AK PARTİ GRUP TOPLANTISI… « İzmit Pusula Gazetesi

20 Nisan 2024 - 07:54

AK PARTİ GRUP TOPLANTISI…

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bizim gayrıdan imdat beklentimiz hamdolsun yok ancak bu ülkenin ekmeğini yiyen, bu ülkenin havasını soluyan, bu ülkenin tüm nimetlerinden sonuna kadar istifade eden bir güruh var ki onların ihanetlerinden çok muzdaribiz. Maalesef Türkiye’de ana muhalefet partisi olan ama yaptıklarıyla adeta ‘ana hıyanet partisi’ne dönüşen bir parti, daha doğrusu bu partinin başındaki zevat ve onun şürekası diyeceğimiz bir ekip var.” dedi.

AK PARTİ GRUP TOPLANTISI…
Son Güncelleme :

30 Ocak 2018 - 19:55

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bizim gayrıdan imdat beklentimiz hamdolsun yok ancak bu ülkenin ekmeğini yiyen, bu ülkenin havasını soluyan, bu ülkenin tüm nimetlerinden sonuna kadar istifade eden bir güruh var ki onların ihanetlerinden çok muzdaribiz. Maalesef Türkiye’de ana muhalefet partisi olan ama yaptıklarıyla adeta ‘ana hıyanet partisi’ne dönüşen bir parti, daha doğrusu bu partinin başındaki zevat ve onun şürekası diyeceğimiz bir ekip var.” dedi.

Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, iki hafta önce yapılan grup toplantısından bugüne yoğun gündemle ülkenin ve milletin hizmetinde olduklarını söyledi.

Son grup toplantısının ardından 17 Ocak’ta Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulunu toplayarak istişarelerde bulunduklarını, kritik kararlar aldıklarını dile getiren Erdoğan, 18 Ocak’ta yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarıyla yeni yılın ilk günlerinde bir araya geldiğini hatırlattı.

Erdoğan, 20 Ocak Cumartesi günü, uzun zamandır yapılan ikazlara rağmen arzu edilen istikamette gelişme yaşanmayan Afrin’e, bölgeyi teröristlerden arındırmaya yönelik Zeytin Dalı Harekatı’nın başlatıldığını belirtti.

Bu sırada salondaki partililerin “Reis bizi Afrin’e götür.” sloganı üzerine Erdoğan, “Kararı verdiğimizde önce ben, sonra hep birlikte gideceğiz.” dedi.

Türkiye’yi 24 Ocak’ta ziyaret eden Nijer Başbakanı Brigi Rafini’yi kabul ettiğini, dün ise Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ve Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Üyesi Bakir İzzetbegoviç ile bir araya geldiğini anımsatan Erdoğan, geride kalan haftada ayrıca ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yanı sıra birçok liderle telefonla görüşerek, bölgedeki gelişmeleri ve ikili ilişkileri değerlendirdiğini anlattı.

Gerek devlet işleri gerekse parti meseleleriyle ilgili pek çok görüşme ve toplantıyı da gerçekleştirdiğini ifade eden Erdoğan, “Türkiye’yi hedeflerine ulaştırana, milletimizi hak ettiği yere çıkartana kadar dur durak bilmeden çalışmaya, koşturmaya, terlemeye devam edeceğiz.” diye konuştu.

