CHP GRUP TOPLANTISI. « İzmit Pusula Gazetesi

1 Kasım 2024 - 22:32

CHP GRUP TOPLANTISI.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin her zamankinden daha fazla birliğe, beraber olmaya, kardeşçe bir arada yaşamaya ihtiyacı olduğunu ifade etti.

CHP GRUP TOPLANTISI.
Son Güncelleme :

20 Mart 2018 - 20:56

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin her zamankinden daha fazla birliğe, beraber olmaya, kardeşçe bir arada yaşamaya ihtiyacı olduğunu ifade etti.

Düşünceler, kimlikler, yaşam tarzları farklı olsa da al bayrağın altında hep beraber huzur içinde yaşamak istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bizi ayrıştırmak, bölmek istiyorlar, kavga ettirmek istiyorlar. Hiçbir zaman bu oyuna gelmeyeceğiz. Kim olursa olsun herkesin düşüncesine, inancına, kimliğine saygı göstereceğiz. Birlikte, huzur izinde yaşayacağız. Komşumuz açken biz tok yatmayacağız.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, kahraman Türk ordusuna her zaman güvendiklerini belirterek, terör örgütleriyle mücadele eden, hayatını feda eden ordunun, Türkiye’nin bekasının en büyük güvencesi olduğunu, Gazi Mustafa Kemal’in Mehmetçiklerinden oluştuğunu vurguladı.

Bu sırada salonda bulunanların “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atması üzerine Kılıçdaroğlu, “Şimdi siz, Mustafa Kemal’den söz ettiğiniz zaman birileri gece yatağında rahat uyumuyor. Gerekirse uyutmayacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, onun ilkelerine, yurtseverliğine, vatanseverliğine sonuna kadar sahip çıkacağız. Mustafa Kemal Atatürk, 80 milyonun gönlünde, kalbinde yer eden bir kişidir. 3-5 kişi farklı düşünebilir ama 80 milyonun yüreğinde Mustafa Kemal’in Kuvayımilliyesi atar. O ruh atar bizim yüreklerimizde.” dedi.

Kılıçdaroğlu, defalarca “Orta Doğu bataklığına girmeyin” dediklerini hatırlatarak, şunları belirtti:

“Suriye’de demokrasi yokmuş. Sende de yok. Yani birisi gelip müdahale mi etsin, sen bunu mu istiyorsun? Oraya müdahale ettiler, tırlarla silah gönderdiler, kardeşi kardeşe öldürttüler. Yani Müslümanı Müslümana öldürttüler. Silahları kim verdi? Bir kısmını Amerika, bir kısmını Rusya verdi. Onlar parayı kazandılar, canını feda eden, ölüme giden oradaki Müslümanlar oldu. Ve Türkiye de onların maşası oldu. Hükümet onların maşası oldu. Müslümanı Müslümana kırdırdılar, silahları da buradan gönderdiler. ‘Yapmayın, etmeyin’ dedik. PYD çıktı, PKK, IŞİD, El-Nusra çıktı, adını bilemediğim bir sürü terör örgütü çıktı. Şimdi onlarla mücadeleyi canını feda eden ordumuz yapıyor. Ordumuz, hükümetin yaptığı hataları düzeltmeye çalışıyor. Ne uğruna? Vatan uğruna. Canını feda ederek vatan uğruna mücadele ediyor.”

Kılıçdaroğlu, Binbaşı Mithat Dunca’nın 17 Mart’ta Afrin’de şehit olduğunu anımsatarak, şehidin ailesine, yakınlarına ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı diledi.

