1.Bel fıtığı kimlerde görülür?
Erişkinlerin %80’i hayatlarının bir döneminde en az bir kez bel ağrısından yakınmaktadır. Bel fıtığı, genelde 30- 60 yaş arasındaki erişkin grupta sık görülmesine rağmen, hemen her yaşta ortaya çıkabilir. Bel fıtığının özellikle görüldüğü bir gruptan ziyade, bel fıtığına yol açabilecek risk faktörlerinden söz edilmelidir.
2. Risk faktörleri nelerdir?
Obezite: Aşırı kiloluluk bel fıtığının en sık nedenidir. Vücudumuzun ağırlığını omurgamız tasır. Omurganın esnekliğini sağlayan ve bir tür destek yastığı olarak görev gören disklerin aşırı baskıya maruz kalması, deforme olmasına ve şeklinin bozulmasına yol açar. Normal şeklini kaybederek dışarıya doğru kabaran, fıtıklaşan disk, baskı yaptığı sinirin fonksiyonlarını etkileyerek değişik belirti ve bulgulara neden olur. Gebelikte de vücudun ağırlık merkezinin öne doğru yer değiştirmesi omurgaya ek yük binmesine neden olur.
Hareketsizlik: Vücudumuzun yükünü taşıyan sadece omurgamız değildir. Omurga boyunca uzanan tüm boyun, sırt ve bel kasları, karın kaslarının da fonksiyonu çok önemlidir. Hareketsiz yaşam, düzenli egzersiz yapmama gibi durumlarda kaslar yeterince güçlü olmadığından, kasların taşıması gereken vücut ağırlığı da omurganın üzerine ek yük getirir. Bu yük, disklerin üzerine binerek fıtıklaşmalarına neden olur.
Sigara içme: Sigaranın disk dejenerasyonlarını artırdığı, iyileşmeyi yavaşlattığı birçok yayında bildirilmektedir.
Günlük yaşamda omurga fizyolojisine uygun hareket etmemek: Günlük yaşantımızda farkında olmadan yük kaldırma, nesneleri itme, çekme gibi yaptığımız bir dizi harekette, omurga fizyolojisine uygun davranılmalıdır. Yerden bir yük kaldırılırken mutlaka dizler kırılarak çömelmeli, yük sonra kaldırılmalıdır. Omuz üstüne yük kaldırılırken ( Çamaşır asma, dolap yerleştirme gibi) dikkat edilmeli, varsa bir merdiven, sandalye gibi bir yükseklik üzerinden bu işler yapılmalı, yukarı doğru uzanılmamalıdır. Günlük çalışma sırasında özellikle masa başında, tam dik pozisyonda oturmalı ve sandalye bel girintisini destekleyecek biçimde seçilmelidir. Sandalyenin uygun olmadığı durumlarda, bel girintisini destekleyecek ilave bir yastık aynı işi görecektir. Yataktan kalkarken aniden bele yük bindirerek doğrulmaktan kaçınılmalıdır. Önce yan dönmeli, sonra ayakları yatak kenarından aşağı sarkıtıp dirseklerden destek alınarak doğrulanmalıdır.
Meslekle ilgili olan faktörler: Ağır fiziksel aktivite ve ağır kaldırma gerektiren meslekler. (Ör: İnşaatlarda çalışanlar), Devamlı öne eğilme, eğilerek dönme gerektiren meslekler, Araba, otobüs, kamyon, kullanma gibi vücudu sürekli vibrasyona maruz bırakan meslekler, Uzun süre ayakta durma veya oturma gerektiren meslekler, Futbol, halter, kürek ve güreş sporlarıyla uğraşan kişilerde bel ağrısı ve bel fıtığı sıklığı artmaktadır.
3. Bel fıtığından nasıl korunulur? Riskli pozisyonlar ve hareketler nelerdir?
Yerdeki cisimleri dizleri kırmadan eğilerek kaldırmak, dizleri kırmadan ağır nesneleri itmek ve çekmek, omuz üstüne yük kaldırmak ve yukarı doğru uzanmak, masa başında uzun süre bel desteği olmaksızın çalışmak, elde uzun mesafelerde ağır yük taşımak bel fıtığını davet edici olaylardır. Aynı biçimde düzenli egzersiz yapmak da bel fıtığının önlenmesinde son derece yararlıdır. Tüm önlemlere karşın bel fıtığı gelişebilir. Bu durumda başvurulacak bir beyin ve sinir cerrahının önerilerine dikkat edilmelidir.
4.Her bel ağrısı bel fıtığı mıdır? Her bel fıtığı ameliyat gerektirir mi?
