Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada zorlu bütçe maratonundaki gayretleri, sabrı ve dirayetleri için milletvekillerine teşekkür etti.
Büyükşehirlerin il kongrelerini sona bıraktıklarını, bunlar da tamamlandıktan sonra, Eylül ayı gibi büyük kongreye hazır olacaklarını dile getiren Erdoğan, böylece mahalli seçimler ile ardından yapılacak milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine, teşkilatları büyük ölçüde yenilemiş, mücadeleyi ve heyecanı tazelemiş olarak gireceklerini aktardı.
Erdoğan, bugüne kadar katıldığı il kongrelerinde gerek dışarıda toplanan vatandaşların ilgisini ve coşkusunu gerek salondaki partililerin heyecanını gayet iyi gördüğünü vurgulayarak, özellikle 2015’teki seçimlerle mukayese edilemeyecek oranda büyük bir coşku ve heyecanın göze çarptığına dikkati çekti.
En çok da Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde gördüğü samimi ilgiden memnuniyet duyduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bölücü terör örgütünün baskısı kalktıkça, buralardaki kardeşlerimizle olan gönül bağımızın yeniden güçlenmeye başladığı açıkça görülüyor. Bunu sadece bir başlangıç olarak kabul etmeli, terörle mücadeleden taviz vermeden, hizmet ve siyaset alanında da daha çok çalışarak, vatandaşlarımızın gönlünde zirveye çıkmalıyız.” diye konuştu.
Bugüne kadar 15 il kongresine katıldığını belirten Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım’ın da farklı illerde kongrelere katıldığını söyledi. Erdoğan, bu hafta sonu da Elazığ, Bingöl, Tokat ve Yozgat il kongrelerinde vatandaşlarla kucaklaşacaklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Geçmişte partimiz çatısı altında olup da bugün dışarıda başka havalarda gezen hiç kimsenin partimizle, hareketimizle ilgili söz söylemeye hakkı yoktur.” dedi.
Çukur eylemleri, 16 Nisan halk oylaması ve Kuzey Irak’taki gelişmeler karşısında gösterdikleri sağlam duruşun, bu bölgelerdeki vatandaşların ortak gelecek konusunda samimiyetlerinin ifadesi olduğunu belirten Erdoğan, “Şimdi sıra bölücü örgütün Suriye terör koridoru oluşturma projesini tamamen çökertmeye gelmiştir. Fırat Kalkanı Harekatıyla attığımız adımı, Afrin ve Münbiç’te devam ettirerek, ardından da tüm sınır boylarını güvene ve huzura kavuşturarak, bu süreci inşallah tamamlayacağız.” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte, bölgedeki vatandaşların daha güçlü desteğine ihtiyaç olduğuna işaret ederek, geçmişte attıkları adımları çok daha ileriye taşıyacak bir çalışmanın hep birlikte ortaya konulması gerektiğini söyledi.
AK Parti teşkilatlarında ve belediyelerde hayata geçirilen, halen de süren değişim sürecinin millet tarafından çok müspet karşılandığını dile getiren Erdoğan, bu durumun, AK Parti’nin milletle arasındaki ilişkiyi daha da güçlü hale getirmesi gerektiğine işaret ettiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte ülkeyi yöneten, ancak sonradan tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolan partilerin milletten uzaklaştıklarının farkına varamadığına dikkati çekerek, bunun sebebinin, enerjinin ve zamanın içe dönük mücadelelerde kullanılması olduğunu belirtti. Erdoğan, AK Parti’nin asla böyle bir hataya düşmediğinin ve düşmeyeceğinin altını çizdi.