18 Mart’ın, Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103. yıldönümü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, Çanakkale’nin her karışında onlarca şehidin olduğunu, Gelibolu’nun her karışının askerlerin kanıyla sulandığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, burada olağanüstü bir mücadelenin verildiğini söyleyerek, şunları ifade etti:

“18 Mart kutlamalarına Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden zat gidiyor ama bizim belediye başkanının konuşmasına yasak getiriyor. Bir de kalkıp diyor ki ‘Biz, millete güveniyoruz.’ Milletin seçtiği belediye başkanını niye dışlıyorsun? Sanıyor ki bunu yapınca 18 Mart’ı anacağız? Sen, 18 Mart’ın da ne olduğunu bilmezsin, şehitlerin de ne olduğunu bilmezsin, Çanakkale’nin de ne olduğunu bilmezsin. Sen ancak ve ancak Man Adası’nı bilirsin. Man Adası’nda tezgahlar kuracaksın, ‘Vatan, millet, bayrak’ diye konuşacaksın, vergi vermemek için her türlü dümeni çevireceksin, ‘Ben, yerliyim ve milliyim’ diyeceksin. Zaten bir adam, ‘Ben yerliyim ve milliyim.’ diyorsa, bilin ki ne yerlidir ne de millidir. İlla Rabia’yı çevirecek. Sen, Rabia’nın hayranısın, sen İhvan’ın yoldaşısın. Biz de Anadolu Müslümanlığını savunuyoruz. Senin gibi değil, Hacı Bektaş’ı, Mevlana’yı savunuyoruz biz.”

Çanakkale Savaşı’nın aynı zamanda Gazi Mustafa Kemal’in milli Kurtuluş Savaşı’nın önsözünü yazdığı, bir lider olarak dünya sahnesine çıktığı bir savaş olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün 57. Piyade Tugayı’na verdiği “Ben size taarruzu değil, ölümü emrediyorum.” emrinin, dünya savaş tarihinin en önemli emri olduğunu vurguladı.

Kılıçdaroğlu, geçen cuma günü camilerde 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitler Günü konusundaki hutbede Atatürk’ün adının geçmediğini anlatarak, “Atatürk sadece bizim değil, 80 milyonun Atatürk’üdür. Hepimizin onuru, gururudur.” dedi. Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün bütün mal varlığını millete bağışladığını, Cumhurbaşkanlığı sarayının dahi onun mal varlığının üzerine yapıldığını söyledi.

Atatürk’ün, düşmanın bile saygı gösterdiği kahramanlıklarının bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Sormak isterim, o Çanakkale savaşlarında en üstteki komutan kimdir? Liman Von Sanders. Bir Alman. Osmanlı hayranlarına seslenmek isterim, Osmanlı’nın paşası yok muydu, bir Almanı getirip paşa diye koydular? Eğer Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, Çanakkale zaferi olmazdı.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, 1 Mart 1924’te Diyanet İşleri Başkanlığı ile Genelkurmay Başkanlığının aynı tarihteki bir kanunla kurulduğunu hatırlatarak, bunun Atatürk’ün Diyanet İşleri Başkanlığına verdiği önemi gösterdiğini belirtti.

Atatürk’ün 1 Mart 1924’teki Meclis konuşmasında “dinin, siyasetin etkisinden korunması gerektiğine” işaret ettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Diyanet İşleri Başkanlığına sormak isterim, sizin kurucunuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü neden anmıyorsunuz? Milli Kurtuluş Savaşı’nın kahramanını neden anmıyorsunuz? 1920’lerde, 1930’larda harabeye dönmüş camiler için devletin bütçesinden ödenek ayırıp, bütün o camileri tamir ettiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını neden anmıyorsunuz? Bir fesli Kadir soytarısı var biliyorsunuz. Bu soytarıya saraydaki zat gidiyor, ziyaret ediyor. Siz Gazi Mustafa Kemal’in adını anmadığınız zaman, bu soytarıyla aynı paralele, izdüşümüne düşüyorsunuz. Diyanete, bütün din adamlarına saygılıyız, herkesin başımızın üstünde yeri var ama bu ülkenin kurtarıcısına da saygılıyız. Herkesin saygı göstermesi lazım. Hele hele Çanakkale’yi Atatürk’süz kabul etmek mümkün değildir. Siz, nasıl kalkarsınız da Gazi Mustafa Kemal’i anmazsınız, bir rahmet, Fatiha okumazsınız? Bu memlekete yazıktır, günahtır. İnsanda biraz vicdan, ahlak, inanç olur. Yapmayın, etmeyin. Bu memlekete kötülük yapıyorsunuz. 80 milyonun kalbini kırıyorsunuz. Umuyorum Diyanet İşleri Başkanlığı birilerinin etkisinde kalmaz. Siyasetin etkisinde kalmaz. ”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin kültürüne, inancına uygun düşenin geçmişte bu ülke için mücedele edip, bugün olmayanlara rahmet okumak olduğunu dile getirerek, “Bu bizi küçültmez, yüceltir. Bu, geçmişe duyduğumuz saygının bir gereğidir. Bunu yaptığımız zaman büyük ölçüde barış ve huzur içinde yaşarız. Diyanetin görevlerinden birisi de zaten bu ülkede dini gerçek anlamıyla halka anlatmaktır.” dedi.

