Yerel seçimler yaklaşırken siyasi partilerin hepsi aday belirleme çalışmalarını tam gaz devam ettiriyorlar…
Yakın bir zaman içerisinde bu adaylar netleşecek ve ülke yeni bir seçim sattı mahalline girecek…
Bu süre içerisinde çeşitli sosyal medya hesaplarında genellikle seçimden seçime meydana çıkan, seçimden son neredeyse kayıp aranıyor ilanı verilecek olan bazı zatlar birer-birer yeniden ortaya çıkmaya başladılar ve ilginç paylaşımlarla aday seçimlerinde kendilerince ağırlık falan koyma gayreti içerisine girdiler.
Kendilerini seçim dönemlerinde gecesini gündüzüne katarak mensubu olduğu siyasi parti için çalışan teşkilat mensuplarının üzerinde görme gafletinde olan bu zatların kim ya da kimler olduğu genel olarak herkesçe malum…
Gelelim bu yazıyı yazma gereği duymama neden olan ve fikrimce çok komik bulduğum bir paylaşım…
Bakınız bir dernek üyesi arkadaşımız bir başkasının paylaşımını nasılda ballandıra ballandıra yazmış ve altına yapılan yorumlarda da o zatın cümlelerinin savunmasını yapmış.
O dernek üyesi arkadaşın adını buradan verme gereği duymuyorum zira o kendisini gayet iyi biliyor…
Gelelim kanaatimce komik olan o paylaşıma…
Dernek üyesinin paylaşımı: “Aday tespitleri yapılırken o şehirlerin ileri gelenlerinin fikri alınmalı ve tavanın değil tabanın isteği olmalıdır. Halkın anlayamayacağı davranışlardan kaçınmalı ve AK Parti iktidarı liderin rüzgarını kesecek yanlış adaylarla yola çıkmamalıdır.”
Benim yazılan yazıya yorumum: Yukarıda ki yazıyı görür görmez, yazının altına hemen “Şehrin ileri gelenleri kimler? Daha farklı olarak kendisini şehirde yaşayan insanlardan daha ileri görenler kimler başkan?” şeklinde bir yorum yazdım ve yine o dernek üyesi arkadaş yazmış olduğum yoruma cevaben “kanaat önderleri” şeklinde bir yorum yazdı.
Şimdi değerli dernek üyesi kardeşim benim…
Bu ülke o kendisine şehrin ileri geleni yaftasını yapıştırıp sonra sokaklarda bir kahraman edasıyla dolaşıp, oraya-buraya caka satıp, seçim sahasını sadece verilen yemek davetlerinden ibaret sanan o zatlardan o kadar çok çekti ki akıllara zarar…
Benim takıldığım cümle “Aday tespitleri yapılırken o şehirlerin ileri gelenlerinin fikri alınmalı” cümlesi…
- Kim ya da kimler ki bu şehrin ileri gelenleri?
- Kendisini bu şehirde yaşayanlardan daha ileride gören ve bu şehirde yaşayan insanların değil de kendisinin fikrinin daha önce geldiğine inanan kimler?
Bak benim sevgili dostum; bu hayatta kimse kimsenin üzerinde falan değildir.
Bu ülke kendisini bu şehirde ya da bu ülkede yaşayan insanlardan daha ileride görenlerden çok çekti inan…
Gelelim belediye başkan adayı seçimlerine…
Yukarıda da ifade ettiğim gibi kimse halkın üzerinde değildir…
Halka hizmet hakka hizmettir.
Her kim ki kendisini halkın iradesinin üzerinde görürse siyasi çöplüğün en derininde yok olmaya mahkumdur.
Bu hayattaki en kötü huy kibirdir…
Kibirli insanı Allah değil şeytan sever…
Bir insanın içine o kibir belası girdiği an o insandan o saatten sonra hiç bir şey olmaz…
Hele ki bir insan kendisini şehrin ileri geleni falan olarak görüyorsa o insan gaflet ve dalalet içerisindedir.
Seçme hakkı, partisi için gecesini gündüzüne katıp kapı-kapı gezip oy isteyen, zamanını, parasını hiçbir menfaat gözetmeksizin partisi için harcayan, sahada koşan parti gönüllüleri var ya heh işte belediye başkan adayı seçme noktasında bu insanların hakkı bir ömür boyu bakidir.
Buna karşılık sadece seçim dönemlerinde meydana çıkıp, kendisini şehrin ileri geleni ya da kanaat önderi olarak falan gören, seçim çalışmalarını davetlerden ve yemek masalarından ibaret gören ve bunlar harici ortalıkta görünmeyen o sözde şehrin ileri gelenlerinin var ya belediye başkan adayı falan seçerken tek bir kelime dahi etmeye hakkı yoktur.
Şimdi kal sağlıcakla…
Kalın sağlıcakla…
