Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Çayırova’da yapılan Yarı Olimpik Yüzme Havuzu tanıtım programında yaptığı konuşmada, dünya ve Türkiye gündeminin hızlı değiştiğini söyledi.
Karar çıkan 28 Şubat davasına değinen Işık, “Alınan cezalardan daha önemlisi, bir darbe Türkiye’nin hukuk sistemi içerisinde ister klasik darbe olsun ister modern darbe olsun ister post modern darbe olsun isterse farklı isimle olsun, bir darbe ilk defa hukuk önünde mahkum edilmiş oldu. Bu Türk demokrasi tarihi açısından son derece önemli bir gündür ve karardır. Ülkeyi halkın seçtiği insanlar yönetir. Seçilen hükümetin görevini yapmasını engelleyecek, demokrasi dışı her türlü girişim hukuk önünde cezalandırılmalıdır.” diye konuştu.
Işık, Türkiye’nin maalesef darbelere uzun yıllar sessiz kaldığını dile getirerek, halkın ancak darbeyi sandıkta mahkum ettiğini kaydetti.
Bu konuda katılımcılara Türk siyasi tarihinden örnekler veren Işık, 28 Şubat davasında çıkan kararı önemsediklerini bildirdi.
“Kim yanlış yaptıysa bedelini ödesin”
Işık, Türkiye’de hükümetin görevini yapmasına hiç kimsenin müdahil olmaması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
“İşte bu mahkumiyet, er ya da geç yanlış yapanın bedelini ödeyeceği gerçeğini ortaya koyması açısından son derece önemli. Elbette davanın temyiz süreci, istinaf ve Yargıtay süreci var. Bu süreç de tamamlanınca umudumuz şu, hak ve adalet hakkıyla yerini bulsun. Kim yanlış yaptıysa bedelini ödesin, masum olan da sürecin sonunda beraat etsin. Bizim adalete bu konuda güvenimiz tamdır. Adalet tecelli edecektir. Dün itibarıyla tarihe geçen en önemli vurgu kim yanlış yaparsa elinde silah bile olsa bedelini er veya geç ödeyeceğidir.”
15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaptıkları düzenlemelerden bahseden Işık, bundan sonra Türkiye’nin darbe teşebbüslerine muhatap olmayacağını söyledi.
“Bu çok gecikmiş bir operasyondur”
Işık, Suriye’de Beşşar Esed rejimine yönelik ABD, İngiltere ve Fransa tarafından düzenlenen askeri operasyona değinerek, şöyle devam etti:
“Bu çok gecikmiş bir operasyondur. Keşke bu zalim Esed ilk kimyasal silahı kullandığında ABD hatta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kendi üzerine düşeni yapsaydı da 100 binlerce masum insan hayatını kaybetmeseydi. Operasyon yerinde bir operasyondur ama bu operasyonun mutlaka caydırıcı olarak bundan sonra hiç kimsenin kimyasal silah kullanmaya cesaret edemeyeceği şekilde kararlığın bir ifadesi olarak özellikle sürekli masada tutulması önemlidir. Hiç kimse hiçbir gücün bir yeri bombalamasını istemez ama kimyasal silahın kırmızı çizgi olduğunu ifade edenlerin de gereğini yapması kaçınılmazdır. Tabii aynı hassasiyeti İsrail’in Filistin’de yaptığı zulümde de bekliyoruz. Filistin şu anda İsrail’in zulmü altında inlemekte. Ümidimiz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu zulme de kayıtsız kalmaması ve bu zulmün de bir an önce sona ermesi için gerekli tedbirleri almasıdır.”