Geçmişte FETÖ’nün dini kullanarak neler yaptığının herkes tarafından bilindiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanlığının da bundan ders çıkarması, özeleştiri yapması gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Şahin Alpay’ın Anayasa Mahkemesi (AYM) kararıyla serbest bırakılmasına da değinerek, “AYM nihayet kararını verdi, alt mahkemeyi de uyardı. Peki Altanlar için niçin bir karar vermedi AYM? Onu da bekliyoruz. Bir yerde haksızlık varsa, o haksızlığı gidermek yargının görevidir. Yargı bu görevini yerine getirdiği zaman hepimizin gönlünde de gözünde de yücelmiş olur.” diye konuştu.

Yargının bir yerlerden talimat alması durumunda orada hukukun çalışmayacağının altını çizen Kılıçdaroğlu, Hitler Almanyası’nın benzerini Türkiye’de yaşamak istemediklerini kaydetti.

Anayasa Mahkemesinin yerel mahkemeye ders vererek, “Benim kararlarıma uyacaksınız” demesinin güzel bir olay olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, AYM’yi kutladı ve geciken adaletin, adalet olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün katıldığı toplantıda hakim ve savcıların kura çektiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“İçeriye girerken bütün hakimler ayakta. Hakimlere söylemek istiyorum, niye ayağa kalktınız? Her partinin genel başkanı geldiğinde ayağa mı kalkacaksınız? Zaten adalet diye bir şey kalmadı. Bir partinin genel başkanı gelmiş, yanında Başbakan, hepsi ayağa kalkıyorlar ve alkışlıyorlar. Şimdi bunlar yarın senin önüne geldiği zaman ne diyeceksin? ‘Efendim bu benim kuramı çekti, isterse 20 adam öldürsün, ben bunu beraat ettireceğim.’ Böyle mi diyeceksin?”

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin notunu düşürdüğünü anımsatan Kılıçdaroğlu, yargının çürüdüğünü kaydetti.

Dürüst, düzeyli, namuslu hakim ve savcı sayısının az kaldığını, onların yüzü suyu hürmetine kısmen de olsa yargının çalıştığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “sarayın avukatlarınca yargıya talimat verildiğini” savundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir konuşmasında, “Devletler ve milletler adalet üstünde yükselir veya adaletsizlik batağında boğulur. Mazlumun ahının arşı titrettiğini asla unutmayacağız” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Doğrudur, hangi arşı? 7 kat arşı titretti kardeşim. Harp Okulu öğrencilerini görmüyor musun sen kardeşim? Boğaz köprüsünde boğazı kesilen gencecik askerleri görmüyor musun? Tedavi edilmesi gerekirken ilaçları zamanında verilmediği için hapishanede ölen kişiyi görmüyor musun? Kuddusi Okkır’ın ‘Ergenekon’un, Balyoz’un kasası’ diye ölüme mahkum edildiğini görmüyor musun sen? Bu ülkede adalet bitmiş zaten. Adaleti savunsaydın, hakimleri ayağına çağırmazdın, sen onların ayağına giderdin.”

