TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Levent Gök’ün başkanlığında toplandı. « İzmit Pusula Gazetesi

2 Kasım 2024 - 10:36

TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Levent Gök’ün başkanlığında toplandı.

TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Levent Gök’ün başkanlığında toplandı.
Son Güncelleme :

12 Aralık 2018 - 4:00

TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Levent Gök’ün başkanlığında toplandı. Bütçe görüşmelerinin 1. turunda Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Kamu Denetçiliği Kurumu, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, İletişim Başkanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığının 2019 yılı bütçeleri kabul edildi.

Bütçe görüşmelerinin 1. turunda Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayın yanı sıra Kamu Denetçiliği Kurumu, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, İletişim Başkanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığının 2019 yılı bütçeleri de görüşüldü.

Ayrıca, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı, Basın–Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, Kalkınma Bakanlığı ve Başbakanlığın kesinhesabı da ele alınacak.

TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Kamu Denetçiliği Kurumu bütçelerinin görüşmeleri sırasında, CHP’nin İş Bankası’ndaki hisseleri tartışmaya yol açtı.

Yargıtay bütçesi üzerinde söz alan AK PARTİ Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir, AK PARTİ’nin iktidara geldiği günden beri, yargının daha hızlı işlemesi, daha verimli, daha hızlı karar almasıyla ilgili çok ciddi çalışmalar yaptığını ifade etti.

Bu kapsamda UYAP sisteminin hayata geçtiğini, bu uygulamayla elektronik imzayla, mobil imzayla işlemlerin çok daha hızlı yapılmasının sağlandığını vurgulayan Özdemir, kendisinin de mobil imza uygulamasını çok sık kullandığını anlattı.

Özdemir, İş Bankasına mobil imzayla başvuruda bulunarak, CHP’nin İş Bankasındaki hisseleriyle ilgili bilgi istediğini, “Bu hisselerin edinme sebebi, hisselerin sahibi sıfatıyla CHP’ye bir ödeme yapılıp yapılmadığı, CHP’nin hisselerin sahibi sıfatıyla oraya verdiği temsilcilerin kim olduğu, bunlarla ilgili açılmış davalar varsa bu davalarla ilgili” hüsnüniyetle bilgi sahibi olmak için yazı gönderdiğini anlattı. Özdemir, yazısına, “10 gün içinde cevap vereceğiz.” şeklinde bir yanıt geldiğini dile getirerek, bir ay beklemesine rağmen yanıt verilmediğini söyledi.

Bir ay sonra bu kez ihtarlı yazdığını ifade eden Özdemir, İş Bankasından, “Bazı bilgiler mahremdir, bankacılık uygulamaları gereği size bunu veremeyiz. Bazı bilgiler internet sitesinde vardır ve tarafımıza da açılmış hiçbir dava yoktur.” şeklinde yanıt geldiğini kaydetti.

Özdemir, hem İş Bankasına hem CHP’ye açılan 3-4 dava bulduğunu ifade ederek, Siyasi Partiler Kanunu’nda, “Partiler ticari faaliyetlerde bulunmaz.” şeklinde hüküm bulunduğunu anımsattı. Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türk Ticaret Kanunu’na göre de bankacılık faaliyeti ticari iş. CHP bir ticari faaliyette bulunmuş oluyor, her ne kadar söylediklerinin doğru olduğunu farz edersek, bu paradan bir gelir elde etmiyorsa da bu miras bırakma CHP’nin kendi inisiyatifiyle yaptığı bir şey değil, sizi suçlamıyorum. Makul bir çözüm getirmek gerekir. Konuyla ilgili makul çözümüm şu: CHP’nin kendisinden kaynaklanmayan ama onun lehine olan bu düzenlemeyi yasalara uydurmak için şunu yapmak lazım: CHP’den bunu alamıyorsak, bu ticaret faaliyet devam ettiği sürece CHP’nin Hazine yardımı almamasını sağlamak gerekir, ancak o zaman eşit şartlarda rekabet edilebilir. Hem hisse sahiplerinin aldığı ücret hem de CHP’nin bu hisselerin sahibi olma sıfatıyla yaptığı faaliyetler bir siyasi partinin faaliyetleriyle kanun önünde uyuşmamaktadır. Bu nedenle yasal çözüm getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.”

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Özdemir’in, “Atatürk’ün kurucusu olduğu Mecliste Atatürk’ün manevi şahsiyetini rahatsız edecek, vasiyetini tartışmaya açacak, Atatürkçüleri ve onun emanetine sahip çıkanları rahatsız edecek bir provokasyon peşinde” olduğunu ileri sürdü.

