Değerli okurlarım;

31 Mart 2019 Pazar günü yapılması planlanan yerel seçimlere 4 ay kadar bir zaman kaldı.

Seçimlerden önce YANİ ŞİMDİLERDE MİLLETİN HALİNE BİR BAKMAK GEREKİRSE…

Asgari ücretin 1600 lira gibi komik bir rakam olduğu şu günlerde, asgari ücretle yaşamak zorunda olan insanların hali içler acısı…

1600 lira gibi komik bir rakamla yaşamak zorunda olan insanların neredeyse tamamı borç içerisinde ve yine bir çoğunun kapısında icra üstüne icralar var.

Şimdi bu satırları okuyan ve bir eli yağda bir eli balda bir hayat süren bazı insanlar “yahu ayaklarını yorganlarına göre uzatsınlar” gibi komik ötesi söylemlerde bulunacaklar…

Değerli okurlarım;

Asgari ücretle yaşamak zorunda olan bir çok insanın evinde ayağını yorganına göre uzatacak bir yorganı dahi yok, olanlarında yorganı her geçen gün daha da çekiyor.

1600 lira gibi komik bir rakamla yaşamanın neredeyse imkansız olduğu ülkemizde, insanlar evlerinde açlık sınırında, hatta aç yaşıyorlar…

Sayıları her geçen gün daha da artan Suriyeli mülteciler ise Türkiye’de Türklerden daha rahat bir yaşam sürmeye devam ediyorlar…

İnsanlar “keşke bende Suriyeli bir mülteci olsaydım” der hale geldiler…

Değerli okurlarım;

Ülkemiz de üretimin yok denecek kadar az olduğu bu günlerde, zam üstüne zamların insanımızı ezdiği ve neredeyse aç kalmaya yaklaştırdığı bir ortamda yaşamak zorundayız…

Her geçen gün insanlarımızın kullanmak zorunda olduğu ürünlere A dan Z ye gelen zamların ne zaman ve nasıl duracağını şimdilik bilemiyoruz.

Bildiğimiz tek şey; aziz Türk milletinin her geçen gün daha da fakirleştiği ve yaşayamaz hale geldiğidir.

Ekonomik olarak saldırı altında olduğumuz günlerde dövizin yükselmesini bahane ederek fiyatlarını hat safhaya çıkartanlar, dövizin düşmeye başladığı ya da aynı seviyede seyrettiği bu günlerde arttırdıkları fiyatları neden düşürmediklerini anlamak neredeyse imkansız bir hale gelmiştir.

Bunu yapanların cezaları ise çok hafif ve komik düzeydedir.

Devletimizin acilen bu işleri yapanları daha sıkı kontrol etmesi ve bedelini ödetmesi ise en büyük temennimizdir.

Milletimizi Fakirlik ve çaresizlik içerisine düşürmek kimsenin haddi değildir.

Ceza ve ödül, birbiriyle kardeştir.

Yapılan iyi işler en yüksek seviyede ödüllendirilmeli, yapılan kötü işler ise en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

Yapılan iyi işler en yüksek seviyede ödüllendirilir, yapılan kötü işler ise en ağır şekilde cezalandırılırsa işte o zaman herkes ödül peşinde koşar ve ona göre hareket eder…

Değerli okurlarım;

Bugün baktığımızda 16 senelik süreçte para üstüne para koyan, mal üstüne mal koyan, varlık üstüne varlık koyan her kesimden insanı gördük.

Haksızca elde edilen kazancın, insanları nasıl yüceltip değerli hale getirdiğini gördük.

Yapılan hırsızlıkların cezasız kaldığını da gördük…

16 sene önce cebinde çay içmeye parası olmayan, ona-buna el açan insanların, şimdilerde milyarlarla oynayıp ona-buna çaka satar olduklarına şahit olduk.

Tüm bunlar olurken, olanın, her zaman olduğu gibi hayatını dürüst bir şekilde yaşayan insanlara olduğuna şahit olduk.

Mal, mülk, para bunlar gelip geçici şeyler elbette…

Şeref, haysiyet, onur ise ileride evlatlarımıza bırakabileceğimiz en değerli miras…

Para biter, mal yok olur gider, mülk yerle bir olur ama şeref ve haysiyet, şerefini ve haysiyetini koruduğun sürece sana ve ailene en önemli miras olarak kalmaya devam eder…

Değerli okurlarım;

Unutulmamalıdır ki bu dünya gelip geçici bir dünya, asıl dünya ahiret günü geldiğinde kurulacak olan dünya…

Bu dünyanın nimetlerine meyil edip, öbür dünyayı düşünmeden çalan, milletin parasını iç eden insanların diğer dünyada çekecekleri cezalar dilerim ki Allah’tan çok ama çok ağır olur…

Kalın Sağlıcakla…