının bir yerinde tutuyorlar. Neden bu hafıza kardeşim, kim size bu bilgiyi veriyor, açıp bir tarih kitabını okumuyor musunuz siz?” sözlerini sarf etti.