Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasına başlamadan önce CHP’ye katılan Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Bahadın beldesi Belediye Başkanı Yurtseven Bozdemir ve 6 belediye meclis üyesine rozet taktı.
Daha sonra konuşmasını sürdüren Kılıçdaroğlu, “Önce kendi ailemize seslenmek zorundayız.” diyerek, şunları kaydetti:
“Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana CHP’de genel başkanlık yapmış olan herkesin başımızın üstünde yeri vardır, herkesin bunu çok iyi bilmesi lazım. Türkiye’nin bu kadar derdi varken, bu kadar büyük rezaletler yaşanırken olayı getirip başka bir tartışma atmosferine çekmek hem partiye hem Türkiye’ye ihanettir. Şöyle bir algıyı oluşturmak istiyorlar. ‘Zaten iktidar simsiyah, kapkara, zaten rezil bir yönetim var, yozlaşmış bir yönetim var; oyu kime verelim, CHP de onlar gibi…’ Hayır, CHP onlar gibi değil, tertemiz bir partidir. Verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Dolayısıyla bu gereksiz tartışmadan herkesin süratle çıkmasını istiyorum.”
Sivas ve Başbağlar’da yaşanan katliamın hala yüreklerde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, artık herkesin sağduyulu bir şekilde hareket etmesi gerektiğini söyledi.
“Acıları ortaklaştırmamız lazım.” diyen Kılıçdaroğlu, “İnsan kadar değerli kimse yoktur. Adaletsizliğe, haksızlığa, hukuksuzluğa itiraz edeceksek birlikte olmak zorundayız, bu yaraları sarmak için. Başbağlar’da yaşanan katliamda, Sivas’ta yaşanan katliamda hayatlarını kaybedenler bizim insanlarımızdır. Teröre her yerde her zaman lanet olsun diyeceğiz ve terörü her yerde her zaman kınayacağız, kimden gelirse gelsin.” şeklinde konuştu.
Herkes için adalet istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, bir tweet’i paylaştığı için dokunulmazlığının kaldırıldığını söyleyerek, şöyle devam etti:
“Anayasa Mahkemesi oy birliğiyle bir karar aldı. ‘Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlal edilmiştir. Serbest bırakın.’ dedi. Anayasa’nın 153. Maddesi, Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayınlanır yasama, yürütme, yargı organları ve idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar diyor ama hala içeride. Bu mudur adalet? ‘Benden olunca derhal serbest bırakın, benden olmayınca mahkeme kararına uymayın, Anayasa Mahkemesi kararına uymayın.’ Hani haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandı. Nerede bu şeytanlar?”
Kılıçdaroğlu, Sivas’ta bir medya patronunun “basının özgür, serbest bırakılması” çağrısı yaptığını aktararak, şöyle konuştu:
“Bırakın serbest bırakmayı; İçişleri Bakanlığı, Cumhuriyet gazetesi aleyhine 1 milyonluk tazminat davası açıyor, ‘beni eleştiriyorsun’ diye. Sen pürü pak olsaydın eleştirilmezdin. Hala rüşvet alan adamı saklıyorsun, ismini vermiyorsun. Eğer rüşvet alan birisini koruyorsan, sen de onun bir parçasısın zaten. Sadece o mu? Hayır. Aynı şekilde Bahçeli de onun bir parçası. Bahçeli’nin de söylemesi lazım. ‘Ben senin hakkını, hukukunu savunuyorum, rüşvetten her ay 10 bin dolar para alan bir siyasetçiden söz ettin. Kim bu adam?’ Cevap var mı, yok. Bu bir mihenk taşıdır. Kimlerin düzgün ve temiz olduğunu, kimlerin kirli olduğunu gösteren mihenk taşıdır bu. Kim bu 10 bin doları her ay rüşvet alıyor açıklayın, verin mahkemeye. Yapmıyorlar, neden? Ortaklar.”
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, BBP Ordu İl Kadın Kolları Başkanı Fatma Yümlü’ye ters kelepçe takıldığına ilişkin haberi alınca inanamadığını söyledi.