Ayağa kalkan hakimlere seslenen Kılıçdaroğlu, “Cübbelerinize iki tane delik açınız. İki tane de düğme. Düğmelerin üzerindeki kabartma, sarayın kabartması olsun. Önünüze geldiği zaman sadece ayağa kalkmayın, iki düğmeyi de ilikleyin. Birisi yasama, birisi yürütme. Onların önünde ilikleyin. Siz, üçüncü güç olmaya layık değilsiniz.” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çiftlik Bank’tan dolandırılan 77 bin 843 kişinin parasını geri alabileceğini belirterek, “Parayı BDDK’dan alabilirsiniz, dava açmanız lazım. Adalet Bakanı, ‘Onu Uruguay’dan isteyeceğiz’ diyor. Uruguay’da büyükelçiliğimiz yok, suçluların iadesine yönelik sözleşme de yok. Uruguay’dan besmelesiz et, inek, tosun, öküz getirebilirsin ama bu tosuncuğu getiremezsiniz.” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, yargının bağımsız olmasını, adalet dağıtmasını, üstünde gölge olmamasını istediklerini belirterek, “Onlar, ‘hayır bize biri talimat versin, ona göre karar verelim.’ diyorlar. Sen hakim değilsin, sarayın hakimi, hakim mi olur? Şimdi bir de karar verecekler, Türk milleti adına. Onu da değiştirip, ‘saray adına karar verdik.’ deyin. Anayasa Mahkemesi iptal edip, serbest bırakacak, sen saray adına ağırlaştırılmış müebbet cezası vereceksin. İnsanda biraz vicdan, ahlak olur.” ifadesini kullandı.

Partisinin 13 Haziran 2017’deki TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, FETÖ davalarına ilişkin, “Parası olan, dayısı olan serbest kalıyor, garibanlar yatıyor.” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın, ” İtirafçı adı altında iş adamlarını serbest bırakıyorlar. Türkiye’nin birçok yerinde var bu. Gaziantep’te çok ciddi FETÖ borsası var.” sözlerine işaret etti.

Kılıçdaroğlu, “Git, Kayseri’de de var. Elitaş’a sorun, kimi nasıl çıkardı, hepsini size anlatsın. Saraydan talimat alan, sarayın beklentilerine uygun kararlar veren, istediği kararı veriyor. Sen ister iktidarın ister muhalefetin milletvekili ol. Yargının, adaletin çöktüğü ülkede adalet mi arayacağız?” dedi.

İktidarın önlem alamayacağını, AK Parti Hükümeti’nin çöktüğünü, hiçbir söyleminin sağlıklı, tutarlı olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, bunlar yetmiyormuş gibi Afrin, terör derken, aradan şeker fabrikalarının satılmak istendiğini anlattı.

Elbistan Şeker Fabrikası’nın, Necmettin Erbakan tarafından temelinin atıldığını, 1985’de hizmete açıldığını, 2 bin 400 dönüm arazinin 900 dönümüne fabrika kurulduğuna değinen Kemal Kılıçdaroğlu, fabrikanın geçen yıl 30 milyon lira kar elde ettiğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, şeker fabrikalarının devletin sırtına yük olduğunu, zarar ettiğini söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zarar etmiyor Recep Bey, sen zarar ettiriyorsun. Yavuz Sultan Selim Köprüsü de araç garantili o da zarar ediyor, sıkıysa onu da sat. Onu satamıyorsun çünkü orada yandaş var. O köşeyi dönecek. Şeker fabrikaları zarar ediyormuş, sarayın 13 günlük parasını versinler, hiçbir zararı olmaz. Asıl batak sarayda. Sat kardeşim sarayı, milletin sırtında yük o saray. Sadece elektrik masraflarını bu millet karşıladı, mahvoldu. Yiyeceğin, oturduğun yer, araban, uçağın, gezilerin bedava. Milletin sırtına yıkıyorsun, emekliye, işçiye, sanayiciye, ev kadınına ‘Ver vergiyi’ diyorsun. ‘Ben vergi vermem’ diyorsun. Niçin, ‘Ben Man Adası’nda şirket kuracağım.’ Sonra ‘Biz yerli, milliyiz…’ Sevsinler senin yerliliğini, milliliğini. Gayri milli adamsın, yerli filan da değilsin.”

