Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN TÜRK-Kanal D ortak yayınına katıldı « İzmit Pusula Gazetesi

2 Kasım 2024 - 08:27

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN TÜRK-Kanal D ortak yayınına katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN TÜRK-Kanal D ortak yayınına konuk oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN TÜRK-Kanal D ortak yayınına katıldı
Son Güncelleme :

24 Şubat 2019 - 17:25

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanı ile Özel” adıyla canlı olarak ekranlara getirilen ve Mabeyn Köşkü’nde gerçekleştirilen programda, Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat ile Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik’in sorularını cevapladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin halktaki yansımalarının sorulması üzerine, meydanlarda durumun gayet iyi olduğunu söyledi. Meydanlarda verilen mesajlar üzerinden istikamet belirleyenler olduğu gibi ideolojik bir formatlamayla siyasi partileri değerlendiren bir kesimin de bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yapılan yatırımlarla, bu ülkeye en ufak bir yatırımı olmayan, herhangi bir kazanım sağlamayanların ideolojik formatlamasına benim halkım bu tezgâha, bu tuzağa düşmemeli” diye konuştu.

“YATAY MİMARİYE AĞIRLIK VERECEĞİZ”

AK Parti’nin yerel seçimler için açıkladığı manifestosunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir planlarına önem verdiklerini, böyle yerel yönetim anlayışlarında uzun vadeli ve hakkaniyete uygun planlar hazırlanacağını, altyapı ve ulaşım sorunlarının çözümleneceğini ve yatay mimariye ağırlık verileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOKİ’nin koordinesinde kentsel dönüşüm başlattıklarını, şehirleri güzelleştirmek istediklerini aktararak, şehirleri tarihlerine uygun imar etmeyi hedeflediklerini, böylelikle şehirlerin turistler için de çekim alanı olmasını amaçladıklarını kaydetti.

“Akıllı şehir” uygulamalarıyla teknolojik imkânları vatandaşların ayağına getirmek istediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bunları yaparken çevreye saygılı şehirler hedeflerinden de vazgeçmeyeceklerine vurgu yaptı.

Hizmete giren millet bahçesi ve millet kıraathanelerinden örnekler vererek, projenin vatandaşlardan kabul gördüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal belediyeciliği de çok önemsediklerini, doğrudan insana dokunan, insana saygılı olan bir belediyecilik anlayışını benimsediklerinin altını çizdi.

“HALKLA BİRLİKTE YÖNETİM, ŞEFFAFLIK VE TASARRUF KONULARINDA HASSASİYET GÖSTERİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkla birlikte yönetim, şeffaflık ve tasarruf konularında da hassasiyet gösterdiklerini dile getirerek, “Değer üreten şehirler, yani rüşvetle, suiistimalle değil kültür ve ekonomi başta olmak üzere her alanda hayat kalitesini yükseltmek suretiyle kazandıran bir belediyecilik anlayışını diyoruz ki biz bu seçimlerde Türkiye’nin her yerinde getirelim” ifadelerini kullandı.

AK Parti’nin 11 maddelik manifestosundaki hususlardan bazılarının bugüne kadar uygulandığını, bazılarının ise uygulanamadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Partili belediyelere bu konularla ilgili sürekli ikazlarda bulunduklarını, eksikliklerin tespit edilerek gerekli adımların atılacağını bildirdi.

Atık suların denize deşarj edilmesine yönelik çok ikaz ve uyarılar yaptıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir’de bu sorunun hâlâ devam ettiğini, uzun yıllardır İzmir’de belediyeyi elinde bulunduran CHP’li belediye başkanlarının bu konuda hassasiyet göstermediklerini sözlerine ekledi.

“1994 öncesiyle bugünkü İstanbul arasında nasıl bir fark görüyorsunuz? 31 Mart sonrası nasıl bir İstanbul hayaliniz var?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1994 öncesi İstanbul’un yaşanır bir şehir olmadığını, çöp, çamur ve çukurlarla anıldığını anlattı.

“İSTANBUL GAYYA KUYUSUNDAN BÜYÜK ORANDA ÇIKTI VE ŞİMDİ MODERN BİR ŞEHİR OLMANIN BÜTÜN BAŞLIKLARINI YAKALADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra ilk çöp dağlarını kaldırdığını, bir yıl içerisinde İstanbul’da Habitat-II Toplantısı’nın yapıldığını ve toplantı sonuç bildirgesine İstanbul’un “dünyanın en temiz şehri” olarak girdiğini hatırlattı.