Namık Kemal’in, “Sana senden gelir bir işte dad lazımsa. Zaferden ümidin kes gayrıdan imdad lazımsa. Yüksel ki yerin bu yer değildir. Dünyaya gelmek hüner değildir. Bize gayret yaraşır, merhamet Allah’ındır. Hükmü ati ne fakirin ne de şeyhin, şahındır.” dizelerini hatırlatan Erdoğan, “Gayret bizden tevfik Allah’tandır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim gayrıdan imdat beklentimiz hamdolsun yok ancak bu ülkenin ekmeğini yiyen, bu ülkenin havasını soluyan, bu ülkenin tüm nimetlerinden sonuna kadar istifade eden bir güruh var ki onların ihanetlerinden çok muzdaribiz. Maalesef Türkiye’de ana muhalefet partisi olan ama yaptıklarıyla adeta ‘ana hıyanet partisi’ne dönüşen bir parti, daha doğrusu bu partinin başındaki zevat ve onun şürekası diyeceğimiz bir ekip var. Çünkü ben ülkesini, vatanını, milletini, devletini seven gerçek CHP’lilerin de bizimle aynı hissiyata sahip olduğuna inanıyorum. Her seferinde ‘Artık bu ana muhalefet partisini ve başındaki zatı bir daha gündemimize almayalım.’ diyorum fakat öyle şeyler yapıyorlar ki bunun karşısında susmanın vebal olduğunu görüyorum.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki zorluklardan hareketle Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği yeri küçümsediğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

“Hadi bizim sözlerimize kulak vermiyor da her gün televizyonlarda sabahtan akşama kadar yayınlanan Zeytin Dalı Operasyonu’nu da mı bu adam izlemiyor? Askerlerimizin elindeki yerli silahları da mı görmüyor? Her gün teröristlerin saklandıkları inleri başlarına geçiren kendi üretimimiz toplarımızın sesini de mi duymuyor? Geceleri gündüze çeviren kendi imalatımız çok namlulu roketatarlarımızın o görüntüsünden de mi etkilenmiyor? Semalardan eksik olmayan, her şeyiyle bize ait silahlı insansız hava araçlarımızdan da mı heyecan duymuyor?

Söylediği lafa bak, ‘Sen bir tane delikli tüfek yapamazsan, nasıl savaşacaksın’. Gaflete bak, zavallılığa bak. Türkiye bunları çoktan aştı. Onlar sizin ecdadınızın veya sizinkilerin zamanına ait olan bir süreçti. Artık biz bunları yapıyoruz. Askerlerimizin güvenli şekilde intikalini sağlayan Türk malı zırhlı araçlarımız da mı bu zata bir şeyler ifade etmiyor? Hani ‘Kulakları vardır duymaz, gözleri vardır görmez, dilleri vardır doğruyu söylemez.’ diye Rabbimizin bir ifadesi var ya, ancak o mesaja kulağı açık olanlar bundan nasibini alır. O mesajlara açık olmayanlar bundan nasibini alamaz. İşte bu zat tam böyle bir durumdadır. Diyelim ki bize olan husumeti muvazenesini bozmuş, onun için böyle konuşuyor; peki, işi ecdadımıza hakarete vardırmasına ne diyeceğiz? Neymiş efendim ‘Osmanlı hiçbir şey üretmemiş. Her şey Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmuş. Sonra gelenler onları da batırmış.’ Bunun adı idrak tutulması değilse düpedüz yalancılıktır, iftiradır.”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer Türkiye, savunma sanayinde son 15 yılda yaptığı atakları gerçekleştirmemiş olsaydı, bugün bırakınız Zeytin Dalı Harekatı’nı, kendi sınırlarımız içindeki terör operasyonlarını dahi yürütemez hale gelirdi.” dedi.

Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik, “Şimdi bu zata şöyle hızlı ve özet bir tarih dersi vermek artık vacip oldu.” ifadesini kullandı.

“İstanbul’da ‘Tophane’ diye bir semt var. Yalnız Kağıthane’yi Kağıttepe’ye çevirdiği gibi buraya da ‘Toptepe’ filan demeye kalkmasın.” diyen Erdoğan, “Buranın adı 500 yıldır Tophane. Acaba bu zat Tophane isminin nereden geldiğini biliyor mu?” dedi.

