Aziz milletimizin ve kahraman güvenlik güçlerimizin hain darbe girişimi karşısında gösterdiği onurlu duruşun, hainlerin yenilgiye uğratılmasının ve demokrasi zaferinin 5. yıldönümü olan 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü münasebetiyle Valiliğimiz Koordinasyonunda düzenlenen Anma programı, Vali Seddar Yavuz ve eşi Selda Yavuz hanımefendinin katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Covid-19 tedbirleri kapsamında düzenlenen program; üst düzey önlemler ve kurallar çerçevesinde gerçekleştirildi.
Milli İrade Meydanında gerçekleşen programa; Vali Seddar Yavuz ve eşi Selda Yavuz hanımefendinin yanı sıra, Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, Deniz Eğitim- Öğretim ve Garnizon Komutan Vekili Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Alper Yeniel, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanı Doç Dr. Tahir Büyükakın ve eşi Figen Büyükakın, Cumhuriyet Başsavcısı Habib Korkmaz, Adalet Komisyonu Başkanı Muhiddin Paça, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sadettin Hülagü, Vali Yardımcıları; Dursun Balaban, Ekrem Çalık, İsmail Gültekin, Aslan Avşarbey, İzmit Kaymakamı Şevket Cinbir, İl Emniyet Müdürü Veysal Tipioğlu, İl Jandarma Komutanı J. Kd. Alb. Ümit İlbayı, kurum müdürleri, Siyasi Parti Temsilcileri, Dernek ve Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri, şehit yakınları, gazi ve gazi yakınları ile çok sayıda vatandaş katıldı.
15 Temmuz darbe gecesinin anlatıldığı video gösteriminin izlenmesi ile başlayan programda; protokol üyelerinin konuşmalarına da yer verildi.
15 Temmuz darbe girişimin 5. Yıldönümünde milletimize seslenen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan konuşmalarında; 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainlerin kurşunları ve bombaları altında son nefeslerini veren 251 şehide bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi, gazilere de sağlık ve afiyet temennilerinde bularak sözlerine başlayan Sayın Cumhurbaşkanımız: “Nesiller boyunca milletimizin her bir ferdi, bu eşi benzeri olmayan ihaneti hatırladıkça, istiklalimize ve istikbalimize daha sıkı sarılacaktır. Ülkemiz, Cumhuriyet tarihi boyunca elbette pek çok darbeye, darbe girişimine, kalkışmaya, terör saldırısına maruz kalmıştır. Ama o gece yaşananlar bize, kendi devletine, kendi halkına, kendi insanına silah doğrultan, masumların kanını döken bu hainlerin nasıl dünyanın en sefil yaratıklarına dönüşebileceğini göstermiştir. Esasen, milletleri millet yapan unsurlardan biri de, tarihlerindeki bu tür acıyla, canla, kanla yoğrulmuş zaferlerdir. Bin yıllık vatanımızın dikensiz gül bahçesi olmadığını, neredeyse her günümüzü mücadeleyle geçirdiğimizi biliyoruz. Dünyanın her ülkesinin ve toplumun gözdesi bir coğrafyayı bin yıldır vatan kılmanın ve vatan olarak tutmanın bedelini ödüyoruz. Yakın çevremizde son 1-2 asırdır yaşananları gördüğümüzde, bu bedelin karşılığını birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, devletimizi, geleceğimizi kurtarmak olarak aldığımız bir gerçektir. Geride bıraktığımız 8 yılda farklı görünümler altında yaşadığımız saldırılar, vatanımıza sahip çıkma mücadelemizin sürüp gideceğine işaret ediyor. PKK’sından DEAŞ’ına ve FETÖ’süne kadar envai kılıktaki terör örgütleri üzerinden tedavüle sürülen senaryoların amacı; ülkemize diz çöktürmek, milletimizi esir etmek, topraklarımızı yağmalamaktır.”
Sayın Erdoğan : “Binlerce, on binlerce kilometre öteden terörle mücadele bahanesiyle gelip, gönül coğrafyamızı kana ve gözyaşına bulayanlar, milyonarca insanın geleceklerini karartanlar, Türkiye’yi aynı akıbete ortak edememenin öfkesi içindedir. Kendi güvenlikleri ve konforları için ülkemizi kalkan olarak kullandıklarını sananlar, aslında bizim büyük bir medeniyet ve tarih mirasına sahip çıktığımızı anlamıyorlar, anlayamıyorlar. Bölgemizde barışı, huzuru, istikrarı, güvenliği sağlamak için gösterdiğimiz gayretler ve yaptığımız fedakarlıklar, esasen büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda giderek güçlenen uyanışın ayak sesleridir.”