İstanbul’da hava kirliliği ve su sorununu çözdüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte fark; susuzluktu, hava kirliliğiydi, çöp dağlarıydı, böyle bir durum vardı. Ulaşım diye bir şey zaten İstanbul’da maalesef yoktu. Ve o zaman İstanbul’un da nüfusu söylediğim gibi 8 milyondu. Şu anda tabii bunların hepsi büyük oranda aşıldı, işte şimdi bakıyorsunuz dalçıklarıyla, kavşak düzenlemeleriyle, bütün raylı sistemleriyle vesaire metrobüsleriyle, mesela metrobüs çok ciddi bir, seri de inşa edilen bir toplu taşım imkânı getirdi” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde İETT’nin mazot kokan Icarus marka otobüslerini klimalı Mercedes marka otobüslerle değiştirdiklerini, İDO’nun deniz otobüslerinin sayısını artırdıklarını anlatarak, “Anlatılacak çok çok şeyler bu arada var ama İstanbul o gayya kuyusundan büyük oranda çıktı ve şimdi artık modern bir şehir olmanın bütün o başlıklarını yakalamış vaziyette” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, olası bir depreme karşı hazırlık durumunun sorulması üzerine de kentsel dönüşümün önemine işaret ederek, zemin etütlerinden kullanılan malzemelere ve çıkılacak kat sayısına kadar her türlü başlığın hassasiyetle incelenmesi gerektiğini söyledi.

“TOKİ’Yİ, ŞEHİRLEŞMEDE GÜZELLİĞİ VE GÜVENİ YAKALAYALIM DİYE KURDUK”

TOKİ’nin tüm bu hassasiyetleri gözettiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Emlak Konut’ta dâhil olmak üzere en ufak bir taviz, en ufak bir fire vermememiz lazım buna göre yapalım, çünkü TOKİ’yi biz para kazansın diye kurmadık. TOKİ’yi biz şehirleşmede güzelliği yakalayalım, şehirleşmede güveni yakalayalım, şehirleşmede emniyeti yakalayalım ve benim vatandaşım da burada huzur içinde, rahatlıkla yaşasın…” değerlendirmesinde bulundu.

Kaçak ve yıkılma riski taşıyan binalar konusunda çok sayıda ihbar geldiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “81 vilayete Çevre Şehircilik Bakanlığımız yazılarını yazdı. Şu anda yıkım noktasında sıkıntılı olan yerlere hemen valilik yazılarını gönderiyor. Hemen süratle oraların boşaltılarak kirasını biz devlet olarak vereceğiz ve gönüllülük esasına da dayalı olarak biz süratle eğer orada oturmak istiyorsa kira süresince kirada kalacak, biz ödemesini yapacağız. Konutlar bittikten sonra da tekrar gelip oraya yerleşme şansı var” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’daki yerel seçim yarışını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, “Çok açık net bir şey söyleyeyim, yani benim artık yani bu anketler, vesaire, filan, falan bunlara pek güvenim kalmadı. Çünkü geçtiğimiz seçimlerde gördük, yaşadık. Doğru dürüst bir tanesi belki yakın tutturuyor, yani yüzde 100 tutturma diye bir şey yok, ama çoğu açık ara kaybettiler bu işi tutturamadılar” değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti Ankara adayı Mehmet Özhaseki’nin belediyecilikteki tecrübesini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özhaseki’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı döneminde de terör örgütünün “çukur” eylemlerinde tahrip ettiği Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki şehirleri yaşanır kılan icraatları olduğunu dile getirdi.