İstanbul’un fethinin hemen ardından burada kurulan dökümhanelerde devrin en gelişmiş toplarının üretildiğini; Fatih Sultan Mehmet Han’ın, diğer birçok meziyetinin yanı sıra bizzat kendisi top tasarlayan ve inşa ettiren bir savunma sanayi dehası olduğunu belirten Erdoğan, “Dönemin en hızlı en etkili savaş gemileri bizim tersanelerimizde üretiliyordu.” diye konuştu.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Asırlar boyunca ülkemizde gerçekten çok ileri düzeyde olan silah sanayisi, maalesef Avrupa’daki sanayi devriminin ardından gerilemeye başlamıştır. Buna rağmen 18. yüzyılda yeni bir atakla İstanbul ve çevresinde pek çok modern silah fabrikası kurulmuştur.

Bu zatın, Cumhuriyetle birlikte kurulduğunu sandığı Makine Kimya Endüstrisi Kurumu 1950’de bu isimle faaliyete geçmiştir. Ondan önceki ismi Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü. Osmanlı dönemindeki son ismi İmalatı Harbiyeyi Umumiye Müdürlüğü. Bir önceki ismi Tophane-i Amire Nazırlığı, ondan önceki ismi de Tophane-i Amire Müşirliği’dir. Bay Kemal, bunları duydun mu? Cumhuriyet döneminde yapılan iş, başkentin Ankara’ya taşınmasına paralel olarak askeri fabrikalar işinde Anadolu’nun ortasının tercih edilmesidir. Üstelik bu kurum, en büyük atağını, öyle onun anlattığı gibi CHP döneminde değil, bakın burası da çok önemli, Demokrat Partili yıllarda yaşamıştır.

Demin bahsettiğim ecdat, o bizim, ruhuyla bu işe sahip çıkan ecdadımız. Yoksa bunun zihniyetinin ceddi olan takım değil. Onların da bu ülkeye verdiği bir şey yok. Onlar hep yıktılar. Biz ise hep yaptık. Bu dönemde kurum sadece ordumuzun ihtiyaçlarıyla sınırlı kalmamış, tarım sektörü başta olmak üzere ülkemizin ihtiyaç duyduğu diğer alanlarda da üretime yönelmiştir.”

Erdoğan, Türk savunma sanayisinin en büyük atılımını geçen 15 yılda yaptığını dile getirerek, bugün gelinen nokta itibarıyla savunma sanayi içinde Makine Kimya Endüstrisi Kurumunun yerinin oldukça küçüldüğünü ifade etti.

Türkiye’nin, dünya çapında söz sahibi çok daha büyük güçlü savunma sanayi kuruluşlarının bulunduğunu bildiren Erdoğan, “Eğer Türkiye, savunma sanayinde son 15 yılda yaptığı atakları gerçekleştirmemiş olsaydı, bugün bırakınız Zeytin Dalı Harekatı’nı, kendi sınırlarımız içindeki terör operasyonlarını dahi yürütemez hale gelirdi.” değerlendirmesinde bulundu.

“Hamdolsun ülkemiz şu anda 6 milyar dolarlık üretim ve 2 milyar dolarlık ihracat kapasitesi bulunan bir savunma sanayisine sahiptir ama CHP’nin bunlardan, bu atılan adımlardan haberi yok.” diyen Erdoğan, sözleşmeye bağlanan veya sözleşme öncesi çalışmaları süren savunma sanayi projelerinin 60 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını anlattı.

Erdoğan, “Önceliğimiz, her türlü savunma sanayi ihtiyacımızı ülkemizde geliştirmek ve üretmektir. Aciliyeti olan konular dışında savunma sanayisinde dışardan hazır ürün alımını tamamen terk etmiş durumdayız. Varsın üretime geçmesi biraz uzun sürsün ama mutlaka ülkemizin ürünü olsun anlayışıyla hareket ediyoruz.” diye konuştu.

Sadece İnsansız Hava Araçlarının safahatıyla, Altay tankının motor meselesinin bu yöntemin ne kadar gerekli olduğunu gösterdiğini kaydeden Erdoğan, “O kadar çok ürün ve bunları o kadar çok detayı var ki… Hepsini anlatmaya kalksak herhalde burada gecelere ulaşırız. Zaten sahada bunların çoğunu gururla görüyoruz, takip ediyoruz.” dedi.