Kardeşliğimizi Pekiştirdiklerini Anlayamadılar
Gezi olaylarıyla sosyal çatlaklar oluşturmaya çalışanların, aslında milletin bünyesine birlik ve beraberlik aşısı yaptıklarını göremediklerini belirten Sayın Erdoğan: “Darbe girişimleriyle millet iradesini ortadan kaldırmak suretiyle devletimize el koymak isteyenler, binlerce yıllık geleneğin son halkasını daha da perçinlediklerini fark edemediler. Terör örgütlerini kullanarak topraklarımızı tehdit edenler, bu yaptıklarıyla aslında kardeşliğimizi pekiştirdiklerini anlayamadılar. Doğudan batıya, kuzeyden güneye her istikamette, ülkemizi derin, tarihi ve kültürel ilişkilere sahip olduğu coğrafyalardan koparmaya kalkanlar, çok daha sağlam gönül bağları kurmamıza vesile olduklarının farkına varamadılar. Bizim sadece ve sadece, tüm insanlık adına dile getirdiğimiz hak ve adalet taleplerini kendilerininki gibi siyasi riyakarlık olarak görenler, mazlumların sesi, soluğu, umudu haline gelmemizin sırrını kavrayamadılar. Tıpkı 15 Temmuz gecesi milletimizin, nasıl olup da dünyanın en modern savaş araçlarını çıplak elleriyle durdurduğunu anlayamadıkları gibi, ülkemizin diğer hususlardaki duruşunun sebebini de çözemediler. Halbuki biz sadece kendimiz için ne istiyorsak, tüm coğrafyamız için, tüm dostlarımız için, tüm insanlık için de aynısını istiyoruz. Bunu, başka niyetlerimizi gizlemek için değil, samimiyetle yaptığımız için de gittiğimiz her yerde hüsnü kabul görüyor, el üstünde tutuluyoruz. Dün Suriye’de bunu yaptık, Libya’da bunu yaptık, Karabağ’da bunu yaptık. Yarın da inşallah Afganistan’da ve başka yerlerde aynı ihlaslı ve hakkaniyetli duruşla kardeşlerimizin yanında olacağız.”
Yoldaşımız; Aksakallı Dedelerimizin, Beyaz Tülbentli Ninelerimizin Gözyaşları İçinde Ettikleri Dualarıdır
15 Temmuz sadece ülkemizde kendi istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkmanın değil, aynı zamanda işte bu büyük vizyonun da sembolüdür diyen Sayın Cumhurbaşkanımız: “Tabii her husus gibi bu gerçek de, görmek isteyen gözler, duymak isteyen kulaklar, konuşmak isteyen diller, kavramak isteyen zihinler, sevinçle çarpmak isteyen kalpler, umutla dolmak isteyen gönüller için geçerlidir. Hamdolsun milletimiz bizi anlıyor, bize istikamet gösteriyor, bizimle birlikte yürüyor. İşte bunun için ülkemizi esir almaya çalışan müstevlilere bir asır önce olduğu gibi ‘Türkiye geçilmez’ diyoruz. İşte bunun için milletimize karşı sinsi niyetler besleyen muhterislere ‘başaramayacaksınız’ diyoruz. Dün başaramadılar, bugün başaramadılar, yarın da inşallah başaramayacak, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasına engel olamayacaklar. Varsın kim kiminle yürürse yürüsün. Bizim yoldaşımız milletimizdir. Bizim yoldaşımız, Malazgirt’ten İstanbul’un fethine, Çanakkale’den İstiklal Harbine, Kıbrıs çıkarmasından 15 Temmuz’a tüm şehitlerimizdir. Bizim yoldaşımız, her biri dünyaya bedel mücadele azmiyle dolu gazilerimizdir. Bizim yoldaşımız, aksakallı dedelerimizin, beyaz tülbentli ninelerimizin gözyaşları içinde ettikleri dualarıdır.