“GÜNEYDOĞU VE DOĞU’NUN YENİDEN AYAĞA KALKMASINI İSTİYORUZ”

Terör örgütünün tahrip ettiği Diyarbakır, Şırnak, Nusaybin, Hakkâri gibi şehirleri, depremin yıktığı Van ve Bingöl’ü kısa zamanda tekrar inşa ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ayırt etmedik, bölücülük yapmadık. Yani ‘bu benim Kürt kardeşimdir’ dedik, ‘burası Kürt’tür, burada Kürtler var, size oy vermiyorlar’ biz öyle bir şey düşünmedik. Orası da benim memleketim, 780 bin kilometrekarenin içerisinde orası da.  Yani benim özellikle Sayın Bahçeli’yle zillet ittifakı, illet ittifakı diye adlandırdığımız bu birliktelik var ya bunlar Güneydoğu’yu, Doğu’yu mahvettiler. Ve biz şimdi oranın altyapısıyla, üstyapısıyla yeniden ayağa kalkmasını istiyoruz” diye konuştu.

Ankara’da CHP adayının afişlerinde parti logosunun yer almadığına, adayın CHP adayı olduğu bilinirse oy alamayacağı düşüncesiyle böyle davrandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “CHP’nin yanında kim var? HDP var. HDP’nin arkasında kim var? PKK var. Ve bütün bunların yanında mesela şu anda İyi Parti kimlere destek veriyor? Bunlara destek veriyor. Saadet kimlere veriyor? Bunlara destek veriyor, yani kimin eli kimin cebinde belli değil. Mehmet Özhaseki ise cumhurun adayı, cumhurun adayı olarak ortada. Peki, Mansur Yavaş kimin adayı? Bakın bu ortada değil. O zaman çık açık açık söyle ‘ben de şu partinin adayıyım’ de onu diyemiyor. Onu dediği anda benim vatandaşım değerlendirmesini ona göre yapacaktır ‘ha bunun arkasında terör örgütü var’ diyecektir. Ve ‘terör örgütünün arkasında olduğu bir adayı da ben desteklemem’ diyecektir. Benim MHP’li kardeşlerim de ona kesinlikle oyunu vermeyecektir.”

“DEVLETİN BELEDİYELERE VERDİĞİ PARAYI TERÖR ÖRGÜTÜNE AKTARANLARA FIRSAT VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “yerel seçim ve sonrasında terörle bağlantısı tespit edilen olursa kayyum ataması yapılacak mı?” sorusuna, “Bizim bir defa herhangi bir terör olayına bulaşmayan, terörle ilişkisi olmayan ve seçim kazanmışsa o insanlara yönelik bizim herhangi bir adımımız olmaz.  Ama terörle ilişkisi, seçim öncesi olmuş tespit edilememişse, daha sonra bu tespit edilmişse terörle ilişkisi olan kimse biz onları orada tutmayız” cevabını verdi.

Devletin belediyelere verdiği parayı terör örgütüne aktaranlara, devletin araç gereçlerini terör örgütü için kullananlara fırsat vermeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atacağımız adımda bu hassasiyete dikkat edeceğiz ve yargının vereceği kararlar neticesinde de bunlar tabi görevlerinden alınarak onların yerine bu işi en ideal şekilde yürütecek tabi ki kayyumlar atanabilir, bu kanunun, hukukun vermiş olduğu bir yetkidir. Çünkü oralarda yaşayan halkımızı biz zulmü mahkûm edemeyiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde “beka meselesi” hakkındaki açıklamalarının muhalefet tarafından eleştirilmesinin anımsatılması üzerine de şöyle konuştu: “Yerelin de kendi içinde bir beka meselesi vardır. Yani demokrasinin en alt kümesi neresidir diye sorulduğu zaman bir defa demokrasi tanımında demokrasi nereden başlar? Yerelden başlar. Yerelde demokrasi yoksa genelde hiç olmaz. Şimdi beka o da oradan başlıyor. Bir defa yerelde beka meselesi hallolmadıkça genelde o sıkıntı yaşar. Onun içinde bu iş öyle hafife alınacak bir şey değil. Dolayısıyla, yerelde de biz o beka meselesini çözüme kavuşturmamız lazım. Cumhur İttifakı bunu kanıtlamıştır, yerelde de kanıtlamıştır, genelde de kanıtlamıştır. Ve ülkenin bekası için taban ve teşkilatlar uyum içinde şu anda mesela çalışmaya devam ediyor. Ama zillet ittifakı bir defa kendi içinde koltuk kavgasında, bizim böyle bir derdimiz yok.”