“Bizim gücümüz, birliğimizden ve milletimizle olan bağlarımızı sıkı tutmamızdan geliyor. Bu iki unsura zarar verecek hiçbir davranışı, hiçbir tutumu, hiçbir sözü affetmemiz söz konusu olamaz.” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Aynı şekilde geçmişte partimiz çatısı altında olup da bugün dışarıda başka havalarda gezen hiç kimsenin partimizle, hareketimizle ilgili söz söylemeye hakkı yoktur. Herkes ağzını açmadan önce nerede bulunduğuna, kimlerle aynı safa geçtiğine dikkat etmelidir. Kem alette kemalat olmaz. Bunlar, milletimizle birlikte son 3-4 yıldır verdiğimiz hayati mücadelede en küçük bir desteklerini görmediğimiz, hatta çoğu defa karşı saflarda silüetleri beliren kişilerdir. Dünyada neler oluyor, ülkemizde neler oluyor, bununla ilgili bir sesiniz çıkmayacak, bu ülkede bir ‘evet-hayır’ referandumu yapılıyor ve partimiz burada ‘evet’ başlığını böyle atıyor ama bakıyorsunuz birileri de ‘hayır’ için kampanya yürütüyor. Kulislerde, şurada burada… Ve şimdi de kendilerinde söz hakkı görüyorlar. Kusura bakmasınlar. Bu birlikteliği, bu beraberliği, bu dayanışmayı zedeleyenler bilsinler ki artık bu kervanın samimi yolcuları değildir. Biz bu yola çıkarken ahdederek çıktık ve bu yola bu akitleşmeyle, bu ahitle çıkarken de şunu bir defa çok iyi bilmemiz lazım, sadakatin aslolan bir kavram olduğunu bilerek çıktık. Bu trenden düşenler, kusura bakmasınlar düştükleri yerde kalırlar ama bu da yoluna devam eder.”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kendilerine biçilen tek misyonun AK Parti’ye ve şahsımıza zarar vermek olduğunu göremeyecek kadar hırslarının esiri olanların hükmünü milletimiz zaten veriyor. Türkiye’nin istiklali ve istikbali için hayatını ortaya koyarak çalışanlarla, dikensiz bahçelerde kendi ikbali için yollara düşenlerin farkını milletimiz çok iyi biliyor.” dedi.
Erdoğan, bu süreçte kendilerine düşenin, kendi içlerini sağlam tutmak, hedeflerinden uzaklaşmamak, geçmişteki hatalardan uzak durmak olduğunu söyledi.
Meclis Grupları başta olmak üzere, tüm teşkilatlarının bu konuda anlayış ve güç birliğinde olduğunu görmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, “Kendilerine biçilen tek misyonun AK Parti’ye ve şahsımıza zarar vermek olduğunu göremeyecek kadar hırslarının esiri olanların hükmünü milletimiz zaten veriyor. Siz hiç merak etmeyin Türkiye’nin istiklali ve istikbali için hayatını ortaya koyarak çalışanlarla, dikensiz bahçelerde kendi ikbali için yollara düşenlerin farkını milletimiz çok iyi biliyor.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son grup toplantısından bugüne kadar gündemlerindeki en önemli meselelerden birinin de Kudüs olduğunu anımsattı.
Erdoğan, ABD’nin Kudüs’ü, İsrail’in başkenti olarak tanıma kararının hemen ardından başlattıkları yoğun diplomasi trafiğini, bunu açıklamalarının resmen yapılmasıyla birlikte hızla bir çalışma başlattıklarını anlattı.
İstanbul’da 13 Aralık’ta topladıkları İslam İşbirliği Teşkilatı olağanüstü zirvesinin, İslam dünyasının uzun zamandır ilk kez bir konu etrafında güçlü bir şekilde kenetlenmesine vesile olduğuna işaret eden Erdoğan, ikircikli davranan kimi ülkelerin de olduğunu kaydetti. Erdoğan, ancak genel görüntünün gelecekleri açısından ümit verici olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kırmızı çizgimiz olarak ilan ettiğimiz Kudüs’ün, Müslümanlar açısından taşıdığı değerin ve bu konuda göze alınabilecek fedakarlıkların boyutunun bazı devletler tarafından anlaşılamadığı görülüyor. İstanbul’daki zirvenin ardından konuyu, Birleşmiş Milletler platformlarında da sıkı şekilde takip ederek Kudüs’ün dünya gündeminin en üst sırasına çıkmasını sağladık. Rabb’imiz, ‘Sizin şer bildiklerinizde hayır; hayır bildiklerinizde şer olabilir’ buyuruyor. Kudüs meselesininde bu ilahi takdire uygun şekilde Müslümanlar için hayıra tebdil olacağına yürekten inanıyoruz. Bir süredir sadece düşlerimizde görmekte yetindiğimiz Kudüs ve Harem-i Şerif’i kollarımızdaki ve kalbimizle kucaklayacağımız günler inşallah uzak değildir.
Bunun birinci şartı ise önce Türk milleti olarak bizim kendi aramızdaki birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi güçlendirmemiz, ardından da tüm İslam dünyasının aynı feraseti gösterebilmesidir. Kudüs’ün Hz. Ömer’den sonraki ikinci fatihi Selahaddin Eyyubi, ‘Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarını yenemez.’ diyor. Bizim dostlarımızla kenetlenip tüm gücümüzü ve zamanımızı, düşmanlarımızla olan mücadelemize hasretme vaktimiz çoktan gelmiştir.”
