Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV ve Star TV’nin ortak canlı yayınında ekrana getirilen “Siyasi İşler Özel” programına katılarak, 24 Haziran seçimleri ve gündemdeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkünde gerçekleştirilen ve Ahmed Arpat’ın moderatörlüğünü yaptığı programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazeteciler Okan Müderrisoğlu, Serpil Çevikcan ve Mustafa Kartoğlu’nun sorularını cevaplandırdı.
“BUYURSUNLAR ŞİMDİ ER MEYDANINA”
Seçimler hakkında dile getirilen “Baskın seçim ve danışıklı dövüş” iddialarına yönelik bir soruya verdiği cevapta, ana muhalefetin erken seçim konusunu aylardır gündemde tuttuğunu, AK Parti olarak prensipleri arasında erken seçimin hiç olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhur ittifakını beraber olgunlaştırdığımız müttefikimizin bu açıklaması durumu değerlendirmemizi gerektirdi. Bunun üzerine durumu değerlendirelim istedik. Değerlendirdik ve böylece buraya geldik. Yoksa önceden böyle bir görüşme, sufle söz konusu değil. Nitekim yola da böyle çıkışımız oldu” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ana muhalefetin mademki böyle bir hırsı var, onların da hırsını filan şöyle biraz rahatlatalım istedik ve onun için adımı atalım, onlar da rahatlasınlar. Durmadan ‘er meydanı, er meydanı’ diyor, biz de ‘gel meydana’ dedik. Buyursunlar şimdi er meydanında inşallah milletimiz bedeli ödetecek, soracak” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE ULUSAL GÜVENLİĞİ İÇİN KENDİ GÖBEĞİNİ KENDİ KESİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim tarihini açıklarken telaffuz ettikleri risk ve tehditlerin neler olduğuna yönelik soruya cevabında Batının tehdit projeksiyonuna dikkat çekti. Suriye’de DEAŞ ile mücadele adı altında terör örgütlerine yardım edildiğini, bölgedeki 20 kadar üs üzerinden tonlarca silah getirildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de bu üsler kime karşıdır” dedi. NATO müttefiki Amerika’dan para ile silah alamadığımız hâlde onların terör örgütlerine silah yardımı yapmalarının sonucunda tehdidin stratejik ortaklardan geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında Türkiye’nin ulusal güvenliği için kendi göbeğini kendi kesmek zorunda kaldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim tarihini açıkladığı basın toplantısında kullandığı “Eski sistemin hastalıkları attığımız her adımda karşımıza çıkabiliyor. Bizim tercihimiz 2019 Kasım’ına kadar dişimizi sıkmaktan yanaydı” ifadelerinin ne anlama geldiğinin sorulması üzerine “bürokratik oligarşiye” dikkat çekti. Başbakanlığı döneminden itibaren bürokrasiye karşı adeta savaş verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu bürokratik oligarşi sizin atacağınız her adımda adeta bileklerinizde bir kelepçe, adımları attırmıyor” dedi. Bununla mücadelenin parlamenter sistemde bir yere kadar başarılabildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni sistemde kuvvetler ayrılığı noktasındaki gücün devleti bağlayan değil, destekleyen güçlendiren bir şekilde çalışacağını vurguladı.
“CUMHUR İTTİFAKI YERLİ VE MİLLΔ
Cumhurbaşkanı Erdoğan Milliyetçi Hareket Partisi ile ittifak protokolünün ana başlıkları hakkındaki bir soruya cevabında kendilerinin MHP ile normal şartlarda dahi azami müşterekleri olduğuna dikkat çekti. Buna karşın CHP ile doğru düzgün asgari müşterekleri bile bulunmadığını, bu partinin yeri geldiğinde teröristlerle el ele, kol kola birlikte yürüyebildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada önemli şeyin ittifakın yerli ve millî olması olduğunun altını çizdi. Ana muhalefetin ülkenin kalkınmasına bakış anlayışının yerli ve millî olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizi Batıya gidip sürekli olarak şikâyet eden bir ana muhalefet anlayışını millî olarak değerlendirebilir misiniz? Türkiye’ye sürekli olarak cephe açan ülkelere gidip sizi şikâyet eden bir siyasi partiyi millî olarak değerlendirebilir misiniz?” ifadelerini kullandı.
