Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da değişiklikler kabul edildi « İzmit Pusula Gazetesi

7 Kasım 2024 - 16:37

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da değişiklikler kabul edildi

TBMM Adalet Komisyonunda, AK Parti milletvekillerinin hazırladığı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kabul edildi.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da değişiklikler kabul edildi
Son Güncelleme :

29 Mayıs 2021 - 3:50

Komisyon, AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç başkanlığında toplandı.

Teklifin ilk imza sahibi AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir, teklifin kapsamına ilişkin yaptığı sunumunda, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un, yaklaşık 16 yıllık uygulaması sırasında zaman zaman değişiklikler yapıldığını ve infaz sisteminin daha etkin, verimli ve insan haklarına duyarlı bir şekilde işlemesinin sağlandığını belirtti.

2020 yılı Nisan ayında çıkardıkları ve kamuoyunda “infaz paketi” olarak bilinen kanunla da infaz sisteminde önemli değişiklikler yaptıklarını dile getiren Özdemir, şunları kaydetti:

“Bugün getirdiğimiz teklif, insani, vicdani, teknolojik gelişmelerin uygulamaya uyarlanması, sahadan alınan verilerin mevzuata dönüştürülmesi ve uygulamada birlik oluşturmayı hedefleyen düzenlemeler içermektedir. Yapılan bu değişikliklere ek olarak hükümlülerin dış dünyayla ilişkilerini daha da güçlendirmek istiyoruz. Teknolojik imkanların gelişmesiyle birlikte ceza infaz kurumlarında dijital dönüşümün gerçekleştirilmesi amacıyla bazı düzenlemeler yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Böylelikle hükümlülerin dış dünya ile ilişkilerinin iyileştirilmesi de daha etkin bir şekilde gerçekleştirilmiş olacaktır.

Öte yandan teklifle Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2 Mart 2021’de kamuoyuna açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı’nda yer alan bazı faaliyetlerin gerçekleştirilmesi de hedeflenmektedir.”

Özdemir, 13 maddeden oluşan teklifin 4 farklı kanunda değişiklik içerdiğini de bildirdi.

TBMM Adalet Komisyonu’nda, AK Parti milletvekillerinin hazırladığı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Teklifin geneli üzerinde söz alan MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, teklifin, işkence ve kötü muamelenin önlenmesine yönelik tedbirler içerdiğini belirtti.

Öztürk, teklifte, 15 yaş altı çocuğu olan annenin cezasının ertelenmesi, e-posta ile haberleşme hakkı, hükümlünün ziyaretçilerle yaptığı görüşme sürelerinin artırılması gibi önemlerin de yer aldığını söyledi.

TBMM’nin tatile girmesine yakın bir zamanda Adalet Komisyonu’nun iş yükünün arttığına dikkati çeken Öztürk, şunları kaydetti:

“Geçtiğimiz salı günü görüştüğümüz İcra ve İflas Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ardından bugün Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da değişiklik, önümüzdeki günlerde Dördüncü Yargı Reformu Kapsamında İnsan Haklarını İçeren Kanun Teklifi gibi çok önemli mevzuat çalışmalarını gerçekleştireceğiz. Teklifte, vatandaş odaklı hizmet, hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının güçlendirilmesi, hukuk güvenliğinin geliştirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması gibi beklentiler yer alıyor.”

CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, Adalet Komisyonu’nun gündemindeki teklifleri görüşmesinin yanı sıra ülkedeki yargıya ilişkin sorunları da gündemine alarak tartışması gerektiğini dile getirdi.

Komisyonun, yargıya ilişkin ciddi problemlerde de çözüm aranan bir yer olmasını isteyen Emre, bu alandaki temel sorunlardan birisinin eşitlik ilkesi olduğunu ifade etti.

Her milletvekilinin cezaevlerinde kalanlardan mektuplar aldığını, buralarda yaşanan sorunlarla ilgili çözüm isteklerinin bu mektuplarda aktarıldığını anlatan Emre, komisyonun bu konuları da gündemine almasını istedi.