Bizim yoldaşımız, dünyanın dört bir yanında kalbini ve gözlerini bize dikmiş mazlumların umutlarıdır. Bizim yoldaşımız, kendileri ve ülkeleri için kalpleri kıpır kıpır heyecan dolu, proje dolu, istikametlerini 2053’e çevirmiş gençlerimizdir, çocuklarımızdır. Gerisi laf-ı güzaftır. Hani Arşimet, ‘bana bir kaldıraç verin dünyayı yerinden oynatayım’ diyor ya… Biz de diyoruz ki, işte bu büyük milletle dünyayı da yerinden oynatırız, cihana da hükmederiz, evrene de sesimizi duyururuz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun. Rabb’im bizleri bir daha 15 Temmuz gibi ihanetlerle imtihan etmesin diyoruz. Rabb’im ülkemizi ve milletimizi muhafaza eylesin diyoruz. Rabb’im her işimizi kolay kılsın, her gayretimizi hedefine ulaştırsın diyoruz” diye Aziz Millete hitap eden Sayın Erdoğan; “Bu düşüncelerle sözlerime son verirken salı günü vasıl olacağımız Kurban Bayramı’nızı şimdiden tebrik ediyorum. Rabb’im den, bu mübarek günler hürmetine milletimizi, Müslümanları ve tüm insanlığı felaha kavuşturmasını diliyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.” dedi.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın ve Kocaeli Milletvekili Fikri Işık’ın 15 Temmuz 2016’da yaşananları anlatması sonrasında konuşmalarına başlayan Vali Seddar Yavuz ise; “Bu coğrafyada 1071’de başlayan kıyam ve dirilişimiz, bize bir Selçuklu, bir Osmanlı ve bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti bahşetmiş, İ’la-yi Kelimetullah’ı Viyana kapılarına kadar götürmüş ve birçok milletin İslam’la şereflenmesine vesile olmuştur.1071’i, 1453’ü ve 1923’ü hazmedemeyenler dün olduğu gibi bugünde birçok yol ve yöntemlerle milletimizin istiklaline ve istikbaline kast etmiş, zaman zaman doğrudan saldırmış, zaman zaman da çeşitli adlar altında, din kisvesi altında, etnik köken gibi bir takım yol ve yöntemlerle ülkemizde bir istikrarsızlık ortamı yaratma çabasında olmuşlardır.”
Birlik ve beraberliğimizi muhafaza ettiğimizde her daim başarılı olduk diyen Vali Yavuz, ‘Çünkü biz hiçbir yere sömürmek, böbürlenmek ve birçok farklı yol ve yöntemlerle idare etmek üzere gitmedik’ ifadelerini kullandı.
Biz tarih boyunca İslam’ı en iyi anlamış ve anlamanın ötesinde evlatlarına yansıtmış bir milletiz diyen Vali Yavuz: “İslam ülkeleri içerisinde hiç şüphesiz İslam’ın en iyi yaşandığı ve anlaşıldığı yer bu topraklardır. Dolaysıyla biz; mazlum ve mağdurlar her nerede olursa olsun, inancı her ne olursa olsun, öncelikle hakkı hukuku yerine getirmek ve tesis etmek için yola çıkarız. Çoğu zaman başarılı oluruz. Elbette başarısızlıklarımız da olur ama bizim görevimiz sefere çıkmaktır. Zafer Allah’ın takdiridir. O yolda hiç olmazsa ölürüz. İşte 15 Temmuz’da bunlardan bir tanesidir.”
Din kisvesi altında değerlerimizi kirlettiler diyen Vali Yavuz: “Toplumumuzun ne kadar kutsal değeri varsa; hoca, hizmet, abi, abla gibi bütün bu unsurları kullanarak sinsi ve birçok kılıfa girerek maalesef ülkemizde çok önemli hasarlar meydana getirilmiştir. Dahası her bir kişinin imamı neredeyse her iki kişinin imamı, hücresel bir yapılanma dolayısıyla da hiçbir cemaat ya da tarikat asla kod adı olmaz, iki kişinin bir imamı olmaz, bunların açıkça istihbarat örgütleri tarafından yapılandırıldığını, yönetildiğini, yoksa sümüklü papazın bu sistemi kurup yönetebilmesinin imkansız olduğunu herhalde bu meydanlardaki herkes bilir. Buradan ders çıkartmamız gerekiyor. Burada önemli olan şey şudur; 15 Temmuz günlerinin gecelerinin asla unutturulmaması lazım, çünkü unutturulan her şey tekrar eder. Bu yüzden milli birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeliyiz ve 15 Temmuz hain işgal girişimini unutmamalı, unutturmamalıyız”.