Kılıçdaroğlu, AB’nin, Ekim 2107’de aldığı kararla şeker pancarı kotalarını kaldırdığını anımsatarak, “Şeker pancarı kotalarını kaldır. AB kaldırdı sen niye kaldırmıyorsun.” çağrısında bulundu.

Türkiye’de ise kota üstüne kota getirildiğini amacın nişasta bazlı şekeri, millete zorla yedirmek, Cargill’e, yabancı firmalara çalışıp onların çıkarlarını savunmak olduğunu öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Telekom’un yüzde 100’ü yerli, miliyken, kurumlar vergisi şampiyonu olduğunu kaydetti.

Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Telekomun özelleştirilmesinden sonra zarar ettiğini, kurumlar vergisinin yüzde 20’ye indirildiğini ifade ederek, “Şimdi bankalardan 4,5 milyar civarında kredi çekti, karını yurt dışına götürdü, Telekom’un pek çok malını sattı, şimdi bankalara krediyi ödemeyeceğini söylüyor. Hükümet de bankalara, ‘Buna dokunmayın’ diyor. Ben biliyorum ne haltlar işlediğinizi…Sizin ortaklığınız mı var Türk Telekom’da?” diye sordu.

İstanbul’da 1 milyona yakın ailenin elektrik, su, doğalgazının kesildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, vatandaşa gelince aslan kesilindiğini, Türk Telekoma gelince “Ona dokunmayın.” denildiğini ifade etti.

Suriyelilere 30 milyar dolar harcandığını, bu paranın da “iç edildiğini” iddia eden Kılıçdaroğlu, bir esnaf 3 ay sigorta primini ödeyemediğinde kendisi ve ailesi hastalandığında, “Borcun var, bakmıyoruz.” denildiğini aktardı.

Türkiye’de yaşanan ciddi sorunun işsizlik olduğunu, neredeyse her evde işsiz bulunduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, son 15 yılda Türkiye İş Kurumuna iş aramak için 24 milyon kişinin başvurduğunu, başvuranların ancak yüzde 22’sine iş bulunduğunu, zaman zaman açıklanan işsizlik rakamlarının çoğunun hayali olduğunu savundu.

15-24 yaş arasında 2003’de İş-Kur’a 174 bin 554 kişi başvururken, 2017 Temmuz itibarıyla bu sayının 882 bin 837’ye çıktığına işaret eden Kılıçdaroğlu, son 15 yılda bir avuç yabancıya, 149 milyar dolar faiz ödendiğini, dünyanın kaynağının bir grup tefeciye ödendiğini öne sürdü.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zatın, işsizlikle ilgili çözümü; ‘her işveren bir işsizi alırsa işsizlik sorunu çözülür.’ Bana göre Nobel edebiyat ödülü vermek lazım. Dünyanın en saçma önerisi. Senin çocuklarının hepsi, enişten, dayın, herkes işveren, bunlar bir işsizi aldı mı? Bunlar ne yaptı, bırak istihdam yaratmayı vergi vermemek için Man Adası’nda şirket kurdular. Zaman zaman bizimkiler celallenir, Yunanistan’a saldırırlar, ekonomisi felaket, geçinemiyor, AB’ye muhtaç… Bir sürü laf. Yunanistan’da 10 yıllık devlet tahvilin faizi yüzde 4.19, Türkiye’de ise yüzde 12.41. Yakayı tefeciye kaptırırsan, emir alırsın. Faizi düşüreceğini, komiteler kurduğunu söylüyor. Faizi düşürecek beyefendi komisyona havale ediyor. Çıkar bir KHK, faiz sıfır olmuştur de. Biz de seni alkışlayalım sözünü tuttu diye. Yapamaz ancak bol bol konuşur. Sabah, öğle, akşam, ikinci konuşur. Yatarız, sabah kalkarız yine aynısı konuşur. Beyefendi sürekli konuşur. Yeter arkadaş ya. Bırak bir de millet, çiftçi, emekli, işçi, çay, fındık üreticisi konuşsun bakalım bunların derdi ne. Borçla bir ülkeyi yönetiyorsanız, tefecilerden talimat alırsınız. Bunlar da tefecilerden talimat alıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