Yargı reformunun, esaslı konuları içermesi gerektiğine de vurgulayan Emre, “Reform, esaslı konuları başlık edip tek tek çözerse o zaman bir iyileşmeden bahsedebiliriz. Genelde TBMM’de, meslek kollarına göre baktığımızda, en fazla hukukçu milletvekili yer alır. Türkiye’de avukatların inanılmaz problemleri var. Bu sorunlara eğilmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, Türkiye’de adil yargılama hakkının kalmadığını iddia ederek, “Bu kanun teklifini neden bugün gündeme getiriyorsunuz? Çünkü cezaevlerinde, bugün kanunlaştırmak istediğiniz konularla ilgili yıllardır hak ihlali yaşanıyor. Kanuni olmamasına rağmen dinlemeler yapılıyor, hükümlünün faksına, mektuba el konuluyor, haberleşme hakkının önüne gerçek anlamda engeller konuluyor.” dedi.

Türkiye’de en fazla işlenen suçların başında terörün geldiğini ifade eden Koç, 48 bine yakın kişinin sadece terörden dolayı tutuklu olduğunu, 6 binin üzerinde terör suçlamasından kaynaklı da hükümlünün bulunduğunu belirtti. Koç, Terörle Mücadele Kanunu’nun elden geçirilmesi, iyileştirilmesi gerektiğini savunarak, teklifin bu haliyle geri çekilmesi gerektiğini söyledi.

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, teklifin “torba kanun” şeklinde hazırlanmasını eleştirerek, “Yargı Reformu Strateji Belgesi’nden sonra Adalet Komisyonu’nda birçok yasa görüşüldü, bunların hemen hepsi torba yasa niteliğinde olan yasalardır. Torba yasa uygulaması Adalet Komisyonu’na hiç yakışmıyor. Ne var ki bunda ısrar eden bir yaklaşım söz konusu.” diye konuştu.

Yaklaşık bir yıl önce 27 Mayıs mağduriyetlerinin ortadan kaldırılması için bir “af yasası”na imza attıklarını anımsatan Kaboğlu, “Bu önemliydi. Orada vurguladığımız husus, darbelerin neden olduğu mağduriyetleri ortadan kaldıralım ama eşit bir şekilde… 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yürürlüğe konulan OHAL kararnamelerine isimleri yazılan binlerce, on binlerce kişi yargısız infaza tabi tutuldu, terörist olarak nitelendirildi. Ek listelere adları konulan kişilerin mağduriyetleri konusunda susmak; iki yüzlülük, çifte standart olmaktadır.” değerlendirmesini yaptı.

İYİ Parti Aksaray Milletvekili Ayhan Erel, çıkarılan kanunlarda, mevzuatlarda sıkıntının uygulamadan kaynaklandığını söyledi.

Teklifte, “kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği değerlendirilen hükümlüler…” şeklinde bir kısıtlamadan söz edildiğini anlatan Erel, “Ben kurum yöneticisi olarak belli bir ideolojiye mensupsam, bu adama, bu hükümden faydalanarak her türlü engellemeyi yasa adına yapabilirim. Avukatlık yaparken müvekkiller gelip sen ülkücüsün, hakimler sosyal demokrat, o yüzden dosyamızı size vermeyeceğim diyordu. Günümüzde de müvekkiller, AK Parti’li avukatları arıyor. Sizin koyduğunuz kanunlar, mevzuatlar ne kadar dört dörtlük olursa olsun gerek yargıda gerek kamu kurumlarında çalışan insanların düşünceleri değişmediği sürece bu sıkıntıları yaşayacağız.” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, 20-25 gündür Türkiye’ye yönelik ifşaatlar yapıldığını dile getirerek, “Hukuk, bu konuda kamuoyunu tatmin etmek zorundadır. Videolar yayınlanalı 20-25 gün oldu, bir savcı çıkıp ‘ben bunu soruşturuyorum’ demedi. HSK’nin ve başsavcılıkların basın birimleri var. Toplum soruyor, bu kadar ifşaat yapıldı, bir adım atıldı mı? Basın birimleri, her konuda toplumu aydınlatmalarına rağmen 20-25 gündür bu ifşaatlara ilişkin ağzını açmadı.” ifadelerini kullandı.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yunus Alkaç, TBMM Adalet Komisyonu’nda, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmelerinde, cezaevi şartlarıyla ilgili milletvekillerinin eleştiri ve sorularına cevap verdi.