Muş Valisi olarak görevini yürütürken 15 Temmuz gecesinde yaşadıklarını anlatan Vali Yavuz; “O gece birlikte görev yaptığım iki Kurmay Albay’a ulaşamadım, beyefendiler telefonlarıma bile çıkmadılar.” dedi.
Vali Yavuz, 15 Temmuz gecesindeki izlenimlerini şu şekilde sürdürdü: “Konağın önüne çıktığımda neredeyse 15 bin kişinin bizi korumak için gelmiş olduğunu gördüm. Hayatım boyunca unutamayacağım, beni Muş’a bağlayan en önemli hususlardan bir tanesidir. Düşünün ki Komutanlara ulaşamıyorsunuz, hiç kimseye ulaşamıyorsunuz ama kapınızda 15 bin Muşlu var. O gün söylediğim şey: ‘Sahip çıktığımız şey, bağımsızlığımızdır, onurumuz, haysiyetimiz, şerefimizdir, namusumuz ve bayrağımızdır ve bunu herkes böyle bilsin’. İşte işgal hareketine karşı en net tavır budur. Bunlar bu ülkeye bir darbe girişimi içerisindeydi, aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni işgal etmek üzere gelmişlerdi. Nitekim Güney sınırımızdaki askeri birliklerin neredeyse büyük bir çoğunluğu çekilmişti. Neden çekildi? Çünkü PKK gelip kurtarıcı olacaktı eğer bu senaryo yerine gelebilseydi. Bu senaryo bir işgal hareketi olmaktan çok; bizim tekrardan kıyam ve dirilişimiz, yeniden Balkanlarda, Kafkaslar da ve Ortadoğu’da olmamız, yeniden mazlumların ve mağdurların güçlü sesi olmamız, herkesi rahatsız etmiştir. Kimleri rahatsız ettiği açık ve nettir.”
28 Şubat olmasaydı 15 Temmuz olmazdı diyen Vali Yavuz: “Eğer 28 Şubat’ın içerisinde aktif olan paşaların bir kısmı sonucun 15 Temmuz olacağını bilselerdi destek vermezlerdi. Çünkü 28 Şubat, dini eğitime ciddi bir engel koymuştur ve dikkat ederseniz hiçbir FETÖ’cü doğru düzgün Kur’an okuyamaz ve iki tane ayeti size söyleyemez. Kendi papazlarının sözlerini okurlar. Bu sapkınlığın başlangıcıdır. Dolaysıyla biz Müslümanlar, önce Kuran’a sonra sünnete sonra diğer kaynaklara bakarız. Eğer kişi âlimse bu kaynaklardan sonra gelir. Ama siz bu kaynakları hiçe sayarak en alttan başlarsanız varacağınız yer başka bir taraf olabilir. Bu ülkede yaşayan herkes ister dindar olsun ister olmasın çocuğuna asgari din eğitimini lütfen versin, çocuklarımıza dinimizi öğretelim. Biz bu anlamda ciddi bir gayret sarf ediyoruz. 4 – 6 yaşları arası Diyanet İşleri Başkanlığımızın kursları var, İmam Hatiplerimiz var, seçmeli derslerimiz var. Çocuklarımızın İngilizce ve matematik gibi derslerine özel hocalar tutarken, acaba bir hoca tutup da dinini öğretiyor muyuz. Bunları yapmazsak yarın yine bir hokkabaz, bir bezirgân çıkacaktır. Bunlara hayır demenin yolu dinimizi öğretmekten geçmektedir. Aklınızı kiraya vermeyin, aklınızı kimseye emanet etmeyin, sorgulayın, çünkü Müslüman araştırır, sorgular. Milletimizin ortak özelliği damıtılmış bilgilere sahip olmasıdır. Herkesin din alimi olması, herkesin iyi din bilmesine gerek yok ama ana ilkeler ve prensipler konusunda bizim bir bilgimiz olması gerekir.” ifadelerine yer vererek, herkesin çocuklarına dini eğitimi vermeleri konusuna dikkat çekti.
Zayıf Bir Dönemde Bunlar Olsaydı Daha Büyük Sorunlar Yaşardık
15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla sokakları ve meydanları dolduran, ölümü öldüren ve şehadete gül bahçesine girercesine koşan aziz şehitlerimize minnet ve şükran borçluyuz diyen Vali Yavuz: “Böyle buhran dönemlerinde güçlü, halkın güvendiği bir lidere ihtiyaç var. Böyle bir kriz başka bir dönemde başımıza gelseydi çok daha büyük sorunlar yaşayabilirdik. Türkiye’nin en büyük şansı, Türkiye’ye büyük hizmetler yapmış, neredeyse sessiz ve büyük bir devrim gerçekleştirmiş bir döneme gelmiş olmasıdır. Eğer daha zayıf bir dönem de olsaydı çok daha büyük sorunlar yaşardık.”