“YENİKAPI RUHUYLA YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

“HDP’nin belli büyükşehirlerde aday çıkarmayacağı açıklamaları var. Üstelik de Cumhur İttifakı’nın karşısındaki adayı destekleyecekleri açıklaması var, nasıl değerlendirdiniz bu açıklamaları?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatta hatta olay çok daha ileri gidiyor; daha ilerisi neresi? Bir, Pensilvanya’nın talimatları var, bir diğeri de Kandil’in talimatları var. Kandil’in talimatında ne diyor? Güneydoğu’da, Doğu’da kendi adayımızı destekleyeceğiz ama Batı’da, yani AK Parti’nin, MHP’nin güçlü olduğu yerlerde onların kazanmaması için biz aday göstermeyeceğiz diye. Ve bizim 15 Temmuz’da uğradığımız bir olay var, bunun karşılığında da bir Yenikapı ruhu tesis ettik 7 Ağustos’ta. Biz o ruhla yolumuza devam ediyoruz ve bundan sonra da terörle mücadelede aynı ruhla yolumuza devam edeceğiz” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kandil ve Pensilvanya’nın CHP ve HDP’nin adaylarını belirlediğine vurgu yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz darbe teşebbüsüne ilişkin sözlerinin yer aldığı kaydın izlenmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bir defa bu kontrollü darbe girişimiyse Bay Kemal, senin 7 Ağustos’ta Yenikapı’da ne işin var, niye oraya geldin? Bay Kemal’in şu anda kullandığı bu sözü, FETÖ elebaşı da aynı sözü kullandı. Ne zaman 16 Temmuz’da ‘kontrollü darbe’ dedi ve orada işte her şeyiyle kendisi açığa çıktı. Bunu ilk önce FETÖ kullandı, ondan sonra da o kullandı, burası manidardır” diye konuştu.

“TÜRKİYE’NİN BANKACILIK SİSTEMİ DÜNYADA ÇOK CİDDİ BİR İTİBARA SAHİPTİR”

Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye hakkındaki açıklamalarının anımsatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s’un Türkiye’ye karşı kasıtlı bir politik davranış içerisinde bulunduğuna işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu değerlendirmeler bir defa ekonomik gerçekliklerden çok çok uzak, tamamen siyasidir. Ve zaten bizim artık S&P’yle de bir ilişkimiz kalmadığı için bu da onları tabi çıldırtıyor” dedi.

Türkiye’de bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün 2018 sonu itibarıyla 3,9 trilyon liraya ulaştığını, mevduat büyüklüğünün 18 yılda 138 milyar liradan 2,1 trilyon liraya yükseldiğini, toplam öz kaynakların da 25,7 milyar liradan 421,2 trilyon liraya ulaştığını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sorunlu kredi oranının da yüzde 7’den yüzde 3,8’e gerilediği bilgisini paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bankacılık sistemimiz sağlam şekilde yoluna devam etmekte, bunu rakamlar da bir defa açıkça ortaya koymaktadır. Şu anda Türkiye’nin bankacılık sistemi dünyada çok ciddi bir itibara sahiptir” şeklinde konuştu.

TANZİM SATIŞLAR

Tanzim satış uygulamasına ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, uygulamadan özellikle zincir marketlerin rahatsızlık duyduğunu söyledi. Satışı yapılan sebze-meyvelerin fiyatlarında yüzde 50 düşüş yaşandığını, bunu gördükten sonra da ürünleri çoğalmanın gündeme geldiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “31 Mart’ta kadar bu süreci böyle devam ettireceğiz. Ama zincir marketlere ne oluyor, niye rahatsız oluyorsunuz? Biz vatandaşımızın bir defa günlük temin etmek zorunda kaldıklarını orada satıyoruz, onları veriyoruz. Yani biz et, kıyma, bunlara girmedik. Ama et, kıymada da siz aynı oyunu oynadınız, bir ara kıyma 35 liraya kadar çıktı, sonra biz ithale girince hemen orada da fiyatlar 28 liraya kadar düştü. Biz devletsek, bir defa bu zulmü ortadan kaldırmamız lazım. Ha böyle giderse bu iş, o zaman biz kalkarız, Türkiye’de 81 vilayette icabında tanzim satışları oluşturur ve bu tanzim satışları da bu şekilde vatandaşa ucuz ürün teminine çalışırız.”