“ANA MUHALEFETİN BAŞINDAKİ ZAT BU YARIŞA GİRSİN”
Muhalefet cephesinin aday arayışı ile ilgili bir soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gönlüm daha doğrusu şahsen ana muhalefetin başındaki zatın burada olmasını ister, bu yarışa girsin” dedi. Kendisindeki yüksek özgüvene işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O zaman hiç endişe etmesin, başkasını aramasına filan da gerek yok, kendisi meydana çıksın değil mi? Milletin ona hangi oranda ne kadar oy vereceğini de görmesinde çok büyük fayda var. Bugüne kadar çok şeyler söyledi, yüzde 40 dedi, 40’ı alamadı, yüzde 25, aşağıda, oralarda kaldı. Ve niye ayrılayım, niye şöyle, niye böyle filan, bunları söyledi. Hadi gel, buyur, şimdi cumhurbaşkanlığı noktasında aday ol, bak bakalım millet sana ne kadar oy veriyor görelim” şeklinde konuştu.
“FRANSA’DA MACRON OHAL DÖNEMİNDE SEÇİM KAZANDI”
Seçimlerin Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde yapılmasının sakıncalarına yönelik iddialarla ilgili soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “OHAL dönemleri içerisinde Türkiye’de bugüne kadar seçimler yapıldı ve hep bir bahane olarak ortaya atıldı. Tam aksine OHAL seçimde bütün ortaya çıkacak muvazaaları da yok edecek bir tedbirdir ve burada herhangi bir sıkıntı tam aksine yaşanmayacaktır. Mesela OHAL’in olmadığı dönemlerde malum terör bölgesi diyebileceğimiz yerlerde çok sıkıntılar yaşandı. Vatandaşın can güvenliği yok, sıkıntı içerisinde sandığa bile gidemedi, onların oylarını birileri hemen onlar adına ne yaptı? Kullanmak suretiyle oralardan işte PKK destekli maalesef partiler seçildi. Fransa’da bile malum Macron OHAL döneminde seçim kazandı. Bunların dünyada örnekleri de var” şeklinde cevap verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye’deki seçim kampanyasının kendi ülkelerine taşınmamasına yönelik açıklamalarıyla ilgili soruya cevabında şunları kaydetti: “Büyük ihtimalle şu anda yurt dışındaki hazırlığımız tamam. Şöyle 10-11 bin kişilik bir kapalı spor salonunda –şu anda ülkeyi açıklamayacağım- orada uluslararası kuruluşun inşallah toplantısında bulunacağım ve orada Türk vatandaşlarıma sesleneceğim. Ve büyük ihtimalle de Avrupa’yı orada toparlayacağız, orada da inşallah bu konuşmamızı yapacağız. Demokrasi mücadelesi öyle kolay kolay kısıtlanabilecek, önü kesilebilecek bir mücadele değildir. Sizin bir yerde önünüzü keserler, öbür yerden çıkarsınız. Ama burada daha fazla da ismini anmama gerek yok. Tabii Avusturya’nın başındaki zatın attığı bu adımlar tamamıyla kendisine ters dönecek adımlardır, bunlar da bunun bedelini uluslararası toplumlarda ödeyecektir.”
FETÖ İLE MÜCADELE
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) sözde “Hava Kuvvetleri Komutanlığı imamı” firari Adil Öksüz’e ilişkin soruyu da cevapladı. Bu konuda takipte olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Takipteyiz. Son bilgiler, kendisinin burada hangi ülkede filan söylemem belki uygun olmaz ama iz sürüyoruz, bazı bağlantılar kurulmuş vaziyette. Temennim odur ki şu anda aldığımız istihbarat doğru çıkarsa herhâlde onunla ilgili adımı da attığımız gibi gerçekleştirmiş olacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan milletvekili listelerine FETÖ’cülerin sızma ihtimaline karşı yapacaklarının sorulması üzerine “Artık kolay değil. Çünkü çok hassasız. Yani biz her türlü bu noktada incelemeyi, araştırmayı, devlete eleman almadaki GBT gibi bunların hepsinin incelemelerini yaptırıyoruz, yaptıracağız. Ben, böyle bir sızmanın olabileceğine ihtimal vermiyorum” cevabını verdi.
Türk Silahlı Kuvvetleri içinde 3 bin kişilik kripto bir yapının tespit edildiğine yönelik bilgiler konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son döneme yönelik bu tespitler. Her an çalışmalar tabii devam ediyor. Değişik şeyler olabilir, olabiliyor. Tabii biliyorsunuz istihbarat herhâlde boşuna yok. İstihbaratın da kendine has bazı görevleri var ve içeride, dışarıda belli yerlerle iltisaklar vesaire. Tabii istihbarat konuşulursa istihbarat olmaktan çıkar. Şimdi 3 binle ilgili de böyle bir tüyo verirsek herhâlde bu da yanlış olur” ifadelerini kullandı.