Özel, İş Bankasının Türkiye’nin en büyük, dünyanın ilk 100’deki 96. bankası olduğunu belirterek, “Şu andaki, bundan önceki yöneticileri ne yapıyorlarsa doğru yapıyorlar ki Türkiye’nin en karlı bankasıdır. Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbankın yönetim kurullarında eski milletvekilleriniz, eski Cumhurbaşkanı danışmanları var, bugün kurulan birçok üst kurulda 3 yerden, 4 yerden maaş alan kişiler var. Devletin imkanlarını böyle sömürenler, Atatürk’ün vasiyetiyle, partisinin yapmış olduğu bu hizmete laf söyleyemezler. Bu, en basit deyimle, Atatürk’ün manevi huzurunda Atatürk’e hakarettir. İşgal orduları geldiğinde sizinkiler kırmızı halı sererken bizim mavi gözlü de bakıp, ‘Geldikleri gibi giderler’ demişti. ” diye konuştu.

Özel’e yanıt veren AK PARTİ Grup Başkanvekili Mehmet Muş, Türkiye’nin mevzuatının belli olduğunu, bu mevzuat ve kanunlar çerçevesinde hareket edildiğini söyledi.

İş Bankası hisseleriyle ilgili tartışmada, kanun ve nizam ne diyorsa onun olacağını vurgulayan Muş, şunları kaydetti:

“Sizinkiler, bizimkiler muhabbeti değildir. Bu Anadolu insanı çocuğu sırtında cepheye mermi taşımıştır. Kurtuluş Savaşı mücadelesini, başında liderleri, arkasında bu halk topyekûn vermiştir, bunu da unutmayın. ‘Sizin dedeleriniz kırmızı halı serdiler.’ lafı kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Mezarlıklarla uğraşmayı bırakın, ecdadımıza laf uzatmayın, ağzınızdan çıkan lafı kulağınız iyi duysun. Bu sizin haddiniz değildir. Siz partimize eleştiride bulunabilirsiniz, fikirlerimizi beğenmeyebilirsiniz ama bu milletin topyekun verdiği bir mücadeleyi, ‘Biz bu işi kazandık, biz bu işi yaptık, sizinkiler böyle yaptı.’ gibi bir şeyi söylemekten sizi menederim, haddinizi bilin. Bu milletin arasına fitne tohumları koymayın, bu milleti ayrıştırmayın. Bu devletin sahibi, efendisi siz değilsiniz, yerinizi bilin. Bu milletin hiçbir ferdine ‘Düşmana kırmızı halı döşedi.’ diyemezsiniz.”

Özel de Muş’a, “Benim karşıma çıkıp had bildirebilmeniz için ‘Atatürk’e zerre muhabbet beslemeyen, ne ölüme ne dirime gelsin’ diyen adama ziyaret yapmayacak Genel Başkanınız. Diyanet İşleri Başkanınız, ‘Atatürk heykellerini it leşi gibi sokaklarda süründüreceğiz.’ diyen adama gitmeyecek. ’10 Kasımlarda dokuzu beş geçe kenefe gidin.’ diyen adamın karşısında el pençe divan duranların burada söyledikleri sözün samimiyeti tartışılır.” karşılığını verdi.

Muş ise Atatürk’ün CHP’nin tekelinde olmadığını, Türkiye’nin ortak bir değeri olduğunu dile getirdi. CHP’ye, “Her sıkıştığınız zaman Atatürk’ü kalkan olarak kullanmaktan vazgeçin.” diye seslenen Muş, “Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak paydasıdır. Atatürk’e karşı yapılacak olan her şeyin karşısında önce AK PARTİ dikilir. Ama siz her sıkıştığınız yerde Atatürk’ü kalkan olarak kullanmaktan vazgeçin. Kendi fikirlerinizle çıkın sahneye. Milli kahramanlar arasında ayrımcılık yapmayın. Kimi kimin ziyaret edeceğine karar verecek olan Özgür Özel değildir. Partileri bağlayan partilerin kurumsal fikirleri ve görüşleridir.” değerlendirmesinde bulundu.

AK PARTİ Konya Milletvekili Gülay Samancı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle TBMM’nin daha da güçlendiğini, milletin vekillerinin doğrudan Meclise yasa teklifinde bulunma hakkının pekiştirildiğini belirterek, “Ortaya atılan, TBMM’nin baypas edildiği iddiaları asılsız ve boş bir safsatadır.” dedi.

AK PARTİ milletvekilleri, TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Kamu Denetçiliği Kurumu, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, İletişim Başkanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığının 2019 yılı bütçeleri üzerinde söz aldı.

Konya Milletvekili Gülay Samancı, AK PARTİ’nin 2002’de iktidara gelmesiyle Türkiye’de siyasi duruş ve hizmette bir paradigma, bir anlayışın değiştiğini, milletin içine terk edildiği makus talihinden kurtulma süreci yaşandığını söyledi.