Olayın doğru olduğunu öğrendiğinde Yümlü’yü aradığını aktaran Kılıçdaroğlu, “Böyle bir rezaleti, Türkiye hiç yaşamadı. Adalet derken nereden nereye geliyoruz değil mi? Gergerlioğlu için, BBP Kadın Kolları Başkanı için, AK Parti’li medya patronu için adalet istiyoruz. Bu ne demektir? Türkiye’yi en iyi, adaletle biz yönetiriz anlamına gelir.” dedi.
Adaletin ödün verilemeyecek kadar önemli bir kavram olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, öte yandan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Melih Bulu’yu eleştirirken, şöyle konuştu:
“Boğaziçi Üniversitesi sanki onun özel hapishanesi, kendisine özel bir dünya kurmuş. Öğrenciler, akademisyenler, çalışanlar istemiyor. O, bütün kapıları kapatmış gelenleri copluyor, biber gazı, neredeyse her taraf tel örgülerle çevrili, Beyefendi içerde ‘Özgürlükler.’ diyor. Hayır efendim, sen kendi hapishaneni kendin yaptın zaten. Böyle bir akademisyen olabilir mi? Düşünce özgürlüğünü, bilimi, insan haklarını, adaleti savunacak. Bir kişinin talimatıyla hareket ediyor. Bir kişinin talimatıyla hareket edip olayı sorgulamıyorsa, zaten o bilim insanı değildir, aklını bir yerlere kiraya vermiş insandır. Dolayısıyla kendi hapishanesini oluşturan insanlar, değerli insanlar değildir, iç dünyalarına dönmüşlerdir dışardan haberleri yoktur.”
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP heyetlerinin Sakarya ile Diyarbakır’a giderek vatandaşların sorunlarını dinlediklerini ve çözüm önerilerini anlattıklarını söyledi.
Sakarya’da iki vatandaşın dile getirdiği sorunları ve CHP’ye yönelik beklentilerini aktaran Kılıçdaroğlu, “Masaya yumruğu vuracağız da kaçıyorlar. Kaçmasalar hiçbir sorun yok. Ülkeyi yöneten insan ve ona destek veren küçük ortağı kaçar mı? Kaçıyorlar, gerçeklerden kaçıyorlar. İstedikleri kadar kaçsınlar, biz sokak sokak Türkiye’yi gezeceğiz.” dedi.
Diyarbakır’dan da vatandaşların görüşlerini anlatan Kılıçdaroğlu, parti olarak vatandaşla empati kuracaklarını, hak ve hukuku savunacaklarını ifade etti.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Adıyaman’da tütün üreticilerinin yolu keserek adalet aradığını, kendilerinin bu süreçte onların haklarını sonuna kadar arayacaklarını belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin o güzel tütünleri ne oldu? Uluslararası sigara tekellerine teslim olan hangi siyasi iktidar? 2017’de kanun çıkardılar, ‘Kooperatif olursa, bu kıyılacak tütünü kooperatif satabilir.’ Tam 3 yıl sonra yönetmeliğini çıkardılar. Ne kadar hızlı çalışıyorlar değil mi? ‘6 ay içinde kooperatif kurun.’ Pandemi var, nasıl kuracak vatandaş? Tam bir rezalet.” görüşlerini dile getirdi.
Tütün üreticilerinin yaşadığı rezalete son vereceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bunun sözünü millete veriyorum. Uluslararası sigara tekellerine teslim olmayacağız, çiftçimizin hakkını hukukunu teslim edeceğiz.” sözlerini sarf etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, kamu kurum kuruluşlarına ilişkin “tasarruf genelgesi” çıkarıldığını anımsatarak, “AK Parti iktidarı 2003 yılından bu yana tam 6 kez tasarruf genelgesi çıkardı. Normalde sağlıklı işleyen devlette bir genelge çıkarırsın herkes ona uyar. 6 kez çıkması ne demektir? Kimse uymuyor, uymayınca bir daha, bir daha. Niçin uyulmuyor? Yukarıya bakıyor, ‘Yukardaki uymadığına göre ben niye uyacağım?’ diyor.” şeklinde konuştu.