“SON 3 YILDA 16 BİN 650 TERÖRİST ETKİSİZ HÂLE GETİRİLDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin ve terörle mücadele konusundaki sorulara yönelik olarak şunları kaydetti: “Şunu bir defa rahatlıkla söyleyebilirim; Biz şu anda belki şah damarını terörle mücadelede kesmiş olamayabiliriz ancak şah damarı çok ciddi bir darbe yedi ve kanamada. Bunu söyleyebilirim. Zira sayılar içeride, bakın ciddi manada düştü. Artık yüzlerle konuşuluyor ve bunlar tabii kısa bir sürenin değil, çok uzun süredir devam eden bir terörle mücadelenin ürünü. Bakın son 3 yılda yurtiçi ve Kuzey Irak’ta YPG, PKK ile mücadelede 16 bin 650 terörist etkisiz hâle getirildi.”
“Buna bu son operasyonlar dâhil mi?” şeklinde soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun son rakamlar olduğunu, Zeytin Dalı Harekâtı’nda 20 Ocak’tan bu yana 4 bin 254 teröristin etkisiz hâle getirildiğini dile getirdi.
Sözlerinin devamında DEAŞ’la mücadeleye ilişkin rakamları da paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde DEAŞ’la mücadelede Fırat Kalkanı Harekâtı’nda 3 bin 60 DEAŞ mensubu. Bu Sayın Macron’a duyurulur. Çünkü sık sık hep bizi DEAŞ’ı koruyan, böyle gösteriyor. Kendisine bunları anlattığım hâlde yine aynı şeyi söylüyor” dedi.
Yurtiçindeki operasyonlarda 146 DEAŞ mensubunun etkisiz hâle getirildiğini, DEAŞ’la iltisaklı 14 derneğin kapatıldığını, 53 bin 781 kişiye ülkeye giriş yasağı konulduğunu, 5 bin 540 kişinin DEAŞ’la bağlantılı olarak sınır dışı edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 bin 402 zanlının da gözaltına alındığını, 902’sinin tutuklandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Daha ne anlatayım? Bu mücadeleyi gerek DEAŞ, gerek PKK, gerek PYD, gerek YPG bütünüyle veriyoruz ve bundan sonra da bunu vermeye devam edeceğiz. Tabii burada benim elhamdülillah hamd ettiğim bir şey var, artık gerek polisimiz, gerek jandarmamız gerek silahlı kuvvetlerimiz, gerek güvenlik korucularımız bu konuda çok ciddi deneyim sahibi oldu. Güvenlik korucuları artık gençleştirildi. O babalar, onlar emekli edildi. Şimdi onların birçoğunun ya çocukları ya yeğenleri, onlar belli yaş gruplarının altında onlar bu güvenlik korucuları olarak çalışmaların içerisine dâhil edildi. Aklımda kaldığı kadarıyla 50 bine yakın öyle bir ekibimiz var ve bütün bunlar bu mücadelenin dağ taş demeden içindeler. Bu süreci kararlı bir şekilde devam ettiriyorlar.”
“AFRİN’DE KÜRT KARDEŞLERİMİZE YÖNELİK MÜCADELEMİZ OLMADI”
Afrin’in yeniden imarı konusunda ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, orada bir yönetimin oluşturulduğunu, yerli insanlarından oluşturulan ekiplerle çalışmaların sürdürüldüğünü, Türkiye’den bazı belediyelerin de kardeş şehir benzeri anlayışıyla hibeler yaptığını anlattı. El yapımı bombalar, mayınlara karşı da güvenlik güçleri tarafından çalışmaların yürütüldüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir an önce oranın idari anlamda da yapısının güçleneceğine inanıyoruz. Tecrübelerimizi, deneyimimizi onlara aktararak orayı kendi ayakları üzerinde durur hâle getireceğiz” dedi.
“Kürt kökenli vatandaşlarımıza dönük bu süreç içinde nasıl bir mesajınız olacak?” şeklindeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Benim ülkemdeki Kürt kardeşlerim, vatandaşlarımın bilmesi lazım, bizim Afrin’deki Kürt kardeşlerimize yönelik orada bir mücadelemiz olmadı. Biz, oradaki teröristlere karşı bu mücadeleyi verdik. Bu terörist Kürt de olabilir başka etnik unsurlardan da olabilir ama ağırlıklı kusura bakmasınlar burada Kürt etnik unsuruna mensup olanlar ağırlıkta ve yabancılar da bunların arasında var. Bunları da bilmeleri lazım. Batılılar da var. Bunların içerisinde Fransızlar var, bunların içerisinde ta bakıyorsunuz Arjantin’den falan gelme kişiler var. Bütün bunlarla beraber oluşturdukları bu terör örgütü bu mücadeleyi orada sürdürdü. Bunların içerisinde Amerikalılar var. Bütün bunlara karşı bu mücadele yürütüldü ve başarıyla da sonuçlandı.”
