Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Bursa’da infaz koruma memurlarının içinde bulunduğu otobüse yapılan terör saldırısını anımsattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bursa’da terör saldırısında şehit olan infaz koruma memurumuza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.” şeklinde konuştu.
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan ramazan-ı şerifi tebrik eden Erdoğan, artık mağfiret günlerinin sonuna yaklaşılan ramazan ayının içinde Kadir Gecesi’ni de barındıran af günlerinin ve ardından idrak edilecek Ramazan Bayramı’nın hayırlara vesile olması temennisinde bulundu. Ramazanın rahmet, bereket ve mağfiret ayı olmanın yanı sıra helalleşme, kucaklaşma, dargınlıkları, kırgınlıkları da giderme vesilesi olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ay birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin gücünü yeniden idrak etme, kavrama ayıdır. AK Parti teşkilatları olarak bu kutlu ayı önemine ve manasına mütenasip bir şekilde ihya etmenin gayreti içerisindeyiz. İftar buluşmalarımızla, hane ve esnaf ziyaretlerimizle, sahur programlarımızla toplumumuzun tüm kesimleriyle gönül bağlarımızı sağlamlaştırmaya çalışıyoruz. Parti teşkilatlarımız ana kademesiyle, kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla hamdolsun bereketli bir ramazan ayı geçiriyor. Arkadaşlarımız fakir fukaranın, garip gurebanın, mazlum ve mağdurların kapısını çalıyor, dertlerine derman, sıkıntılarına ortak oluyor. Muhalefetin ramazanın manevi atmosferini zehirleme çabalarına rağmen, bu mübarek günleri en güzel ve en verimli şekilde yaşamaya özen gösteriyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit yakınları, emniyet mensupları, askerler, sanatçılar, sporcularla yediden yetmişe milletle bir araya gelerek hasbihal ettiklerini, sevinç ve üzüntülerini paylaştıklarını ifade ederek şunları kaydetti:
“Muhalefet yandaşlarıyla birlikte Boğaz manzaralı beş yıldızlı lüks otellerin kral dairelerinde halkçılık oynarken biz kendi vatanseverlerimizle birlikte vatandaşlarımızın yanında gönül coğrafyamızdaki ihtiyaç sahiplerine de ulaşmanın mücadelesini veriyoruz. Sivil toplum kuruluşlarımız ve vakıflarımız milletimizin alicenaplığının bayraktarları olarak dünyanın dört bir köşesine yardım ulaştırıyor. Ukrayna’dan Afganistan’a, Yemen’den Somali’ye, Arakan’dan Suriye’ye kadar pek çok kriz bölgesinde Kızılay’ımız, AFAD’ımız, Türkiye Diyanet Vakfımız canla başla çalışıyor. Aklı ve vicdanı kararmışların hezeyanları, bizi doğru bildiğimiz yolda yürümekten alıkoyamaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in “Dik dur. Yıldızların altında nasıl başı eğik durursun? Hangi yoldan gidersen git, sonunda ölüm bekliyor. Sen de öleceksin, bu dünya da ölecek, bu yüzden dik dur.” sözlerini anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet, biz de her hal ve şart altında dik duracağız. Allah’ın rızasını kazanma ve milletimizin duasını alma dışında hiçbir karşılık beklemeden ülkemize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Bizim ilham ve güç kaynağımız da tek muhatabımız da milletimiz.” dedi.
“Hiç kimsenin milletimizle aramıza girmesine müsaade etmedik etmeyeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 20 yıldır olduğu gibi muhalefetin fitne ve gerilim siyasetini, basiret ve aklıselimle savuşturacaklarını; milletin fertleri arasına nifak tohumları ekilmesine izin vermeyeceklerini söyledi.
Erdoğan, “Ezelden ebede uzanan bin yıllık kardeşliğimizin, muhalefetin siyasi hesaplarına kurban edilmesine asla göz yummayacağız. Bu amaçla AK Parti teşkilatları olarak kardeşlik ve kucaklaşma seferberliği başlatıyoruz. İçinde bulunduğumuz mübarek ayın gönüllerimizi yumuşatan ikliminden de istifade ederek besmelemizi çekip yeni bir heyecanla yeni bir azimle tekrar yola revan oluyoruz.” diye konuştu.