Alkaç, mektubun cezaevindeki bir hükümlü, tutuklu için ne kadar önemli olduğunu bildiğini, kişiyi cezaevinde hayata bağlayan en önemli unsurlardan olduğunu söyledi. Bugün suça karışmış, farklı profilde 280 bin civarında kişinin cezaevinde bulunduğunu dile getiren Alkaç, “Biz bu insanlara 7/24 gerçek hayatın devam ettiği bir ortamı hukuk devleti sınırları içerisinde sunmak zorundayız. Güvenlik sadece idarenin kendini sağlama alması gibi bir algı oluşuyor ama güvenlik sadece idare yönünden geçerli değildir. Bugün içerideki bir hükümlü ya da tutuklunun oda arkadaşına ya da aynı cezaevindeki başka bir bireye verdiği zarardan hukuken de vicdanen de sorumluyuz. Oradaki insanın canının da malının da namusunun da her şeyinin bize emanet olduğunu biliyoruz.” şeklinde konuştu.

Alkaç, yaklaşık 2 ay önce bir milletvekilinin bir gazeteye verdiği demecin ardından o gazetede “Türkiye’de 3 binin üzerinde çocuk, anneleriyle birlikte cezaevinde yaşıyor.” şeklinde başlık yer aldığını aktararak şöyle devam etti:

“Ben kendi adıma üzüldüm. Bu rakamlarımız gizli saklı değil. Biz hemen güncel rakamları istedik. 313 tane içeride 0-6 yaş grubunda çocuğuyla birlikte yaşayan annemiz var. Çocuk sayısı da yanlış hatırlamıyorsam 345’ti. Bu da şu anlama geliyor, bazı annelerin birden fazla çocuğu var anlamı taşıyor. 313 rakamı; manşet, 3 binin üzerinde, 10 katı. 0-6 yaş grubunda bir çocuğun annesiyle kalması çocuğuyla kalması bir zorunluluk değil, bizim tercih ettiğimiz bir şey değil.”

Şu an itibarıyla 373 tane ceza infaz kurumunun hizmette bulunduğuna işaret eden Alkaç, “20 yıl öncesi, 2002 yılı itibarıyla bizim 524’müş. Bu rakamdan 373’e gelmişiz. Bu arada bir sürü cezaevi yapmışız, onlar nereye gitti? Kapattığımız 366 tane cezaevimiz var. Bu süreçte 240 tane yeni ceza infaz kurumu yapılmış. Fiziksel imkanlar, mekanlar cezaevi ortamında son derece önemli. Bunun ötesinde sadece fiziksel imkanlar değil mahpushane konseptinden biz ceza infaz kurumu konseptine geçtik. Bu basit bir kavram değişikliği değil.” diye konuştu.

Bireysel, personelden kaynaklı birtakım olumsuz davranışların olabileceğini dile getiren Alkaç, “Bugün 71 bin personeli olan bir kurumdan bahsediyoruz. Bu yıl ki alımlarla 76 bin 500 civarında olacak. Her meslek grubunda olduğu gibi işini son derece doğru, düzgün yapan, insani duyguları gelişmiş, bilgisini, donanımını tamamlamış memurumuz olduğu gibi, bazen bireysel manada yanlış yapmış personel bulunuyor. Fakat hiç kimse bugün itibarıyla sistematik bir kötü muameleden ya da işkenceden asla söz edemez. Bireysel hatalar, yanlışlar olabilir. Orada da bizim adli, idari mekanizmalarımız devreye girer.” dedi.

Başlattıkları bir proje kapsamında cezaevlerinde görüntülü görüşme imkanının sunulduğuna dikkati çeken Alkaç, “2022 yılının sonuna kadar artık cezaevinde hükümlünün, tutuklunun görüntülü olarak aile bireyleriyle görüşme imkanı olacak. Görüşmelerden, ziyaretçi ya da telefonla görüşme anlamında hiçbir çekincemiz yok. Bir hükümlünün, ailesiyle bağları ne kadar güçlü olursa, duygusal yoğunluğu ne kadar fazla yaşarsa biz asayiş anlamında o kadar rahat ediyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

Kovid-19 ile mücadele sürecinde yüz yüze görüşmelerde, sevk ve nakillerde kısıtlamalar olduğunu kaydeden Alkaç, “Şu an itibarıyla ülke genelinde 47 bin civarında pandemi nedeniyle ölüm var. Cezaevlerinde pandemi sürecinde Kovid-19 kaynaklı olarak vefat eden sayımız 50’dir.” diye konuştu.