Bel ağrılarının ancak %3’ü ameliyat edilmesi gerekli bel fıtıklarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle hekim muayenesi ve yapılacak incelemelerin sonuçlarına göre ilk önerilen yatak istirahati ve ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçların kullanılmasıdır. Alınan bu önlemlere karşın ağrı ve bacaklarda uyuşukluk ve kas güçsüzlükleri geçmezse çözüm ameliyattır.
5.Sert yatak istirahatı doğru mudur? Hangi pozisyonda yatmak uygundur?
İstirahatta tabu haline gelen bir öneri sert yatak önerisidir. Sert yataktan kastedilen, üzerine yatmakla şekli bozulmayan, vücudun şeklini alabilen yatakların kullanılmasıdır. Günümüzde ticari piyasada üretilen birçok yatak markası bu ihtiyacı karşılamaktadır. Bu nedenle özellikle sert bir zeminin istirahat amacıyla yaratılması gerekli değildir. Hastanın rahat ettiği pozisyon en iyi yatma pozisyonudur, özellikle dizlerin kırılması araya bir yastık konması da ağrıyı azaltır.
6.Bel Fıtığının belirtileri nelerdir?
Tek veya her iki bacağa vuran ağrılar, ayaklarda uyuşmalar, hareket kısıtlılıkları, yürüme ve oturmada güçlük bel fıtığının belirtileridir. Bel fıtığı ilerlerse iktidarsızlık, çabuk yorulma, idrarını tutamama, yürüyememe gibi belirtiler de eklenebilir.
7.Bel Fıtığı Teşhisi Nasıl Konur?
Günümüzdeki modern tanı yöntemlerinden olan Manyetik Rezonans(MR) ile bel fıtığı teşhisi kolaylıkla konulmakta ve derecesi belirlenebilmektedir. EMG (Sinir ölçüm testi) de bazı olgularda gerekmektedir. Ancak Bel fıtığının teşhisinde altın standart; klinik muayene ve hekimin gözlemleme tecrübesidir.
8.Bel Fıtığının Tedavisi Nasıl Yapılır?
a)Başlangıç Safhası: Bel fıtığın tedavisi fıtıklaşmanın, yani disk dediğimiz elastiki maddenin bacağa giden sinirlere yaptığı basının derecesine bağlıdır. Eğer sadece bel ve bacak ağrısı mevcut, herhangi bir uyuşukluk, güç kaybı, hareket kısıtlılığı yoksa bel fıtığı başlangıç safhasında demektir. Bu halde hastaya kas gevşetici ilaçların verilmesi, yatak istirahati ve belini zorlayacak hareketlerden kaçınması önerilir. Hastaya yapılacak öneriler şunlardır:
- Hasta kesinlikle bir iki kiloyu aşan ağırlıkları kaldırmamalıdır.
- Öne ve yanlara doğru eğilme, belin bükülmesi yasaklanır. Eğer yerden bir şey alınacaksa hastanın çömelerek alması söylenir.
- Hastaların otururken belinin arkasına bel boşluğunu yok edecek şekilde bir yastık koymaları ve yirmi dakikadan fazla oturmamaları önerilir. Eğer hastanın mesleği gereği uzun süre oturması gerekiyorsa her yirmi dakikada bir yürümesi önerilir.
- Hastanın yukarıya doğru uzanması yasaklanır. Yukarıdan bir şey alacaksa bir sandalye veya merdivenin üstüne çıkıp alması söylenir.
- Hastaya belini daima sıcak tutması, açık pencere veya havalandırma önünde durmaması hatırlatılır.
- Bel ve bacak ağrısı olan hastalar mutlaka stresten kaçınmalıdır. Stres ağrıyı arttırmak yanında bel fıtığının ilerlemesine de yol açabilir.
- Hastanın evde kaldığı süre içinde yatak istirahatı yapması önerilir. Çok sert zeminlerin sanıldığının aksine zararları daha fazladır. Kaliteli bir yaylı yatakta ve hastanın kendince en rahat edebildiği pozisyonda yatması daha uygundur.