2023 seçimlerine kadar devam edecek bu yolculukta kapısı çalınmadık hane, hali hatırı sorulmadık insan bırakmayacaklarını belirten Erdoğan, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, hiçbir ayrım yapmadan, hiç kimseyi dışlamadan, 85 milyonun her bir ferdine ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi.
Erdoğan, “Bilhassa bir dönem partimiz içinde yer almış, AK Parti çatısı altında bu ülkeye hizmet etmiş ancak daha sonra farklı sebeplerle teşkilatlarımızdan kopmuş kardeşlerimize ulaşmaya özel önem ve öncelik veriyoruz. Dava kardeşliğimizi yeniden perçinleyerek, kalbi Türkiye için çarpan herkesle irtibatlarımızı güçlendirmeyi istiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Büyük ve güçlü Türkiye idealine inanan herkesi, tüm farklılıkların ötesine geçip “Türkiye” ortak paydasında buluşturmayı arzu ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’den Ukrayna’ya kadar dört bir yanımızda yaşanan hadiseler, AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın, Türkiye’nin kilit taşı olduğunu göstermiştir. Ülkemizin 2023 hedeflerini hayata geçirebilecek yegane vizyonun AK Parti ve Cumhur İttifakı’nda olduğu anlaşılmıştır.” dedi.
Erdoğan, “Coğrafyamız kan ağlarken, komşularımız savaşırken, hemen yanı başımızda çocuklar, kadınlar ölürken, tüm dünya son yarım asrın en büyük ekonomik krizi ile boğuşurken, muhalefetin ve 6 artı 1’li masanın tek derdi birbirine gol atmak, sosyal medyadan birbirlerine ayar vermek, laf yetiştirmektir. Sadece geçtiğimiz hafta yaşanan tartışmalar bile zillette izzet aranamayacağı bir kez daha ispatlanmıştır.” diye konuştu.
Yine bu sürecin, muhalefetin, 28 Şubat ittifakının, kendi menfaatlerinden ve hırslarından başka hiçbir gayelerinin olmadığını ortaya çıkardığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle, milletimiz masayı kimin kurduğunu, kimin yönlendirdiğini, masanın altında kimlerin olduğunu, masada hangi kirli pazarlıkların döndüğünü gayet iyi biliyor. Daha en basit en temel meselelerde bile uzlaşamayan çeşitli grupların, ülkenin ve milletin hayrına hiçbir adım atamayacaklarını insanımız çok iyi görüyor.
Vatandaşlarımız 6 masanın her gün bir yenisi patlayan skandallarını, bol entrikalı, bol aldatmacalı, bolca yalan, ihtiras ve ihanet dolu bir pembe dizi gibi kimi zaman gülerek kimi zaman da utanarak takip ediyor. Burada şu hakikati çok açık ve net ifade etmek istiyorum: Sürekli kavga eden, sürekli birbirlerine çelme takan, sürekli kapris ve kumpas peşinde koşan 28 Şubat ittifakı, bırakın 2023 seçimlerini Allah’ın izniyle 2023’ü bile göremeyeceklerdir. Siyaset mühendislikleriyle siyasetçilik oynayanlar, son 20 yıldır defalarca olduğu gibi yine başaramayacaklar yine eski hezimete uğrayacaklardır.”
Türk milletinin demokratik kazanımlarına el koymak isteyenlerin, tıpkı daha öncekiler gibi yine kaybedeceklerini, tarih sahnesinden silinip gideceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu süreçte bize düşen sadece daha çok çalışmak, daha fazla sahada olmak, milletimizle gönül bağımızı daha da güçlendirmektir.