Marmaris’teki Cumhurbaşkanlığı Konukevi’nin fotoğraflarını gösteren Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’ın yayımladığı yeni tasarruf genelgesi bu; yeni bir saray. Genelge çıkarıyor, ‘Ben hariç, ben uymayacağım.’ diyor. Sen hariçsen vatandaş niye uysun? Lüks hayat, şatafat, rüşvet, yolsuzluk var; lağım patlamış, hala ve hala israfa devam ediyorlar. İsraf haram ve günah. ‘Ama ben paramı ve günahı işlemeye devam edeceğim.’ diyor. AK Parti’ye geçmişte oy veren bütün kardeşlerime seslenmek isterim, eğer israf haramsa ve günahsa eğer sen gidip hala ona oy veriyorsan sen de günah işliyorsun kardeşim.” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de doğuştan işitme engelli 40 çocuk bulunduğunu ve 4 yaşına kadar uygulanan bir yöntemle duyabildiklerini anlattı. Devletin bu çocukların tedavisini karşılamadığını ve kendisinin bunu anlatırken utandığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Dünyanın parasını kullanıyorlar, dünyanın harcamalarını yapıyorlar. Yazlık, kışlık, uçan sarayları var, ellerinin altında istedikleri kadar paralar var. 40 çocuğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti iyileştiremez mi?” dedi.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin 5 çocuğun tedavisini üstlendiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, devletin gerekeni yapmaması durumunda diğer çocukların tedavisini kendilerinin yaptıracaklarının sözünü verdi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “iktidarın haramilerin düzenini inşa ettiğini” öne sürerek, Türk lirasının döviz karşısında değer kaybetmesinin, iktidarın yerli ve milli olmadığının göstergesi olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, “Bunlar yerliden, y harfiyle başlıyor, ‘yemek’; milliden de ‘malı götürme’ anlıyorlar.” sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Faiz sebep enflasyon sonuçtur.” dediğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Büyük devlet adamı, büyük iktisatçı, memleketi güllük gülistanlık hale getiren büyük adam diyordu. O zaman faizi sıfır yap enflasyon da sıfır olur. Niye yapmıyorsun, kaç tane Merkez Bankası Başkanı değişti? Söylediğinin yanlış olduğunu o da artık öğrenmeye başladı.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de işsizliğin ve yoksulluğun arttığını, yolsuzlukları ise artık herkesin bildiğini savunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Enflasyon vergisi, fakirin fukaranın sırtındaki en ağır vergidir. Aylık gelirim diyelim bin lira, bir ekmeğe aynı vergiyi öderim; başkasının aylık geliri 1 lira, o da ekmek alınca aynı vergiyi öder. O nedenle enflasyon vergisi en ağır vergidir. Türkiye, bir enflasyon sarmalı içine girdi. Her yazın normalde fiyatlar düşer, yeni ürünler piyasaya çıkar. Şimdi fiyatların düşmesini bırakın, bütün fiyatlar arttı. Sonbaharda, kışın ne olacak? Adam kendisine yazlık saray yapıyor, millet açlıktan ölmüş umurunda bile değil. Rüşvetsiz iş yapmak da mümkün değil. Artık öyle bir düzen de yok. Haramilerin iktidarı var, beraber değiştireceğiz. Adaletli, düzgün çalışan, halktan yana bir iktidarı birlikte kurmak zorundayız. 19 yıldır ülkeyi yönetiyorlar, getirdikleri tablo bu.”
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervinin kime satıldığını sorduklarını ancak cevap alamadıklarını söyledi.
“İktidarın 15 Temmuz şehit yakınları ile gazileri için toplanan yardım paralarına çöktüğünü” iddia eden Kılıçdaroğlu, “Satmadıkları bir şey kalmadı. TEKEL’i, fabrikaları, kağıt fabrikalarını, barajları, arazileri, kupon arsaları, bankaları sattılar. Hayırsız bir evladın, babadan kalma mirasını nasıl sattığını gözlemliyorsak, aynısını yaptılar. Cumhuriyetin bütün birikimlerini sattılar. Şimdi geriye dönüp ‘Para yok.’ diyorlar. O nedenle işimiz var ve çalışacağız, anlatacağız. Şimdi sıra TEİAŞ’ı satmaya geldi. TEİAŞ, en karlı şirketlerden birisi. Satacak yer kalmadı.” şeklinde konuştu.
06 Temmuz 2021 Salı