Otomotiv sektörüne yönelik destek, teşvik ya da vergi düzenlemesi yapılıp yapılmayacağına dair soruya da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun kredi kartlarında ve tüketici kredilerinde vadelerin uzatılması konusunda bir çalışma yaparak, kamuoyuna açıkladığını bunun iç pazarda tüketicileri, araç almak isteyen vatandaşı rahatlatacağını söyledi.

ABD İLE İLİŞKİLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile son yaptığı telefon görüşmesine ilişkin soruyu da “Sayın Trump’la ikili görüşmelerimiz geneli itibariyle olumlu geçer, olumlu geçmektedir. Bunda da yine iş Suriye konusuna gelince, burada olumlu bir görüşme yaptık diyebilirim” cevabını verdi.

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın şu anda Washington’da yaptığı görüşmelerle konunun daha da farklı bir konuma geleceğini, daha net bilgileri Akar’dan alacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii günümüz özellikle liderler ilişkisinde, uluslararası ilişkilerde tabii liderlerin kendi arasındaki diplomasi son derece önemli bir husus, yani hafife alınacak gibi değil. Biz de Sayın Trump’la olumlu bir ilişkiye bu noktada sahibiz. Bu da birçok sorunu daha kolay çözmemizi sağlıyor. Ve kendisinin tabii bir daveti oldu, tabii ben de kendisine önce ben sizi bekliyorum dedim” sözlerine yer verdi.

“SURİYE’DE OLUŞTURULACAK GÜVENLİ BÖLGENİN KONTROLÜ TÜRKİYE’DE OLMALI”

Rusya ile ilişkilerin de yoğun ve olumlu devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ve ABD ile ilişkilerde belirlenen isimler üzerinden görüşmelerin devam ettiğini, böylelikle liderlerin görüşmelerinde neticenin daha kolay alındığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin çok önem verdiği bir ismi Türkiye’ye büyükelçi atadığına, Büyükelçi’nin birkaç haftaya görevine başlayacağına işaret ederek, 31 Mart’tan sonra belki Washington’u ziyaret etme durumunun olabileceğini bildirdi.

Suriye’de güvenli bölge konusunu ABD Başkanı Trump ile belli bir noktaya taşıdıklarını, Türkiye sınırındaki bir güvenli bölgenin Türkiye’nin kontrolünde olması gerektiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Yani Afrin’de, Cerablus’ta, ne bileyim El Bab’da inşa ettiğimiz huzur ve istikrarı biz sınır bölgemizde de kurmamız lazım, bunu da ancak biz kurarız. Mesela göçmenlerden korkan Avrupa’nın, Suriye’de varlık göstermesini biz beklemiyoruz. Bir taraftan, ‘aman ha kapıları açma’ diyeceksiniz, ama öbür taraftan benim kapımın açık tutulmasını isteyeceksin, gelsinler Türkiye’yi vursunlar, böyle bir şeye müsaade edilebilir mi? Asla buna müsaade edemeyeceğimizi, etmeyeceğimizi biz bütün liderlere gerek Soçi Zirvesi’nde olsun, gerek Astana’da olsun, gerek diğer ikili görüşmelerde olsun, hepsini söyledik. Ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’den çekilme kararının ülkelerimizin menfaatleri ile Suriye’nin toprak bütünlüğü, bu çok önemli ve siyasi birliği aleyhinde gelişmelere yol açmaması da bizim için önem arz ediyor, biz bunu da kendilerine çok açıkça söylüyoruz. Dolayısıyla Suriye’nin toprak bütünlüğü noktasında da hemfikir olmamız lazım ve çekinmeden, yani sonra oluşacak boşluğun terör örgütleri için güvenli bölge hâline gelmesine müsaade etmeyeceğimizi de söyledik.”