b)Bel Fıtığı İlerlerse: Eğer yukarıdaki önerilere, istirahata ve kas gevşetici ilaçlara rağmen hastanın şikayetleri devam ediyorsa fizik tedavi uygulanabilir. Fizik tedavi mutlaka bir uzmanın denetiminde olmalıdır. Fizik tedavi sırasında ilk bir kaç gün ağrılarda artma olabilir, ama hasta fizik tedavi uzmanının önerdiği sürece tedaviye devam etmelidir Eğer yapılan tüm tedavilere rağmen hastanın ağrıları geçmemiş ise nükleoplasti metodu uygulanabilir. Nükleoplasti ileri dereceye ulaşmamış bel fıtıklarında fıtıklaşmış diske röntgen altında bir iğne ile girilerek radyofrekans dalgalarıyla diskin ısıtılması, diskin içindeki sinirlerin harap edilmesi ve diskin içinde boşluklar açarak fıtığın çökmesi esasına dayanır. Nükleoplasti tek seans olarak, lokal anestezi altında hasta uyumadan ameliyathane şartlarında yapılır ve hastanede yatma gerektirmeden uygulanan bir metottur. Herhangi bir riski yoktur, ama fıtığı tamamen yok etmesinin garantisi yoktur ve başarı yüzdesi çok yüksek değildir. Lazerle diskektomi de nükleoplastiye benzer bir metottur.
c)Ameliyat Gerektiren Durumlar: Fizik tedaviye rağmen hastanın ağrıları devam ediyorsa veya geriletilmeyen bir güç kaybı, bacakta incelme, idrar tutamama varsa, dayanılmaz ağrılar mevcutsa veya MR filmlerinde diskten bir parça koptuğu tespit edilirse çözüm cerrahi müdahaledir. Ameliyatla omurilikten çıkan sinirlere olan mekanik bası giderilmelidir. Eğer cerrahi müdahale yapılmaz ve sinire bası devam ederse hastada idrarını tutamama, seksüel gücün kaybı, ayaklarda kuvvetsizlik gibi sorunlar gelişebilir. Maalesef halk arasında ameliyat olursam sakat kalırım, uzun süre yataktan kalkamam, korse takmak zorunda kalırım veya fıtığım tekrarlar, tekrar ameliyat olurum gibi inanışlar mevcuttur. Ama mikrocerrahi sayesinde bu tip korkulara gerek kalmamıştır.
9.Cerrahi tedavisi nasıl olur?
Bel fıtığı ameliyatlarındaki amaç fıtıklaşan diskin temizlenesi ve sinir üzerindeki basıyı kaldırmaktır.
Açık diskektomi: Genellikle genel anestezi altında gerçekleştirilir. Hasta yüzüstü yatar pozisyondayken gerçekleştirilir. Uygulama fıtık bölgesinin üstündeki ciltte açılmış yaklaşık 3-5 cm’lik bir kesiden yapılır. Kas dokusu etkilenmiş diskin üstündeki kemiklerden sıyrılır, ekartör denilen cerrahi alet ile kas ve deriyi cerrahi bölgeden uzaklaştırır ve böylece cerrah, omurga ve diski görebilir. Daha iyi bir bakış açısına sahip olabilmek için kemik ve ligamentler ortadan kaldırılabilir, böylece sinir kökünü zedelemeden bombeleşmiş ,bozulmuş diske erişim sağlanmış olur. Cerrah diski ve diğer çevreleyen yapıları, disk duvarından çıkıntı yapan disk parçalarını ortadan kaldırılır.Günümüzde çok tercih edilen bir yöntem değildir.
Mikrodiskektomi: Bu işlem sıklıkla belden aşağısında bölgesel anestezi şekli olan Epidural Anestezi veya genel anestezi ile operasyon mikroskopuyla cerrahi alanı 20 ila 40 büyütme altında yapılır. Daha küçük kesi yapılır(yaklaşık 1-1.5 cm), kas dokusu daha az sıyrılır ve daha iyi görüş sağlanır. Bu da hastanın ameliyat sonrası döneminin daha rahat ve ağrısız geçmesine neden olur. Daha az kas dokusunu ekarte ederek ameliyat yapmak, ameliyat sonrası kas spazmının ve ağrının daha az almasını sağlar.Ameliyatta kullanılan mikroskop ise dokuların daha büyük, 3 boyutlu ve çok ayrıntılı tanınmasını sağlayarak komplikasyon olasılığını azaltır. Damarlar ,sinirler ve disk çok daha net görülür,Damar ve sinir gibi dokulara zarar verme ihtimali çok düşüktür,Mikroskop altında bası etkisi olan diskin temizlenmesi daha güvenlidir.Kesi yeri daha sonra içten dikişle kapatılır ve üzerine küçük bir pansuman yapılır.Mikrodiskektomi Günümüzde en güvenli ve etkili yöntem olarak kabul edilmektedir.
Endoskopik bel fıtığı ameliyatı: Bel bölgesinde orta hattan veya yan taraftan girilerek yapılır. Endoskopik girişimde diğer yöntemlerden daha küçük bir cilt kesisi kullanılır. Endoskobik bel fıtığı ameliyatı 1cm’lik bir kesiden fıtıklaşmış disk alanına sokulan 4 mm’lik bir endoskop yardımıyla ekrandan cerrahi saha görülerek gerçekleştirilir. Ameliyatlar lokal ve epidural anestezi altında gerçekleştirilebilir. Ancak her fıtığın bu yöntemle ameliyat edilmesi mümkün değildir.