“CHP’nin en önemli özelliği, milletimizin ortak değeri olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk istismarcılığıdır.” ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Her sıkıştıklarında ona, onun sözlerine başvurdukları gibi bugün de aynısını yapıyorlar. Başka sermayeleri kalmadı. Elbette ki millet olmanın birinci şartı özgürlüktür. Elbette ki savaş meydanlarındaki zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadan bağımsızlığın dayanağı haline getirilemezler. İyi de siz bu işin neresindesiniz? CHP’nin tek parti döneminde beri bu ülkede milletin ve devletin hayrına atılan her adımı engellemeye çalışmaktan başka bir icraatı, başarısı var mı?

Gazi Mustafa Kemal’in büyük bir ferasetle başlattığı savunma sanayi hamlesinin önünü ikinci dünya savaşı şartlarını bahane ederek adeta kesen, bununla da kalmayıp yapılmış olan işleri rafa kaldıran siz değil misiniz? Uçak fabrikalarımızı, motor fabrikalarımızı kapatan, ihracat bağlantılarını iptal ettiren siz değil misiniz? CHP, küçük aksaklıkları bahane ederek büyük heyecanla ve fedakarlıkla başlatılmış olan sanayi hamlelerini dinamitleyen siz değil misiniz? Öyleyse, bugün milletimizin karşısına çıkıp hangi yüzle bilgiden, üretimden, mertlikten bahsediyorsunuz? Ne mertliği? Siz önce terör örgütlerine verdiğiniz açık desteğin hesabını verin. Kimlerle, hangi yollarda nasıl yürüdüğünüzü bu millet gördü, görüyor.”

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “YPG terör örgütü değil vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur.” dediğini, terör örgütünü sahiplenen bir kişi olduğunu ifade etti.

YPG’nin, PKK’nın Suriye kolu olduğuna işaret eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun, şu anda Zeytin Dalı Harekatı’nı yürüten askere kurşun sıkan, sınır ötesinden yaptığı saldırılarla vatandaşların canına, malına, ibadethanesine kasteden terör örgütünü savunduğunu bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bunun genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, şusu busu vs. Hepsinin yaptığı da bu değil mi? Genel Başkanları böyle yapar da şürekası ondan aşağı mı kalır?” diye sordu.

CHP’nin genel başkan yardımcıları, grup başkanvekilleri, milletvekilleri, genel merkez yöneticileri, il başkanlarının da aynı koroya katılıp gittiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“(PYD terör örgütü değildir) diyerek, bize, PYD’den niçin rahatsız olduğumuzu soruyor. Gaflete bak. Bir başkası, ‘CHP nasılsa PYD’de öyle bir siyasi partidir. Bu gerçeği söylemekten çekinmemeliyiz.’ diyor. İstanbul’a bir il başkanı getirmişler, neresinden tutsanız elinizde kalıyor; teröristlere yönelik operasyonlarımızı, dünyaya sivil katliamı sunmak için zaten birbirleriyle yarışıyor. FETÖ’cüler derseniz, onları da Ankara’dan İstanbul’a yürüyecek kadar çok seviyorlar. Bunların o yanı da var. Kazdıkları çukurlarla vatandaşlarımızın hayatlarını zehir eden teröristleri, ‘barikat kuran arkadaşlar’ diye takdim eden bunlar değil miydi? Bölücü terör örgütünün siyasi uzantısıyla öyle iç içe geçmiş durumdalar ki ortak eylemden, seçime ortak girmeye doğru şu anda gidiyorlar. Hayırlı olsun, çok isabetli olur, yeter ki böyle bir kararı alsınlar. Atalarımız ‘İki çıplak bir hamama yakışır’ derler, bunlar da böyle. Bunlara da her türlü ortaklık, her türlü birliktelik yakışır.