Geçmiş dönemlerde Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki polemiklerin bir gecede faiz oranlarını yüzde 3 binlere yükselttiğini, milli gelirin bir anda 51 milyar dolar azalmasına neden olduğunu anlatan Samancı, Türkiye’de siyasi tarihi irdelediklerinde parlamenter sistemden kaynaklı siyasi krizlerin çokça yaşandığını, siyasi çalkantılar nedeniyle istikrarsızlığın herkese kaybettirdiğini, ülkeyi siyasi ve ekonomik olarak gerilettiğini gördüklerini ifade etti.

Samancı, “Üretim ve ekonomide kalkınma hedeflerimiz ve sosyal alanda gerçekleştirilen çalışmalar, fikir ve düşünce özgürlüğünün hayata geçirilmesi, demokratikleşme alanında verilen mücadele ve tüm ulaşımda, sanayileşmede, sağlık alanında modern teknolojinin ülkemize kazanımı için elde edilen gelişmeler, aynı zamanda şehirlerimizin imar ve mamur edilmesi ile diğer pek çok alanda yapılan hizmetler, ülkemiz üzerinde oynanan onca terör, antidemokratik eylemlere, 15 Temmuz darbe girişimine rağmen, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan riyasetinde başarıya ulaşmıştır.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle daha hızlı, esnek, şeffaf karar alma mekanizmasının hayata geçirildiğini, yasama ve yürütmenin keskin çizgilerle birbirinden ayrıldığını dile getiren Samancı, kuvvetler ayrılığı prensibinin net olarak ortaya konulduğunu kaydetti.

Samancı, cumhurbaşkanının artık hem hükümetin hem de devletin başı olduğunu, geçmiş dönemlerde yaşanan Çankaya krizlerinin sona erdiğini belirterek, “Bir kişiye ancak iki kez Cumhurbaşkanı seçilebilme hakkı tanınmıştır. Bu sözümüz, özellikle diktatör yaftasıyla karşımıza çıkanlara söylenmiş bir ifadedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle TBMM daha da güçlenmiş, milletin vekillerinin doğrudan Meclise yasa teklifinde bulunma hakkı pekiştirilmiştir. Ortaya atılan, TBMM’nin baypas edildiği iddiaları asılsız ve boş bir safsatadır. ” dedi.

AK PARTİ İstanbul Milletvekili Emine Sare Aydın Yılmaz da Türkiye’nin bölgesinde yaşanan bir güç olarak büyümeye devam ettiğini, maruz kaldığı tüm siyasi ve ekonomik tehditlere, manipülasyonlara rağmen dimdik ayakta olduğunu, yatırımlarına hız kesmeden büyümeye ve kalkınmaya devam ettiğini anlattı.

Yılmaz, dünya arenasında güçlü devletlerin güçlü kurumlardan oluştuğunu, güçlü kurumların ise gelenekleri ve sürdürülebilir kaynakları bulunduğunu belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin de güçlü kurumlardan oluştuğunun en önemli göstergelerinden biri bu bütçe görüşmeleridir.” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle TBMM’de temsilin daha geniş bir kesime yayılabilmesinin sağlandığını, milletvekili ve Meclis personel sayısının arttığını dile getiren Yılmaz, personel giderlerinin de bütçe içerisinde en büyük payı aldığını kaydetti. Yılmaz, milletvekillerinin çalışma şartlarını iyileştirmenin, yasama sürecini ve kalitesini geliştirmenin önceliklerinin başında geldiğini anlattı.

Yılmaz, dünkü bütçe konuşmalarında kız çocuklarının okullaşma oranının düşük olduğu, kız çocuklarının okullaşmadığı, eve kapatıldığının ifade edildiğini anımsatarak, “Kız çocuklarının 2002’de yüzde 67 olan ortaokullaşma oranını 2017’de yüzde 87’ye yükselttik. Yükseköğretimde yüzde 23’ten yüzde 47’ye çıkardık. Biz kız çocuklarımızı birtakım gerekçeleriniz, birtakım hevesleriniz gerçekleşsin diye dağa çıkarmıyoruz. Biz kız çocuklarını en yüksek oranda yükseköğretime teşvik ederek son 16 yılda oranı 2’ye katlamış durumdayız.” değerlendirmesinde bulundu.

AK PARTİ Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu, anayasal bir kurum olan Kamu Denetçiliği Kurumunun, hukukun üstünlüğünün sağlanması, iyi yönetim ilkelerinin yerleştirilmesi, halka karşı sorumluluk anlayışı içinde, hakkaniyet temelinde TBMM’ye bağlı bir denetim mekanizması olarak 2013’ten itibaren faaliyetlerini sürdürdüğünü, halkın avukatlığını yaptığını, aldığı kararlarla idareye yol gösterdiğini belirtti.