İşsizlik yoğun olursa uyuşturucu kullanımının da artacağına işaret eden Kılıçdaroğlu, uyuşturucu kullanımının 6 yılda 16 kat yükseldiğini, ayrıca, boşanma davalarının yüzde 37, fuhuşun yüzde 790, kadına yönelik şiddetin yüzde bin 400 artış gösterdiğini belirtti.

Kemal Kılıçdaroğlu, hırsızlık suçlarında patlama olduğunu öne sürerek, “Adalet Bakanlığının Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü rakamlarına bakın, birinci sırada hırsızlık var. Adam işsiz, güçsüz, iş bulamıyorsa geçinecek. Nasıl geçinecek, hırsızlık yaparak. Hırsızlık yapmak ayıp ama en tepedeki öyleyse ne olacak?” dedi.

Konuşmasında Çiftlik Bank olayına da değinen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Adam kalkıyor bakan, başbakan, devletin kurumlarının önünde bunu kuruyor. 77 bin 843 kişiyi dolandırıyor, 511 milyon lira tokatlıyor. Hükümet, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), BDDK, Ticaret Bakanlığı, AK Parti Genel Başkanı, Başbakan seyrediyor. Tıpkı Jet Fadıl, Kombassan, İslami holdingler gibi. Kuruyor Çiftlik Bank’ı, bir iki dua, Allah, peygamber… Millet, ‘Bu adam dindar hırsızlık yapmaz’ diyor. Dolandırılan 77 bin 843 kişiye sesleniyorum, paranızı rahat alabilirsiniz ama o tosundan değil. Parayı BDDK’dan alabilirsiniz, dava açmanız lazım. Niçin Bankacılık Kanunu’nun 150. maddesi var. Görev BDDK’nın, adam bankayı unvan olarak kullanmış, devletin kurumu, bakan, başbakan, Recep Bey görüyor mu, görüyor. Hepsi sessiz kalıyorlar. Davayı açarsın, bu kanunu gerekçe gösterirsin. Sen kanunu bilmek zorunda değilsin. Sen şikayet edemezsin, şikayet ececek olan BDDK, para toplayan SPK. Bunların tamamını ver mahkemeye, faiziyle beraber paranı alırsın.

Bakan yeni uyanmış, ‘Vatandaşlar biraz uyanık olsun.’ diyor. Aldığı önlem bu. Sen uyanık değil misin? Sen bakansın, bakan ama görmeyen. Ne biçim bakansın. 77 bin kişi soyuluyor. Kimse, ‘Banka unvanını kullanamazsın. Bankacılık Kanunu var.’ demiyor. Bakan, daha 11 tane benzer kuruluş olduğunu söylüyor. Adalet Bakanı, ‘Onu Uruguay’dan isteyeceğiz’ diyor. Uruguay’da büyükelçiliğimiz yok, suçluların iadesine yönelik sözleşme de yok. Ben bu bakana ve Recep Bey’e söyleyeyim, Uruguay’dan besmelesiz et, inek, tosun, öküz getirebilirsin ama bu tosuncuğu getiremezsin kardeşim.”

YORUM YAP