MUNBİÇ’TEKİ GELİŞMELER
Münbiç’e ilişkin ABD ile yapılan görüşmelerin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni Dışişleri Bakanı Pompeo henüz daha göreve tam manasıyla başlamadı ama ancak bazı açıklamalar geliyor. Fakat mesela Münbiç’le ilgili olarak aldığımız duyumlarda Fransızların, özellikle Münbiç’e yönelik bazı gayretlerinin olduğunu şu anda gözlemliyoruz” dedi.
“Asker gönderme mi?” şeklindeki soru üzerine “Evet. O yönde” cevabını veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şimdi tabii bu yaklaşım tarzı hoş değil ama zaten bunlar koalisyon güçleri olarak beraber hareket ettiler ama ne kadar kişiyle şu anda oradalar bunu bilemem. Fakat temennim odur ki bu noktada yani kendilerini üzecek bir iş yapmasınlar. Çünkü bu konuda oradaki aşiretler vesaire yüzde 90’ı oranın Arap’tır. Eğer onlar orada PYD’yle veya YPG’yle müşterek hareket etme durumuna gelirlerse aynen Afrin’de olan tablo orada da meydana gelebilir. Çünkü oranın yerli halkı ki ağırlıklı aşiretlerdir, bu aşiretler kesinlikle bunları kabul etmiyorlar. Hep bize gelen şey ‘Bizi bunlardan kurtarın’ ve ‘Biz burada her türlü mücadeleye hazırız’. Biz de onlara diyoruz ki Fransızlara, Amerikalılılara, ‘Bakın siz bize başta söz verdiniz, Sayın Obama bize söz verdi. Biz buradan en kısa zamanda çıkacağız, Fırat’ın doğusuna geçeceğiz. Siz de aynı şeyi söylediniz ama yapmadınız. Hâlâ yapmıyorsunuz. Eğer müttefiksek, bölgede müşterek bazı hareketlerin içine gireceksek gelin bu adımları beraber atalım. Yoksa kusura bakmayın.”
“TÜRKİYE’DE SEÇİM HİÇBİR ZAMAN ŞAİBELİ OLMAMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’den seçimlere yönelik yapılan eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti: “Bu beyanlara ben önem vermiyorum. Biz kendimiz bu konuda ne diyoruz, o önemlidir. Bugüne kadar AGİT sürekli gözlemcilerini göndermiştir ama Türkiye’de seçim hiçbir zaman şaibeli olmamıştır. Tam aksine bir Amerika bile bizim yaptığımız seçimleri yapamamıştır. Biz, yüzde 86 katılımla seçimler gerçekleştirmiş bir ülkeyiz. Onlara baktığınız zaman en kabadayısı yüzde 40, 45, 48 buralarda görürsünüz. Hatta Avrupa’da yüzde 35’lerde seçimler yapan ülkeler var. Onlar kendilerine baksın.”
“BİZİM ARTIK BARIŞA İHTİYACIMIZ VAR”
Ege’deki kayalıklar konusunda Yunanistan’ın gerginlikler ürettiğinin hatırlatılarak, “Nedir Yunanistan’ın amacı size göre?” şeklindeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Böyle üç tane kendini bilmez gelip de o kayalıklarda böyle bir bayrak asma yarışına, hastalığına nereden kapıldı? Siz bunu bilmiyor musunuz ki buralarda böyle bir şey yapılırsa anında cevabını bulacaktır. Nitekim bunu yaptılar ve anında da bizim SAT komandolarımız oraya müdahale edip oradan onların bayrağını indirip tekrar kayalıkları kendi hâline dönüştürdü. Yani biz bütün bu süreç içinde bir suların ısınması diye bir şeyi istemiyoruz. Böyle bir gayretin içinde değiliz. Biz Yunanistan’a bir komşumuz olarak bakıyoruz. Öyle veya böyle bazı sıkıntılar olsa bile bütün bunları aşalım istiyoruz. Oturalım masaya, yani bu işleri artık bir kenara koyalım. Yok, bilmem şu kadar ölçü, bu kadar ölçü filan falan. Bu deniz, hava… Buradan uçaklar, gemiler rahatlıkla gelsin geçsin. Herhangi bir fiili müdahale olmadıktan sonra niçin şu güzelim barışı gölgeliyoruz, lekeliyoruz? Bizim artık dünyada barışa ihtiyacımız var. Kaldı ki sizlerle olan barışımız bizim, hiçbir ülkeyle olan barışa benzemez.”