Türkiye’de siyasetin adresi ile merkezi de AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır. AK Parti’nin kapıları, ülkemize siyaset yoluyla hizmet etmeye çalışan herkese sonuna kadar açıktır. Türkiye için hayal kuran, bu ülke için planı projesi olan tüm insanlarımıza, AK Parti çatısı altında yer vardır. Çünkü biz 11,5 milyona ulaşan üye sayısıyla sadece ülkemizin en büyük, en kuşatıcı, en geniş tabanlı siyasi partisi değil biz aynı zamanda Türkiye’nin en büyük ailesiyiz. Buradan tüm kardeşlerime, tüm vatandaşlarıma, özellikle de gençlerimize samimi bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin büyük ve güçlü Türkiye’yi birlikte kuralım. Gelin son 20 yılında olduğu gibi ülkemizin geleceğine de damgayı beraber vuralım. Ülkemizi 2023 hedeflerine, 2053 ve 2071 vizyonuna beraber taşıyalım. Gelin, bu mübarek Ramazan günlerinde saflarımızı sıklaştıralım, dayanışmamızı artıralım, birlik ve beraberliğimizi güçlendirelim. Gelin kavlimizi yenileyelim, ahdimizi tazeleyelim, kalplerimizi birbirimize yeniden çok sıkı bir şekilde kenetleyelim.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yıllarda, ramazan aylarını ya salgın ya savaş ya da Müslümanlara yönelik saldırıların gölgesi altında yaşadıklarını ifade etti. Salgın döneminde camilerin, sofraların, hanelerin mahzun kaldığını dile getiren Erdoğan, bu ramazanı da Rusya-Ukrayna kanlı savaşının trajik görüntüleri eşliğinde karşıladıklarını söyledi. Son günlerde ise ilk kıble, Mekke ve Medine’nin ardından üçüncü mübarek şehir olan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine yönelik yeni saldırılar sebebiyle yüreklerin bir kez daha dağlandığını belirten Erdoğan, “İsrail’den hangi düzeyde olursa olsun görüştüğümüz her yetkiliye, her siyasi ve dini lidere Kudüs’ün statüsü ve Mescid-i Aksa’nın mahremiyeti konusundaki hassasiyetlerimizi daima açıkça söyledik, söylüyoruz. Aynı şekilde uluslararası toplumu, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere her platformda Filistinlilere yapılan haksızlıklara ve uygulanan zulme karşı duyarlı olmaya, harekete geçmeye davet ettik, etmeyi de sürdüreceğiz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyadaki pek çok devletin ve toplumun Kudüs merkezli bu sorunun mahiyetini anlamakta hala zorlandığını gördüklerini ve düşündüklerini anlatarak şöyle devam etti:
“Şayet bu sorunun mahiyeti ve yol açabileceği felaketler bilindiği halde kasıtlı olarak bu şekilde davranılıyorsa o zaman işin içinde başka niyetler başka hesaplar var demektir. Bizim BM üyeliği tescillenmiş ve tarafımızdan tanınmış her devlet gibi İsrail’le de küresel, siyasi, ekonomik, sosyal parametrelere uygun ilişkilerimiz vardır, olacaktır. Afrika’nın, Asya’nın, Güney Amerika’nın, okyanusların ücra köşelerindeki devletlerle bile ilişkilerimizi geliştirmenin yolunu ararken, coğrafyamızın en önemli bölgesindeki bu devleti görmezden gelemeyiz. Filistin davasını etkin savunmanın yolunun da İsrail ile makul mantıklı, tutarlı, dengeli bir ilişki sahibi olmaktan geçtiği açıktır ancak bu demek değildir ki Kudüs’te ve diğer Filistin topraklarında yaşanan zulümlere, kutsallarımıza yönelik saldırılara yıllardır süren işgallere göz yumacağız, rıza göstereceğiz. Asla. Her ne kadar Mescid-i Aksa’nın 1969 yılında alçakça yakılmaya çalışılmasının ardından kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı dahi bu meseleye yeteri kadar sahip çıkmıyor olsa da biz kendi tarihimizin, vakarımızın, inancımızın gereğini yerine getirmeyi sürdüreceğiz.
Küresel ve bölgesel ihtiyaçların gereği olarak İsrail ile siyasi ve ekonomik ilişkileri geliştirmek için attığımız adımlar başkadır, Kudüs davamız başkadır. Atamız Selçuklu, ‘Kudüs’ten bana ne?’ dememiş, asırlarca Haçlı Seferleri’ne karşı bu davaya gövdesini set yapmıştı. Atamız Osmanlı, ‘Kudüs’ten bana ne?’ dememiş, fethinden itibaren bu toprakları ellinin, başının, kalbinin üstünde tutmuştu. Ecdadımız asırlar boyunca dört bir yandan gelen saldırılara karşı bu toprakları korumuş, şehirlere ve kadim eserlere sahip çıkmış, velhasıl tarihin ve inancının üzerine yüklediği tüm vazifeleri yerine getirmiştir.”