AK Parti milletvekillerinin hazırladığı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi.

Teklife göre, izleme kurulları, hükümlü ve tutukluların naklinde kullanılan araçlar ile adliye binalarında bekletildikleri veya sağlık kuruluşlarında tedavi gördükleri bölümleri yerinde görebilecek, inceleyebilecek, yönetici ve görevlilerden bilgi alabilecek, hükümlü ve tutukluları dinleyebilecek.

Ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurulları tarafından mevzuat ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle belirlenen ilkeler çerçevesinde, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin yönetim, işleyiş ve uygulamalarına yönelik düzenlenen raporların bir örneği Kamu Denetçiliği Kurumu ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna da gönderilecek.

Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet savcılarının soruşturmayı sonlandıran kararları arasında oluşabilecek farklılıkların giderilmesi ile bu kararların kanuna uygunluğunun denetlenmesi hususunda görevli ve yetkili olacak.

Yabancı hükümlüler hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezalarının infazına karar verildiği takdirde, sınır dışı edilme işlemleriyle ilgili olarak, bu hükümlülerin durumları İçişleri Bakanlığınca değerlendirilecek. Böylece, yabancı hükümlünün koşullu salıverilmesi veya cezasının infazının tamamlanması halleri bakımından uygulanan bu tedbir, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına karar verilmesi hali bakımından da uygulanacak.

İnfazına başlanmış olsa bile toplam 10 yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen kadın hükümlünün, 15 yaşını doldurmamış çocuğunun bulunması ve babanın da ölmüş veya ceza infaz kurumunda olması durumunda, toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağının değerlendirilmesi halinde cezasının infazı, çocuğun 15 yaşını doldurmasına kadar Cumhuriyet başsavcılığınca ertelenebilecek. Erteleme süresi içinde zamanaşımı işlemeyecek. Çocuğun ölmesi veya babanın ceza infaz kurumundan salıverilmesi ya da erteleme süresi içinde hükümlü hakkında kasten işlenen bir suçtan dolayı kamu davası açılması halinde, erteleme kararı kaldırılarak ceza derhal infaz edilecek.

Bulundukları ceza infaz kurumundan başka bir kuruma nakil talebinde bulunan hükümlülerin maddi durumlarının yetersiz olduğunu belgelendirmeleri durumunda, bu hükümlülerden nakil giderleri alınmayacak.

Hükümlüler, gerekli teknik altyapının bulunduğu kurumlarda Adalet Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde elektronik yöntemlerle de mektup alıp gönderebilecek.

Hükümlü tarafından resmi makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgrafların, alıcısı dışındaki kişilerin erişimini engelleyici tüm tedbirler alınarak, hükümlünün talebine göre posta yoluyla veya elektronik ortamda alıcısına ulaştırabilecek.

Kamu düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla; terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkum olan veya tehlikeli halde bulunan ya da dışarı ile iletişiminin kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği değerlendirilen hükümlülere gelen veya bu hükümlüler tarafından gönderilen mektup, faks ve telgrafların dijital olarak kaydedilebilecek veya fiziki olarak saklanabilecek.

Bu iletilere ilişkin kayıt veya belgeler, amacı dışında kullanılamayacak, kanunda açıkça belirtilen haller dışında hiçbir kişi veya kurumla paylaşılamayacak ve herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilmemiş ise en geç 1 yıl sonunda silinecek ya da imha edilecek.

Önceden bilgilendirilmek suretiyle, kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan ve terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkum olan veya tehlikeli halde bulunan ya da dışarı ile iletişiminin kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği değerlendirilen hükümlülerin yapacakları görüşmeler, kamu düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla kurum yönetimi tarafından dinlenebilecek ve elektronik cihazlar da dahil olmak üzere kaydedilebilecek. Kayıtlar, amacı dışında kullanılamayacak ve kanunda açıkça belirtilen haller dışında hiçbir kişi veya kurumla paylaşılamayacak. Bu kayıtlar herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilmemiş ise en geç 1 yıl sonunda silinecek.

Teklife göre ayrıca hükümlülerin ziyaret süresi 1 saatten 1,5 saate çıkarılıyor, tutuklu ve hükümlüler bakımından hasta ziyareti amacıyla verilen mazeret izinleri arasında beklenmesi gereken asgari bir aylık süre şartı kaldırılıyor.

YORUM YAP