FETÖ’ye avukatlık yapan, HDP ile kanka olan, PKK’nın izinden giden, PYD’ye övgüler savuran ana muhalefet ekibinin, sıra ÖSO’ya gelince, bakıyorsunuz bir anda bunların nevri dönüyor. Dünyada hiçbir devletin, hiçbir istihbarat kuruluşunun, hiçbir insan hakları örgütünün bulamadığı bir gerçeği bunlar keşfetmişler. Neymiş; ÖSO bir terör örgütüymüş. PYD’ye parti diyenlerin ÖSO’ya terör örgütü demesi bizi şaşırtmaz ama birilerinin kafasını karıştırabilir. ÖSO, terör örgütü değil, kendi vatanlarını savunan, içinde her meşrepten, her inançtan, her etnik kökenden insanın bulunduğu milli yapıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların kimi zaman açıktan, kimi zaman fısıltıyla söyledikleri bir husus bulunduğuna işaret ederek, buldukları her fırsatta, “Ülkemizdeki Suriyeliler niye kendi vatanlarını savunmak için savaşmıyor da biz oraya gidiyoruz.” diyerek, sürekli el altından fitne yaydıklarına dikkati çekti.

Arap’ı, Kürt’ü, Türkmen’iyle Suriye’deki kardeşleri için orada 7 yıldır nasıl mücadele verdiğini gayet iyi bildiklerini vurgulayan Erdoğan, CHP’nin bunu bilemeyeceğini, sadece kendilerine sufle edilen yalanlar neyse onlarla hareket ettiğini belirtti.

Erdoğan, önce yardımlar kesilerek, ardından DEAŞ bahanesiyle bu samimi mücadelenin nasıl sekteye uğratıldığını da çok iyi bildiklerini ifade etti.

ÖSO’ya terör örgütü diyenlerin, önce başını iki elinin arasına alıp düşünmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

“Benim Mehmedim ile orada bu özgürlük savaşını, kendi topraklarını koruma savaşını yürütenlere böyle bir yakıştırmayı yapmanın ne kadar alçakça olduğunu görmek lazım. Tamamı Suriyeli kardeşlerimizden oluşan ÖSO’nun Fırat Kalkanı Harekatı’nda nasıl fedakarca çarpıştığının yakından takipçisiyiz, şahidiyiz. Bu operasyonda ÖSO, şu ana kadar 614 şehit verdi, 2 binin üzerinde gazisi vardır. ÖSO, Zeytin Dalı Operasyonu’nda şu ana kadar 16 şehit, 100’e yakın gazi vermesine rağmen mücadelesini kahramanca orada da sürdürüyor.

Ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin, Zeytin Dalı Operasyonu’nun başlamasıyla askerlik şubelerine akın edip, bölgeye gitmek için başvurduklarını da biliyoruz. Çatışma bölgelerinde görev yapmaya, elini, kolunu sallayarak gitmek mümkün değil. Bunun için eğitim, teçhizat, lojistik, planlama lazım. Tıpkı kendi vatandaşlarımız gibi Suriyeli kardeşlerimizin de askerlik şubelerine yaptıkları başvuruları, bir kararlılık ifadesi olarak görüyor, hepsine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Şu an itibariyle bizim de Mehmetçiğimiz olarak şehitlerimiz var. Zeytin Dalı Operasyonu’nda şu ana kadar bizler de şehitler verdik ama kahir ekseriyetiyle ÖSO’nun şehitleri var.

Toplamda şu anda 646 teröristi etkisiz hale getirdik. Şu anda Burseya Dağı, tepesi düştü. Şimdi oradaki yakın tepeleri, dağları da inşallah Mehmetçiğimiz ÖSO ile beraber düşürmenin adımlarını atıyorlar. ÖSO kendi vatanlarını korumak için bir araya gelip, organize olmuş, bizim de desteklediğimiz, tıpkı Kurtuluş Savaşımızdaki Kuvayımilliye güçleri gibi bir sivil oluşumdur. Bu böyle bilinmeli.”

YORUM YAP