Kudüs’ten çekilen son Osmanlı birliğinin geride bıraktığı artçılardan son nefesine kadar Mescid-i Aksa’daki nöbetini sürdüren Iğdırlı Hasan Onbaşı’nın hikayesinin herkesin kalbindeki sızının ortak ifadesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Tüm dünya sessiz kalsa bile biz Kudüs davasını, Mescid-i Aksa’ya sahip çıkma irademizi en yüksek sesle tekrarlamayı sürdüreceğiz.” dedi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile telefonda görüştüğünü anlatan Erdoğan, “Telefon görüşmelerinde bu konudaki duruşumuzu ve tavrımızı kendilerine ifade ettik. Temennimiz şu mübarek günlerde Kudüs’te yaşanan zulümlerin son bulması, bölgede yaşayan Müslüman’ıyla, Hristiyan’ıyla, Musevi’siyle herkesin kendi inancına göre huzur içinde hayatını sürdürmesidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, terör örgütünün Irak’ın kuzeyinde işgal altında tuttuğu bölgeleri teröristlerden tümüyle temizlemeye yönelik harekatlarına bir yenisini daha eklediğini belirtti. Terör örgütünün saldırıları için üslenme ve hazırlık yeri olarak kullandığı bölgelere yönelik hava ve kara unsurları vasıtasıyla kapsamlı bir operasyon başlatıldığını dile getiren Erdoğan, “Harekat sırasında şehit olan iki kahraman askerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Ailelerine sabırlar niyaz ediyorum. Mekanları cennet olsun inşallah. Rabb’imiz sevgili Habib’ine, komşu eylesin.” duasında bulundu.
“Pençe Kilit adı verilen bu harekatla amacımız, hem Irak topraklarını terör örgütünün tasallutundan arındırmak hem de ülkemizin sınır güvenliğini garanti altına almaktır.” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Irak merkezi hükümeti ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile yakın işbirliği içinde yürüttüğümüz bu harekata katılan kahraman askerlerimize Rabb’imden başarılar diliyorum. Rabb’im hepsini de esirgesin, korusun, muzaffer eylesin. Gazaları mübarek olsun. Bu harekat vesilesiyle Türkiye’nin kimsenin topraklarında gözü bulunmadığını, tek amacının sınırlarının güvenliğini ve sınır komşularının istikrarını sağlamak olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Komşularımızın güven ve huzur içinde yaşayabilmeleri için toprak bütünlüklerini ve siyasi birliklerini güçlendirmelerine katkı verecek her türlü çabayı gösteriyoruz, göstermeyi de sürdüreceğiz. Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de aynı gaye ile hareket ediyoruz. Tabii bu noktaya bir anda gelmedik. Yaklaşık 40 yıllık terörle mücadelemizde, uzunca bir süre komşularımızın kendi sınırları içindeki terör örgütlerinin üstesinden kendilerinin gelmelerini istedik ve bekledik. Bu anlayışla da mücadeleyi kendi topraklarımızda yürüttük. Maalesef biz içerde ne yaparsak yapalım, sınır dışında toplanan, eğitilen, teçhiz edilen, ülkemize sızdırılan teröristlerin kökünü tam manasıyla kazıyamadık.”
Bataklık kurumadığı için sivrisineklerin sürekli çoğaldığını söyleyen Erdoğan, “Döktükleri kan ve verdikleri zarar sürekli arttı. Bölgemizle ilgili hesapları olan güçlerin ve onların güdümündeki vesayet odaklarının da bu kötü gidişteki payını elbette göz ardı etmiyoruz.” dedi.
Erdoğan, bunun değerlendirmesini de yaparak bir süre önce terörle mücadele konseptini ve milli güvenlik stratejisini değiştirdiklerini belirtti. Yurt içinde askerle, istihbaratla, polisle, jandarmayla ve güvenlik korucularıyla yoğun bir mücadele başlattıklarını anımsatan Erdoğan, “Hamdolsun bu stratejinin etkisini de kısa sürede gördük. Terör örgütlerini artık ülkemiz içinde eylem yapamaz hale getirdik. Sınırlarımızın güvenliğini, terör örgütlerini bulundukları yerlere doğru genişleterek sızmaları ve kaçışları büyük ölçüde engelledik. Güney sınırlarımız boyunca doğuya doğru yürüttüğümüz harekatlar ve operasyonlar işte bu amaca matuftur.” diye konuştu.