Durmuşoğlu, Kamu Denetçiliği Kurumunun, idarenin hizmet kalitesinin yükseltilmesine, iyi yönetim ilkelerinin yerleşmesine, insan haklarının gelişmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, hak arama kültürünün yaygınlaşmasına, şeffaf, hesap verebilir ve insan odaklı bir idarenin oluşmasına katkı sağlamaya çalıştığını anlattı.

Kamu Denetçiliği Kurumuna şikayet sayısının 2016’da 5 bin 519’ken, bu sayının yüzde 210 artarak 2017’de 17 bin 131’e yükseldiğini bildiren Durmuşoğlu, “Kuruluşundan itibaren 57 bin 739 şikayet başvurusu gelmiştir. Verilen tavsiye kararları dışında 2017’de bin 887 adet, 2018’de 30 Kasım itibarıyla 2 bin 40 adet olmak üzere toplam 3 bin 927 adet başvuru, dostane yöntemle çözüme kavuşmuştur. 2017’de 245 tavsiye kararı, 177 adet ise kısmen tavsiye kısmen ret kararı verilirken 1 Ocak-30 Kasım 2018 döneminde 622 tavsiye kararı, 128 adet ise kısmen tavsiye kısmen ret kararı verilmiştir. Tavsiye kararlarına uyum oranında ise kurumun şikayetleri almaya başladığı 2013 için yüzde 20, 2016’da yüzde 42 , 2017’de yüzde 65’e yükselmiştir. 2018 yılındaki uyum oranı ise 30 Kasım tarihi itibarıyla yüzde 68 olarak gerçekleşmiştir.” dedi.

AK PARTİ Tokat Milletvekili Mustafa Arslan, AK Parti hükümetleriyle birlikte özellikle Türkiye’de son 10 yılda demokratikleşme alanında çok ciddi gelişmeler olduğunu, temel hak ve özgürlükler, hukuk devleti zemininde ciddi reformlar ve yapısal değişikliklerin hayata geçirildiğini anımsattı.

Bunlardan birinin de 2010’da yapılan anayasa değişikliğiyle getirilen bireysel başvuru hakkı olduğuna dikkati çeken Arslan, bireysel başvurunun, Türk hukuk sistemine önemli yenilikler getirdiğini dile getirdi. Arslan, uygulamanın başladığı 23 Eylül 2012’den bu yılın 30 Eylül tarihine kadar bireysel başvuru sayısının 201 bin 547 olduğunu, mahkemenin bu başvuruların yaklaşık yüzde 80’inini karara bağladığını bildirdi.

AK PARTİ Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın, milli güvenlik ve menfaatleri açısından üzerine düşen sorumluluğun bilincinde olan MİT Başkanlığının, Türkiye’ye yönelik her geçen gün artan iç ve dış tehditlere karşı etkin bir faaliyet gösterdiğini anlattı.

Taşkın, MİT Başkanlığı ile diğer güvenlik kurumlarının organize çalışmaları sonucunda PKK, KCK, FETÖ/PDY, DEAŞ ve DHKP-C başta olmak üzere, terör örgütlerinin Türkiye’ye yönelik etki alanlarının azaltıldığını bildirdi. Taşkın, MİT Başkanlığının Türkiye’nin dış güvenliğine yönelik artan tehditlere karşı yurt dışında da etkin faaliyet gösterdiğini dile getirdi.

AK PARTİ Kütahya Milletvekili İshak Gazel, devletin tüm kurumlarını kapsayan ve ortak dil anlayışını merkezine alan bir bakış açısıyla Türkiye’nin politikalarını muhataplarına aktarmayı ve ülkenin her alanda nitelikli bir şekilde temsiline katkı sağlamayı amaçlayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının 24 Temmuz 2018’de kuruduğunu anımsattı.

Gazel, “Bu doğrultuda gerek ulusal, gerek uluslararası kamuoyunda karar alıcı aktörler ve medyayla çok yönlü ilişkiler kurarak ülkemizin hem dış politikasına, hem de ulusal faaliyetlere katkı sağlamıştır. Bu konumuyla, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde devletimiz stratejik iletişimine dair politikaları belirlemek ve koordine etmek açısından merkezi bir kurum haline gelmiştir.” diye konuştu.

EN ÇOK KAZANANLAR

EN ÇOK KAYBEDENLER

EN ÇOK İŞLEM GÖRENLER

YORUM YAP

DÖVİZ KURU

BIST100
DOLAR
EURO
BITCOIN
ÇEYREK ALTIN
GRAM ALTIN