İhanet Etmeyelim, Bunları Meşrulaştırmayalım
Mağdurlar var diyorlar diyen Vali Yavuz, 15 Temmuz olaylarını meşrulaştırmak isteyenlere atıfta bulunarak şunları kaydetti: “Mağdur kimdir? 251 şehidin annesi, babası, eşi, çocuğu ve sevdikleri mağdur değil de onlar mı mağdur? Bu yüzden açık ve net olarak FETÖ terör örgütünü meşrulaştırmak, yumuşatmak ve belli bir süre sonra gündem dışı haline getirmek için ortaya atılmış hain bir tuzaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargısı var, olmadı itiraz edebileceğiniz kurumlar var. Hak arama yol ve yöntemleri sonuna kadar açık. Ama eğer siz mağduruz derseniz 2 bin 734 gazimizin kolunu, bacağını, gözünü, iç organlarını verecek misiniz? O zaman mağdur edebiyatı yaparak, bu insanlara ihanet etmeyelim, bunları meşrulaştırmayalım.”
Tüm İnsanlık İçin Adalet, Hak ve Hukuk Tavsiye Ediyoruz
Bu ülkede makam ve mevki verirken insanların etnik kökeni sorgulanmadı diyen Vali Yavuz: “1071’den bugüne geldiğinizde sadece ‘La ilahe İllallah Muhammeden Resulullah’ diyen herkes, etnik kökeni ne olursa olsun bu ülkede devletin en üst noktalarına çıkabilmiştir. Bu ülkede yaşayan bütün Müslümanlar etnik kökeni her ne olursa olsun asli ve kurucu unsurdur. Lozan’da tek azınlık olarak kabul edilen gayrimüslimlerdir ama biz gayrimüslimler için de adiliz. Biz sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için adalet, hak ve hukuk tavsiye ediyoruz ve bunun peşinden koşuyoruz. Bu duygu ve düşünceler içerisinde tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, kahraman gazilerimize de sağlık, afiyet diliyorum. Siz değerli kardeşlerime, meydanları doldurarak bu hain terör örgütünü bertaraf eden siz değerli dostlarımıza, arkadaşlarımıza, her siyasi görüşteki kardeşimize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyor, Programın hazırlanmasında emeği geçen Valilik ve Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına, büyük bir gayret gösteren Büyükşehir Belediye Başkanımız Doç. Dr. Tahir Büyükakın’a özel ilgi ve destekleri için teşekkür ediyorum.” dedi.
Konuşmaların ardından Vali Seddar Yavuz’a 15 Temmuz Şehitleri Sancak Koşusunu tamamlayan milli ve özel sporcular tarafından Sancak teslim edildi.
15 Temmuz ve tüm şehitlerimiz adına ‘Bir Yasin De Sen Oku’ duaya davet çağrısında okunan 277 bin 80 Yasin-i Şerif ve Hatmi Şeriflerin duası, İl Müftüsü Sinan Cihan tarafından yapıldı. Duaların ardından Mevlidi Şerif, İlahiler ile Kasideler okundu.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından hazırlanan, Sanatçı Ahmet Özhan ve orkestrasının katılımıyla gerçekleşen “İstiklalden İstikbale Benim Sesim” adlı Sahne performansı ile devam eden programda, 15 Temmuz’un kahramanı Şehidimiz Ömer Halisdemir’in video gösterimi beğeniyle izlendi.
Daha sonra Vali Seddar Yavuz ve eşil Selda Yavuz, alanda bulunan gaziler, şehit yakınları, engelliler ile yakından ilgilenip, fotoğraf çektirme talebinde bulunan vatandaşların taleplerini kırmayarak onlarla günün anısına fotoğraf çektirdiler.
Milli İrade Meydanında canlı yayın yapan TV 41 ve DHA’na da röportaj veren Vali Seddar Yavuz, günün anlam ve önemi hakkında açıklamalar yaparak, sorulan soruları cevaplandırdı.
Ülkemizde ve İlimizdeki camilerden eş zamanlı olarak salaların okunması ile 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü münasebetiyle düzenlenen Anma Programı sona erdi.