Gözyaşı, göz temizliğini sağlayan, gözü çevrede bulunan zararlı mikroorganizmalardan korumaya yardımcı oldukça önemli bir vücut salınımıdır. Kişide, batma, yanma, aşırı göz kızarıklığı gibi belirtilerle ortaya çıkan göz kuruluğu ise, gözyaşının az salgılanması veya hiç salgılanmamasıdır. Gözyaşı yetersizliği ile oluşan bu belirtiler, tedavi edilmezse, gözyaşı zarını olumsuz anlamda etkiler, görmede sorunlar oluşturmaya kadar ilerleyebilir.  

Halk arasında ‘kuru göz’ olarak da bilinen rahatsızlık, gözü ıslak tutan tabakanın işlevini yeterli olarak yerine getirememesi ile ortaya çıkar. Gözlerimiz, kendi içerisinde oldukça hassas ve kusursuz bir çalışmaya sahip olan önemli organlarımızdır. Göz kırpma reflekslerimiz, gözyaşının her yere eşit dağılmasını ve böylelikle gözlerin korunmasını sağlar. Tüm bu mekanizmanın, kendisini sekteye uğratacak bir etkiyle karşı karşı gelmesiyle birlikte göz kuruluğu ortaya çıkmaktadır.

Gözlerimizi çevreden gelebilecek, enfeksiyonlara, tozlara, zararlı maddelere karşı koruyan bu tabakanın yeterli seviyede gözyaşı üretememesi ile birlikte göz kuruluğu ortaya çıkar. Göz kuruluğunun diğer nedenleri ise;

• Göz kuruluğunun temelde çevresel faktörlere bağlı nedenleri oluşabileceği gibi, bazı romatizmal rahatsızlıklar sonrası da oluşabilir, bilgisayar ekranında çokça vakit geçirmek gözleri yorar ve göz üzerinde bulunan tabakaya zarar vererek göz kuruluğuna neden olur, hormonsal ilaç kullanımı sonrası göz kuruluğu görülebilir, düzensiz ve hekim kontrolünde olmadan uzun süre kullanılan antidepresan ilaçların göz kuruluğu yan etkileri bulunmaktadır, kadınlarda menopoz sonrası dönemde göz kuruluğu gözlemlenebilir, yeterince nem barındırmayan, yüksek ısılı, çok aydınlık ortamlarda sürekli olarak barınmak göz kuruluğuna neden olmaktadır, hekim kontrolünde olmadan kontak lens kullanımı, aşırı sigara ve alkol kullanımı, A vitamini eksikliği, gözyaşı kanallarının tıkalı olması ve gözlerde meydana gelen iltihabi hastalıklar göz kuruluğuna neden olmaktadır.