Durduramayacağımız bir zaman döngüsü içerisinde devinip duruyor, geçen günlerimizin kıymetini asla bilmiyoruz.
Sürekli bir menfaat dünyası içerisinde esir olmuş gün dolduruyoruz.
Esaretin bedeli de kuşkusuz geçip giden kocaman bir ömür.
Ömür dediğin nedir ki?
Bir bakmışsın; doğdun, büyüdün, yaşlandın ve sonuç Allah rahmet eylesin…
Peki arkamızdan kaç kişi bir Fatiha okur ya da cenazemize gelir?
Onu da göreceğiz elbet bir gün…
- Bu kısacık dünya misafirliğimizde neler yaptık?
- Kimleri kırdık?
- Kimlerin hakkına girdik?
- Kimleri üzdük?
Kaçımız düşünüyoruz bu soruların cevaplarını?
Bu yazıyı yazmadan evvel Youtube kanalını açmış çok sevdiğim ve bana göre müziğin efsane isimlerinden olan Lara Fabian’ın seslendirdiği ve çok severek dinlediğim “Adagio” isimli esere daldım, defalarca dinledim…
Hatta dinlemek isteyenler için de yazının altına link bırakacağım…
Ne olduysa zaten o zaman oldu ya!!!
Birden Facebook sosyal paylaşım sitesinde paylaştığım cansız hatıralara daldım gittim.
Ne fotoğraflar var…
Eskisi, yenisi…
Bir gün gelecek her biri birer anı olarak kalacak sevdiklerime ve sevenlerime…
Sonra onlarda dalacaklar o eski ve yeni tarihli fotoğraflara…
Bakacaklar, bakacaklar ve yine bakacaklar…
Anacaklar “ey gidi Volkan sende gittin ya bu yalan dünyadan, Allah rahmet eylesin! diyecekler!
E tabi sevmeyenlerimizi de unutmadım…
Sevmeyenlerimizin içerisinde arkamızdan sövende çıkar elbet, yüzümüze sövemeyen ya da sövmeyen bir kaç kahpe…
Arkamdan küfür edecek olanlara şimdiden misliyle iade ediyorum edecekleri küfürleri; “bende sizin kardeşim bende sizin…”
Şimdi buraya kadar yazdıklarımı okuyup, bir yerlere siyasi mesaj falan verdiğimi düşünenleriniz olacak ama yok bir mesaj falan…
Sadece yazmak istedim ve yazdım.
Özel bir nedeni ya da özel bir mesaj yok bu yazdıklarımda…
İş olsun beri gelsin, geyik olsun diye yazdım bu yazıyı…
Aşağıda ki linkte paylaştığım müthiş sesten ve müthiş eserden de mahrum kalmayın!
Dinleyin!!!
KALIN SAĞLICAKLA…