Erdoğan, bunları söyleyince birilerinin, kendilerini, “ayrımcılıkla, ötekileştirmeyle, çoğulculuğa aykırı hareket etmekle” suçladığını ifade etti.
İstanbul’da önceki gün Bulgar cemaatinin, Türkiye tarafından restore edilen meşhur Demir Kilisesi’nin açılış törenini gerçekleştirdiklerini anımsatan Erdoğan, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Başbakan Binali Yıldırım ile farklı dinlerin Türkiye ve yurt dışındaki dini liderlerinin açılışa katıldığını anlattı.
Hükümetleri döneminde kilise, şapel, sinagog ve havra olarak 14 eseri restore edip, diğer dinlerin mensuplarının hizmetine sunduklarına işaret eden Erdoğan, Trabzon’da Sümela Manastırı’nın da restorasyonun sürdüğünü kaydetti.
“Eğer bizim ayrımcılık yapmak gibi bir niyetimiz olsa bu işlere niye girelim?” diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
“Öyle ya kimse bizi bunlara mecbur bırakmıyor. Bütün bu hizmetler inanç ve ibadet özgürlüğü konusundaki samimi duruşumuzun ürünleridir. Bizim teröre bulaşmamış, milletimizin birliğini, vatanımızın bütünlüğünü hedef almayan her türlü inanca, düşünceye kesinlikle saygımız vardır. Nitekim biz Kudüs’te sadece Müslümanların değil aynı zamanda her mezhepten Hristiyanların da haklarını savunuyoruz. Ecdadımız Hristiyan mezheplerinin her birine Kudüs’te kilise kurma ve faaliyet yürütme izni vermiştir. Asırlar boyunca ecdadımız barışı, huzuru bozmamak, diğer dinlerin mensuplarını rahatsız etmemek şartıyla Kudüs’te kimsenin ibadetine karışmamıştır, hepsini de güvence altına almıştır. Biz böyle bir ecdadın torunlarıyız.”
Erdoğan, Osmanlı’nın elinden çıktığı günden beri Kudüs’te ne huzur ne de barış olduğunu dile getirerek, hele hele İsrail’in kuruluşundan itibaren bölgede uygulanan devlet terörünün, insan hakları ihlallerinin zirvesi olduğuna işaret etti.
Batı ülkelerinin özellikle de ABD’nin himayesi altındaki İsrail’in şımarıklıklarının bölge ile birlikte tüm dünyayı bir felakete doğru sürüklediğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
“Böyle bir zulmün ilanihaye sürmesi ve karşılıksız kalması mümkün değildir. Biz tüm samimi dostlarımıza bu ikazı yapıyoruz. Çok geç olmadan bölgede adil ve sürdürülebilir yeni bir düzenin kurulması en büyük temennimizdir. Bu çerçevede sonuna kadar Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya, onların haklarını, hukuklarını korumaya devam edeceğiz. Türkiye, İslam dünyası ve insanlık olarak Kudüs imtihanını başarıyla vermek mecburiyetinde olduğumuza inanıyoruz. ”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “15 Temmuz darbe girişimini ülkemizde başaramayanlar, şimdi farklı darbe girişimlerinin arayışı içerisindeler. Şu anda Amerika’daki malum dava, işte bir siyasi içerikli darbe girişiminin adresidir.” dedi.
Erdoğan, geçen yılın son haftasında Sudan, Tunus, Çad ve Fransa’yı ziyaret ettiğini hatırlatarak, ziyaretlerin çok yönlü dış politika anlayışının somut örneği olduğunu vurguladı.
Geçmişte Türkiye’nin çok uzun bir dönem boyunca adeta tek yönlü, tek boyutlu, bağımlı bir dış politika izlemeye mecbur bırakıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“AK Parti hükümetlerinde kardeş coğrafyalardan başlayarak, dünyanın tamamına yayılan bir açılım projesini biz hayata geçirdik. Hemen yanı başımızdaki Ortadoğu ülkeleriyle yıllarca küllenmiş, ihmal edilmiş hatta kasıtlı olarak sabote edilmiş ilişkilerimizi düzeltmek için yoğun çaba harcadık. Hamdolsun, çok güzel neticeler de aldık. Suriye ve Irak’ta yaşanan istikrarsızlıktan bizi hedeflerimizin gerisine düşürmüş olsa da bu bölgeyle toplumlar zemininde güçlü bir kucaklaşma yaşadığımızı kimse inkar edemez. Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya coğrafyası hem tarihi hem insani olarak zaten ayrılmaz bir parçamızdır. Bu geniş coğrafyada ecdat yadigarı maddi manevi tüm hatıralara sahip çıkarak, kardeşlik hukukumuzu canlandırdık, güçlendirdik. Güney Amerika’dan doğu Avrupa’ya kadar bu anlayışla ayak basmadık yer bırakmıyoruz.”
