Değerli okurlarım; yazımın başlığında da ifade ettiğim gibi Kocaeli’de Hikmet Erenkaya’yı sevende vardır sevmeyende vardır.
Bilindiği gibi CHP İl Kongresi yaklaştı ve CHP Kocaeli İl Başkanlığı yarışı da iyiden iyiye kızıştı.
Sonucun ne olacağını şimdiden kestirmek çok kolay olmamakla birlikte bana göre Hikmet Erenkaya, tabana yakınlığıyla ve bana göre halka daha yakın olması nedeniyle bu yarışı kazanır.
Erenkaya’yı seversiniz ya da sevmezsiniz, bu elbette ki sizin tercihiniz ama 1999 depreminde Hikmet Erenkaya’nın, Saraybahçe Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde yaşadığım bir olayı buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.
****
Sene 1999, Hikmet Erenkaya, Saraybahçe Belediye Başkanı, Sefa Sirmen ise İzmit Büyükşehir Belediye başkanı…
1999 Depremi oldu.
İnsanlar ne yapacağını bilemeden oradan oraya savruluyor…
Kimileri İzmit’i terk edip Kefken, Kerpe gibi zemini daha sağlam bölgelere gidiyor, kimileri şehir dışına çıkmaya çalışıyor.
Ben ve ailem de Kerpe’de bizim eniştenin yazlık evine gitmeye karar verdik.
Depremin üzerinden 15 gün kadar geçti, artçı sallantılar azaldı ve ailece İzmit’e dönme kararı verdik.
Döneceğiz dönmesine de evlerin akıbeti belli değil, hasarlı mı değil mi belli değil…
İzmit’te insanlar nerede kalıyor?
Ne yapıyor?
İzmit’e dönersek ne yaparız?
Nerede kalırız?
Soruları da bir yandan aklımızı kurcalıyor…
Kerpe’de eniştenin yazlığına kalalım diye gittik ama nafile…
Evin içine girip uyuyacak cesaret kimde var?
Sokakta yatıp kalkıyoruz Kerpe’de…
Neyse daha fazla uzatmayayım…
Biz karar verdik ve geldik İzmit’e…
Geldik gelmesine de İzmit’in hali harap, insanlar perişan, çadırda kalanlar, sokakta yatanlar yani anlayacağınız iki ucu pis değnek…
Şehir içine binaların arasına girmeye cesaret yok kimsede…
Düşündük, taşındık…
Fuar alanına gidip çadır falan bulacağız ve başımızı sokacağız…
Fuar alanına geldik, fuar müdürlüğünden çadır talep ettik…
Aldığımız cevap “çadır yok” cevabı…
Bu cevabı alır almaz, çadırların kurulu olduğu bölgeye gittim…
Baktım ki boş çadırdan bol bir şey yok…
Tekrar fuar müdürlüğüne gittim…
Açtım ağzımı yumdum gözümü…
Bağrış, çağrış hak getire…
Aldığım cevap kesin ve net “çadır yok” küllüyen yalan…
Boş çadır dolu, gözümün içine baka baka yalan söylüyor o zamanın yetkilileri…
Neyse bir şekilde daha önce hiç tanışmadığım ve diyalog dahi yaşamadığım Başkan Hikmet Erenkaya’nın telefon numarasını buldum…
Telefon numarasını aradım, telefona direk çıkan Başkan Erenkaya…
Yani öyle şimdiki belediye başkanlarının telefonlarına bakan danışman falan değil, başkanın ta kendisi karşımda ki…
Sesim bağırmaktan kısılmış vaziyette başladım bağırmaya başkana “Başkan sen nasıl başkansın? Ben İzmit çocuğuyum, annem babam, dedem, dayım, anneannem, teyzem alayımız İzmit çocuğuyuz… Ben burada doğmuşum, burada büyümüşüm ama fuar müdürlüğünden çadır istiyorum “yok” deyip yalan söylüyorlar, sen nasıl başkansın ki burada insanların mağdur olmasına göz yumuyorsun?”
Başkan Erenkaya o kadar bağırmama rağmen gayet sevecen bir ses tonuyla “Kardeşim, sen bekle ben 10 dakikaya oradayım, sakin ol, telefonun açık olsun geldiğimde seni arayacağım bu numaradan” dedi.
Konuşmamızın bitmesinin üzerinden 10 dakika dahi geçmeden bir baktım ki Başkan Erenkaya aracıyla geldi. Öyle şoför falan değil ha aracı kullanan, bizzat kendisi, şimdiki belediye başkanları gibi bir sürü insanla gezmiyor yanında, tek başına geziyor…
Başkan gelir gelmez, bir sürü yancı doldu etrafına…
Hepsini eliyle itti ve telefona sarıldı…
Baktım beni arıyor…
Açtım telefonu “Tam karşındayım başkan” dedim el salladım…
Hızlı adımlarla geldi yanıma “Gel kardeşim kimmiş o çadır yok diyen zat, göster bana” dedi.
“Gel başkan göstereyim” dedim ve birlikte Fuar Müdürlüğü’nün kapısından içeriye girdik.
O zaman bana “Çadır yok” diyerek yalan söyleyen zatı gösterdim “Bu işte başkan” dedim.
Hikmet Başkan o “Çadır yok” diyen yalancıya açtı ağzını yumdu gözünü ağzına geleni söylüyor o zata, o zat ezildi, büzüldü başkanın karşısında el pençe divan…
Başkan o zata son olarak, “Bana bak, sen kimsin ki buraya gelen insanları “Çadır yok” diye geri çeviriyorsun? Seni buraya vatandaşın işini gör diye koyduk, vatandaşa zorluk çıkartıp yalan söyle diye değil, şimdi derhal bu kardeşimi yanına alıyorsun ve hangi boş çadırı istiyorsa o çadıra yerleştiriyorsun, bir daha da kimseye yok demeyeceksin, bitene kadar elinde ki çadırlar her gelene vereceksin, bittiği zaman bana söyleyeceksin çözmeye çalışacağım” dedi.
Adam rezil olmuş, kızarmış, bozarmış yanında ki bir yancısına “Bu arkadaşı yanına al, git hangi çadırı istiyorsa ver” dedi…
Hikmet Başkan, yine başladı bağırmaya “Bana bak bana ona buna buyurma!!! Derhal bu kardeşimi yanına al ve bizzat sen refakat ederek bu kardeşimin işini gör” dedi.
Sonrasında o zat ile birlikte gidip boş çadırlardan birisine yerleştik ailece…
****
Yaşadıklarım bundan ibaret…
En ufak bir ekleme ve çıkartma yapmadan aktardım…
Şimdi siz karar verin…
Bir telefonla, bizzat vatandaşın yanına gelen, yanına geldiği ve hiç tanımadığı bir vatandaşın işini derhal halleden, vatandaşla bizzat ilgilenen Hikmet Erenkaya, CHP Kocaeli İl Başkanlığını hak ediyor mu? Hak etmiyor mu?
Kimse yanlış anlamasın ha!!!
O kaos ortamında, binlerce insanın hayatını kaybettiği, yüzlerce binanın yıkıldığı İzmit’te işini hallettiği ve yardımcı olduğu tek insan ben değilim…
Benim gibi yüzlerce insana yardımcı oldu o dönem Hikmet Başkan…
Şimdi diyeceksiniz ki “Yardımcı olacak tabi, sonuçta belediye başkanı” evet haklısınız, elbette ki yardımcı olacak, bu bir belediye başkanı olarak O’nun asli görevi…
Burada önemli olan Hikmet Başkanın görevini en iyi şekilde yaptığı…
Kalın sağlıcakla…