“ADANA MUTABAKATI’YLA TERÖRİSTLERİ SONUNA KADAR KOVALAMA HAKKINA SAHİBİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adana Mutabakatı’nın yeniden canlandırılabilmesi için Şam ve Ankara arasında yeni bir mekanizma veya belli bir düzeyde bir çalışma yapılmakta mı?” sorusuna şöyle cevap verdi: “Adana Mutabakatı, bize yaptığımız operasyonlar için imkân tanıyor şu anda. Esed’e hak etmediği bir meşruiyeti biz veremeyiz. Ve dikkat edilirse Adana Mutabakatı’nın içerisinde biz teröristleri sonuna kadar kovalama hakkına da sahibiz. O bakımdan bize önemli imkân sağlıyor. Ve o günden bugüne de Adana Mutabakatı noktasında gerek bizim Esed’le münasebetlerimizin iyi olduğu dönemler dâhil hiçbir zaman artık bunu biz tek taraflı iptal ediyoruz diye önümüze gelmemiştir. Tabii bunun bu şekilde önümüze gelmemiş olması nedir? Bunun devamı anlamınadır. Ve biz de buradan hareketle Adana Mutabakatı’nı önemsiyoruz. Adana Mutabakatı’nın altında imzası bulunan diğer tarafın itiraz etme hakkı yok. Bu da bize, ya sizi işte çağırmadılar diyorlar ya bazen, rejim sizi çağırmadı, Adana Mutabakatı çok açık net bunu ortaya koyuyor. Ve Sayın Putin’in de bunu hakikaten bana ifade etmiş olması çok önemliydi ve bu aynı zamanda da Birleşmiş Milletler şartına da uygundur ve biz her türlü adımı da bu noktada ülkemizin güvenliği için atarız.”

“MÜNBİÇ’İN TERÖR ÖRGÜTLERİNDEN TEMİZLENMESİ, TÜRKİYE İÇİN GÜVENLİK MESELESİ”

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın ABD’nin terör örgütüne yaptığı yardımları anlatan kısa filmin gösterilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesinin ardından doğacak boşluğu Türkiye’nin doldurması gerektiğini vurguladı.

Münbiç’in terör örgütü PYD-YPG’den temizlenmesinin Türkiye için artık bir güvenlik meselesi hâlini aldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rejimin Münbiç’e yönelik tahrik girişimlerine ve PYD-YPG’nin rejimi Münbiç’e sokma çabalarına müsamaha gösterilmemelidir. Konu geniş bir çekilme planı çerçevesinde tabii ki ele alınıyor, bizim kararlılığımız devam ediyor. Belli bir süre bekleriz, oldu-olmadı bir gece ansızın gelebiliriz” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İletişim Başkanlığı’nın hazırlattığı kısa filmi Lindsey Graham’a da izlettiğini, kendisine de bir kopyasını verdiğini söyledi.

İdlib konusunda da gerekli adımları attıklarını, Rusya’nın bölgedeki HTŞ’den duyduğu rahatsızlığı gidermek için Türk istihbarat birimlerinin çalışmaları bulunduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Rusya-İran’ın hassasiyetle konunun üzerinde durduğunu, üç ülke arasındaki mutabakatı her hangi bir yanlışlığa kurban etmemek için titiz davranıldığını dile getirdi.

Suriye’deki anayasa komitesine dair sıkıntıların çözüleceğine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Herhangi bir sıkıntının olduğu yerde de biz onlara bu konularda deneyimli, tecrübeli anayasacımızla bu tür hazırlıkları yapmış olanlarla kendilerine yardımcı oluruz. Bütün mesele yani Suriye’deki ihtilafın Birleşmiş Milletler parametreleri temelinde siyasi yollardan çözümünü gerçekleştirelim ve bunu çok daha fazla uzatmayalım, çünkü orada da çok cana bu iş maalesef mal oldu” diye ekledi.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi konusunda gelişme olup olmadığı sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, ele geçen her türlü belgeyi, bilgiyi Amerika’ya ulaştırdıklarını, ABD dışındaki ülkelerde de FETÖ üyelerinin takip edilerek tek tek yakalanarak, Türkiye’ye getirildiğini söyledi.

“AB’NİN TÜRKİYE’Yİ OYALAMA PLANLARINA KARŞI, BİZİM DE ALTERNATİF PLANLARIMIZIN OLMASI GEREK”

Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi oyalama planlarına karşı, kendilerinin de alternatif B ve C planları olması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Olur veya olmaz şunu bir defa bilmemiz lazım ki: Türkiye yani Avrupa Birliği’ne her şeyiyle bağlı bir ülke konumunda değil. Onun için ben Kopenhag Kriterleri olmazsa Ankara Kriterleri’ni tesis ederiz onunla yolumuza devam ederiz demiştim, bugün de aynı kafadayım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB konusunda nihai kararı milletin vereceğini, gerekirse millete “Tamam mı? Devam mı?” sorusunu yönelteceklerini dile getirerek, “Bu kadar bizi oyalamaya hakkınız yok. Burası bir kabile devleti değil, burası Türkiye. Bizim dünyada 22 milyon kilometrekareye hükmetmiş bir devlet anlayışımız var, bir devlet yapımız var. Bir oralardan küçüle küçüle küçüle gelmişiz 780 bin kilometrekare olmuşuz. Şu anda ‘ben Avrupa Birliği üyesiyim’ diyenlerin birçoğunda bizim izlerimiz var, hâlâ atlarımızın orada mahmuzlarının izleri var önce bunu görmeleri lazım. Bunu göremeyenlere biz değerlendirmemizi milletimizle yaparız ondan sonra da kararımızı verir yolumuza devam ederiz olay bu kadar basit” değerlendirmesinde bulundu.

GAZETECİ CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ

Soru üzerine gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemal Kaşıkçı cinayetini örtbas etmenin, yok saymanın mümkün olmadığını yineleyerek, şöyle devam etti: “Ben kesmeyi çok iyi bilirim diyen bir ahlaksız, bir adi var orada meğerse bu adli tıp mensubuymuş. Bakın gelişte kimi nereye gönderecekleri belli, başlarındaki lider konumunda olan isimler belli ve bu isimler ortada olduğuna göre bunu şimdi Veliaht Prens bilmeyecekte kim bilecek? Yani bunun toplamda işte 22 kişiye filan çıkarıldığını söylediler filan talimatı veren belli. Bunu Amerika’dan gelen heyet onlar bile kararı adeta kendi aralarında vermiş durumdalar ama konuşmuyorlar, konuşamıyorlar. Şimdi Suudi Arabistan, Türkiye’yle olan ilişkilerine yönelik farklı tavırlar içerisine girmek suretiyle yani bu işi farklı bir mecraya doğru akıtıyor. Eğer senin bu noktada kendinden şüphen yoksa ne korkuyorsun? Açıkça çık ortaya konuşman gereken ne varsa bunları konuş. Ama böyle sağa sola dolar, petrol dağıtmak suretiyle bu iş çözülmez, çünkü ortada bir can var ve bu bir kalemşor ve senin vatandaşın. Ve biz dünyada da bunu bu şekilde anlattık, anlatıyoruz ve anlatacağız. Çünkü bu benim ülkemde oldu, İstanbul Başkonsolosluğunda oldu bunun açığa çıkması lazım.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni askerlik sisteminin de yakın zamanda hayata geçirileceği bilgisini verdi. Sigarayla mücadele konusunda ailece bir tavır içerisinde olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeşilay’ın çalışmalarının devletle koordineli yürütüldüğünü, herkesin de bireysel olarak sigarayla mücadele etmesini istedi.

Mısır’da idam edilen gençlerin anımsatılarak değerlendirmesinin sorulması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbeci Sisi’yi destekleyenlerin Türkiye’de de 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında durduğunu ifade etti. Sisi’nin göreve geldiğinden bu yana 42 kişiyi idam ettiğini, Uluslararası Af Örgütü’nün idamları durduramadığını, Batılı ülkelerin Mısır’daki idamlara sessiz kaldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır’da en son idam edilen dokuz gençten birinin hâkime yönelik sözlerini hatırlatarak, bu kişilerin işkenceyle işlemedikleri suçları kabul etmek zorunda kaldıklarını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “’Tayyip Erdoğan niçin Sisi’yle görüşmüyor’ diyenlere cevap veriyorum; aracı olanlar oluyor, geliyor zaman zaman; ben böyle bir kişiyle asla görüşmem. Her şeyden önce, onun bir defa genel afla içerideki bütün bu insanları serbest bırakması lazım, serbest bırakmadığı sürece de biz kalıp Sisi’yle görüşemeyiz” diye konuştu.

Meclis başkanlığı konusunda AK Parti TBMM Grup Başkanı’nın gerekli görüşmeleri yaptığını, tek isimle seçime gidilmesi kararı verildiğini ve AK Parti Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’tan aday olmasını rica ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin oluşacak yeni yapıda gerekli planlamaları yaptığını açıkladı.

YORUM YAP