Afrika ziyaretlerinin ayrı bir yeri olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Afrika’nın üçüncü bin yılın yıldızı olacağını bildirdi. Afrika’nın Türkiye olarak yıllarca ihmal edilen, adeta Batılı sömürgecilerin kanlı pençelerine terk edilen bir coğrafya gibi görüldüğüne işaret eden Erdoğan, “Bu kıtadaki büyükelçiliklerimizin sayısı neydi biliyor musunuz? 12, fakat şimdi biz 2005 yılını Afrika yılı ilan ettik, Afrika yılı ilan ettikten sonra yoğun bir çalışmaya başladık. Şu anda Afrika’daki büyükelçilik sayımız 41 oldu. Hedef Afrika’da büyükelçiliğimizin olmadığı ülke inşallah bırakmayacağız.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, THY’nin kıta genelinde 51 noktaya uçuş yapmasını sağlayarak yepyeni bir dönemin kapılarını araladıklarını belirtti.
Afrika’ya bir adım atıldığında, onların koşarak geldiğini aktaran Erdoğan, Afrika ülkelerinde sokaklarda insanların ellerinde Türk bayrakları ile coşkulu bir şekilde kendilerini karşıladığını anımsattı. Ziyaretleri sırasında farklı heyecanlar yaşadıklarını belirten Erdoğan, “İşte bunları bırakmayacağız. Bunları takip edeceğiz, bunların üzerine üzerine gidip, muhabbet sofralarımızı inşallah zenginleştireceğiz.” dedi.
Fransa’ya gittiğinde de oradaki Türkiye vatandaşlarıyla, Türkiye’de yatırımları olan güçlü kuruluşların temsilcileriyle bir araya geldiklerine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Samimi görüşmelerle Türkiye, Fransa arasındaki ilişkilerin geleceğe yönelik olumlu neticelerinin inşallah adımlarını attık. Tüm bu hadiseler bize sorumluluğumuzun ne kadar büyük ve aynı zamanda önümüzdeki ufkun da ne kadar geniş ve ne kadar bereketli olduğunu gösteriyor. Demek ki durmak yok… Türkiye’nin imkanlarını, enerjisini ve zamanını teksif etmesi gereken yerler işte buralar. Şimdi önümüzde Latin Amerika ülkeleri var, inşallah oralara da gideceğiz. Yani biz bir kapalı iç politikayla dünyada yer edinmeyeceğiz, tam aksine çok ciddi bir açılım politikayla dünyaya inşallah yayılacağız. Türkiye’yi bir yandan terör örgütlerinin saldırılarıyla, bir yandan ikili ve uluslararası ilişkilerdeki oyunlarla, bir yandan ekonomik kumpaslarla dize getirmek isteyenlerin asıl amacı bizi işte bu vizyondan uzaklaştırmaktır. Onun için her fırsatta ne diyorum, biz üzerimize salınan terör örgütlerini tepeleriz hem sahada ve masada iddialarımızı ortaya koyarız hem ekonomimize sahip çıkarız hem de asıl hedeflerimizi muhafaza ederiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konunun üzerinde hassasiyetle durmak istediğini belirterek, şunları kaydetti:
“15 Temmuz darbe girişimini ülkemizde başaramayanlar, şimdi farklı darbe girişimlerinin arayışı içerisindeler. Şu anda Amerika’daki malum dava, işte bir siyasi içerikli darbe girişiminin adresidir ve bu öyle sureta atılmış bir adım veya yapılmakta olan bir dava değildir. Türkiye’yi güya kendilerine göre ekonomik noktada sıkıştırmak, güya kendilerine göre FETÖ ile CIA ile öbür tarafta FBI ile sıkıştırmak suretiyle Türkiye’ye kendilerine göre bir sıkıştırma operasyonudur. Fakat bu da tutmayacak, bunu da başaramayacaklar.”