Bel Fıtığı İle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar Sakat Bırakabilir
Her gün binlerce hasta bel fıtığı habercisi olabilecek bel veya bacak ağrıları şikayetleriyle hekimlere başvurmaktadır. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu tür şikayetler yaygın bir şekilde kişilerin aile ve sosyal yaşamlarını etkilerken, hastayı bazen haftalarca yatağa bağlayabilmektedir. Omurgalar arasındaki disklerin dışarıya doğru taşması ve bu bölgede bulunan sinirlerin ve omuriliğin sıkışması ile nükseden bel fıtığı tedavilerinde, doğru hastalara, doğru teşhis ve doğru tedavi uygulandığında başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. Ancak halk arasında sıkça karşılaşılan bel fıtığı vakaları kulaktan dolma bilgileri de beraberinde getirmekte ve yanlış yönlendirmelere neden olabilmektedir. Hekime danışılmadan elde edilmiş yanlış bilgiler, vücutta kalıcı hasarlar oluşmasına neden olabilmektedir.
“Ameliyat bel fıtığı veya omurga kireçlenmelerinde son çaredir.”
Hayır. Sanılanın aksine, bazı durumlarda ameliyat ilk seçenek olabilmektedir. Özellikle uzun süre devam eden şiddetli ağrılardan, ayaklarda kuvvet kaybından ve idrar kaçırmaktan şikayet ediliyorsa ameliyat tercih edilebilmektedir.
“Bel fıtığı ve kireçlenme ameliyatları çok riskli ameliyatlardır.”
Hayır. Günümüzde uygulanan yeni yöntemlerle risk oranı çok aza indirgenmiştir. Mikrodiskektomi ve mikrocerrahi yöntemleri, yani mikroskop kullanılarak yapılan ameliyatlarda, başarı şansı %95 civarındadır.
“Ameliyat sonrasında hastalığın nüks etme riski yüksektir.”
Hayır. Ameliyat sonrasında istirahat süresine uyulan hastalarda, kilo düzenlemesi yapılıp, düzenli egzersizler ve doğru oturup kalkma eğitimleri de verildiği takdirde, hastalığın yeniden nüks etme oranı %5’in altına düşmektedir. Bel fıtığı omurganın dejeneratif bir hastalığıdır. Bu nedenle hangi yöntemle tedavi olunursa olunsun risk faktörlerinin azaltılıp, hayatın ona göre düzenlenmesi gerekmektedir.
“Bel fıtığı ameliyatından sonra hasta iş yaşantısına devam edebilir.”
Hayır. Bel fıtığı ameliyatı sonrasında, kişi tedavi süresince uyması gereken yaşam biçimini benimsediği takdirde, yaklaşık 3-4 hafta içinde işinin başına dönebilir ve dilediği kadar bu aktiviteyi sürdürebilmektedir.
“Bel fıtığı ameliyatları cinsel fonksiyonları olumsuz etkiler.”
Hayır. Bu ameliyatların kesinlikle cinsel fonksiyonlar üzerinde olumsuz etkileri bulunmamaktadır. Ancak geç kalınmış ve ayaklarda felç gelişmiş hastalarda operasyon öncesi var olan sıkıntılar daha sonra düzelemeyebilmektedir.
“Fizik tedavi ve egzersiz bel fıtığını tamamen yok edebilir.”
Hayır. Fizik tedavi ve diğer yöntemler orijinal halini kaybetmiş dokuyu eski haline sokamaz. Bu tür tedavilerde amaç kas ve eklemleri kuvvetlendirip vücut yükünü dağıtmaktır.
“Bel fıtığında masaj ve bel çekme ile iyileşmek mümkündür.”
Hayır. Bu yöntemler fizik tedavi içinde kullanılabilen yöntemlerdir ancak her hastaya göre farklı uygulanması ve hekim gözetimi altında yapılması gerekmektedir. Dışarıda ehliyetsiz kişiler tarafından yapılan bu tür tedavi girişimleri yüksek risk taşımaktadır. Yanlış uygulanan bu tür girişimler sakat kalma ile dahi sonuçlanabilmektedir.
“Omurga problemleri kişinin zayıf veya kilolu olmasıyla ilişkilidir.”
Hayır. Omurga hastalıklarında kilo önemli bir etkendir. Ancak kas yapısı zayıf ama az kilolu kişilerde de bel fıtığı ve diğer omurga hastalıkları ortaya çıkabilmektedir.